Umudun umudumun umudunu çaldı...
3 dakikadır bu iki gerizekalının bakışmalarını seyrediyordum. Sanki hint dizisindeler. Sonunda Cin Cin Changcin konuşmaya başlayınca iç sesimi susturup onları dinlemeye başladım.
"Senin ne işin var burada?"
"Seni ilgilendiren bir durum yok sanırım."
"Kız bizim kursumuzda."
Konuya acil bir müdahale etme gereğinde bulunduğumu düşünerek ben de lafa karıştım.
"Kız değil yalnız. Seo-jun. "
Changcin'in bana ters bakışından sonra susacağımı belirten bir ifade yaparak önüme döndüm. Jaemin'in bir şeyler söylemesi için beklerken yine kendimi hint dizisinde gibi hissettim ama sonuç olarak yine konuşmaya başladı.
"Seo-jun benim arkadaşım. Ama senden haz ettiğini pek sanmıyorum."
"Heh. Güldürme beni. Kendini zorla mı arkadaş yaptırdın kıza?"
"Benim adım Seo-jun ama neyse siz devam edin."
Mal Cin Cin Changcin'in bakışlarını umursamadan tekrar Jaemin'e döndüm.
"Zorla olduğunu sanmıyorum. Sen ne dersin Seo-jun? "
"Şey, belki ben seni birazcık zorlamış olabilirim. "
"Seo-jun sen ciddi misin? Gerçekten bu aptalla arkadaş olduğunu söyleme bana."
"Öncelikle arkadaşlarķmı seçerken size soracağım diye bir şey olduğunu hatırlamıyorum. İkinci olarak da insanlara aptal demeden önce bir düşün Changbin, çünkü kendini bilmeden başkalarına sataşman utanç verici."
Changbin'e sinirlenmiştim. Sonuç olarak kimse bana ve arkadaşlarıma karışamazdı. Ayrıca ortada onu ilgilendiren bir durum bile yoktu yani. Changbin'in sinirli bakan gözlerini umursamadan Jaemin'in kolundan tutup yarım saat önce gördüğüm bir parka doğru yol almaya başladım.
Jaemin herhalde kolu ağrımış olacak ki kolunu çekti. Onun yanıma yetişeceğini düşünürken o beni bir iki adım geçip elimi tuttu. Yavaşça adımlarımı durdurdum.
"Bir sorun mu var Seo-jun? "
"Jaemin sen çok kötü birisin."
"N-ne? Sen neyden bahsediyorsun?"
"Hani nerede benim çikolatalarım?"
Herhalde rahatlamış olacak ki derin bir nefes verip bana marketi işaret etti.
"Bak orada çikolataların. Hangisini istiyorsan artık."
"Yah! İstediğim kadar almayacaksan neden seni geçmek için uğraştım ben?"
Her güldüğünde olduğu gibi tekrar gülüp kafasını geriye attı.
"Peki, istediğin kadar alabilirsin."
Yüzüme bir piç smile takınıp o malum soruyu sordum.
"İstediğim kadar mı?"
"Hm hm istediğin kadar."
"Hadi gidelim o zaman."
Geçen yarım saat boyunca iki çikolatadan hangisini alacağım konusunda karar vermeye çalışıyordum. Sonunda Jaemin'e bakıp sorduğumda gülümseyip ikisini de alabileceğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE KİNGS OF THARE/SEO CHANGBİN
FanficAh Changbin oradan çaylak gibi mi görünüyorum?