Sabahın herhangi bir saatinde kalkmıştım, güneş ışığı gözümü felan acıtmıyordu, çünkü pencerem kapalıydı. Annemin bağırışları bir saatten sonra susmuştu, çünkü uyanmıştım. Yeni bir gün, eski bir ben... Okula gitmek için hazırlanacağım, onun için kalkmam gerek. Ben mey, yani lakabım mey, bana hiç bir şey demezler. 14 yaşına girdim geçen ay. Çok küçük bir yaş değil mi? Ama kebdimi bi' 35 veya bi' 40 hissediyorum. Bunları düşünürken üstümü çoktan değiştirmiş günlük bakımlarımı yaptım... Bakım dediğim yüz yıkamaz dış fırçalama felan...
Bahçede oturmuş babamın aşağıya gelmesini bekliyordum, o beni motorla durağa kadar bırakacaktı. Tam 7:07'de motora binmiş gidiyorduk. Her gün aynı saat, aynı saniye. Tam 7:19'da durağa varıyorduk, 20 tl, 30 tl ne varsa veriyordu. Otobüs 7:24'te geliyordu. Tam önümde durması için bir adım ileriye gidiyordum ve böylelikle ilk ben bilmiyordum. Tabii okula giderken ilk durak okul çıkışındaykende son durağa gittiğim için koltuklar boş oluyordu, istediğim bir köşeye hızla oturmuştum. Tekli koltuklara oturmak daha iyiydi çünkü erkekler yanıma oturunca rahatsız oluyordum. Tam 8:15'te okulda oluyordum, uzun bir yolculuktan sonra sırama oturmak için koşa koşa okulun içine giriyordum. Çokta memnun değildim aslında okula gitmekten... Çok fazla ses vardı, çok bağırıyorlardı, hemde çok fazla... Korkuyordum, ağlamak istiyordum, yapıyordumda, ağlıyordum yani. Bebek gibi bi' köşeye sığınmış ağlıyordum. Bir şeyleri unutamadığım için mi korkuyordum yüksek seslerden yoksa sadece ufak bir korku muydu? Eskiden annem ve babam çok kavga ederdi, uyurken uykumdan uyanır önümde yengemi görürdüm bana 'bir şey yok kızım. Uyu sen.' derdi, uyuyamazdım ama sadece ağlardım. Ablam ve abimde tartışırdı, halada arada tartışırlar. Bir ara kavga ederlerken salon kapısının camını kırmıştı ikisinden birisi, ben tabii izliyorum. Niye kavga ediyorlar? Neden ediyorlar? Bilmiyorum... Annem bir ara babama bıçak çekmişti, bilmiyorum neden kavga ettiklerini ama unutamam o günü asla. Artık o kadar korkmuşumki annemsiz uyuyamam. Okulum uzak olduğu için hocaların bazıları pansiyonda kalmamı istiyorlar, ama bilmiyorlarki annemsiz korkacağımı, annemsiz yapamayacağımı... Eskiden her elbisemin altına bir tane ayakkabım vardı, her gün yeni kombinler türetirdim, çok severdim, güzel hissederdim kendimi ama şimdi yabancılaştım bu konulara. Sokakta kalmış gibi giyiniyorum, özen göstermem kendime. Bunları düşünürken sırama oturmuş arkadaşlarımın meyra diye bağırışlarını işitmiştim. Sınıf şuan sakindi ama öğlen saatlerinde böyle olmuyordu. Bağırdıkları an beynimi ele geçiriyorlardı. Kendimi koruyamıyorum diyede ağlıyordum. Bana bağıracaklar diye korkuyorum, korunmasız bir kız çocuğu gibi hissediyorum. Ama arkadaşlarım yanımda oluyor hele yanımdaki arkadaşım ne zaman bağırsalar kızar, kulaklarımı kapatır hemen. Bunu bana annem bile yapmadı, babam yapmadı, abim, ablam yapmadı. Bir dışardan sevgi gördüm ben. Ben nerdeyse 3 aydır iyi değilim. Delirmiş gibiyim. Hayatım güzel ilerliyor ama ben bu hayatı zehir eden tek noktayım. Ben olmasam her şey güzel olur bence. Kendimi engelli gibi hissediyorum, hani işitme engellilerinin kullandığı tıkaclar vardır ya, herkesi duysunlar diye. Ben onun tersinden almayı planlıyorum, kimseyi duymayım diye. Tabii habersiz almam gerekiyor, yine yanımda arkadaşlarım var... Yemek girmiyor mideme mesela, acıktım deyip kendimi kaldırıyorum, 1 tabak yerim belki, belkide hiç yemem. O yüzden ağzım kokar zaten. Şuan hiç kimseye aşık değilim, aşk acısı çekmiyorum, ama bende iyi olmayan şeyler var. Ne olduğunu pek bilmiyorum. 3 aydır intihar etme planları kuruyorum, hatta bu yazıları 1:32'de yazıyorum, merak etmeyin bu bir intihar notu değil. İnsanlara psikolog olurken, kendime psikopat olmak gerçekten acı verici. Bileklerim ağrıyor, bacağım ağırıyor, çizikler çok kanıyor ama yinede iyiyim. Film izlemeyi artık sevmiyorum, kitap okurken canım sıkılır yarıda bırakırım, şiir yazmıyorum artık, muzlu sütüde sevmiyorum. Şuan belki okulda, sınıfta, sıramda oturmuş düşüncelerimle savaşıyorum, veya durakta oturmuş müzik dinleyerek hayatı sorgularken 5 dakikada bir gelen otobüsü bekliyorum. Kalabalık olduğu için binemiyorum, çünkü çok ses var. Bu yüzden eve geç geliyorum anne... Her şeye ağlıyorum, ' iyi misin?' deyip sarılsalar oturup çocuk gibi ağlarım. Müzik dinlemeyi hala seviyorum, saat kaç olursa olsun o müzik dinlenecek. Yüksek sesten nefret ederim ama deli gibi yüksek sesle şarkı dinlerim, bu benim için bir zevk çünkü dış etken değil bir şarkının melodisi yüksek sesli... Sakinleştirici bir melodisi varken neden sesi kısayımki? Bu haksızlık... Normalde erken uyuyan biriyim ama uyku düzenimi bozmak için geç saatte yatmayı planlıyorum her gün. Belki bu yazdıklarımı hayatımı bilen kişilerden başka kimse bilmeyecek ama olsun. Ben iyiyim aslında, mutluyum, sınıfın ortasında dans ediyorum mesela, eğleniyorum çevremdekileride eğlendiriyorum. Dokunulmuş bir kızım, her zerreme dokunan bir adam vardı karşımda, bir şey yapamadım tabii, ama unuttum gerçekten. Bu ses hassasiyetim derslerimide etkiliyor, belkide bu sene sınıfta kalacağım harim yok... 1 ay sonra okullar kapanıyor nede olsa. Bu arada şuan okulda olduğum yok gecenin bir saati neden yazmayım hayatımı deyip Wattpad'a geçtim. Aslında kimsenin bilmesine gerek yok ama acımı paylaşmak yük hafifletir, belki tek bölümlük olmaz çünkü hayatım bir roman kadar uzun... Belkide bana öyle geliyordur. Atak geçirdiğim günler arkadaşlarım yanımda oldu, her daim koruyup kolladılar, kolumdaki çizik izlerini herkes gördü, atak geçirdiğimi, yüksek sesten korktuğumu herkes gördü, herkes biliyor bir annemin gözü miyop bu şeylere. Keşke anlatabilsem bütün derdimi, belki anlar deyip anlatabilsem keşke olan biten her şeyi. Ben çünkü artık nefes alamıyorum, ölecek gibi oluyorum... Atak gecirdigim zamanlar pek bir şey hatırlamam, ağlarım, ellerim titrer, bacaklarım titrer, yardım edin derim kimse duymaz, birisini aramaya çalışırım arayamam, ellerimin titremesi durmaz, sonra karşına kuzenlerinden biri veya arkadaşlarından biri çıkar ve sarılır... Çok isterim atak anında anneminde sarılmasıni ama hiç evde atak geçirmedim, tabii annem gille kavga ettiğimiz günleri saymazsak... O günlerde tabii görmedi atak geçirdiğimi, odamda zırladım işte. Artık ağlamak istemiyorum, mükemmel biri oluyim, güzel oluyim, seviliyim herkes tarafından, hor görülen birisi olmayım, eski neşem, eski benliğim geri dönsün, geri gelsin, kusurlarımı 100-200 tl'lik makyaj malzemeleriyle kapatmaya gerek kalmasın, kendimi eskisi gibi güzel hissedeyim... Sadece bunu istiyorum. Lanet olsunki istediğim tek şey, bu hayattan gitmek, keşke sevdiklerimi arkada bırakıp intihar edebilsem ama olmuyor işte, yapamıyorum. Bir günümde böyle, bu düşüncelerle geçiyor, herkese okulda yardımcı olmaya çalışıyorum, herkesi eşit seviyorum, arkadaşlarımı çok seviyorum, ve zaten onlar için yaşıyorum. 50 kelime sonra gözlerimi kapatıp bir uykuya dalacağım uyanmamak üzere, ama yine bir sabaha kalkacağım, yine lanet olası okula gideceğim, yine o lanet olası sesleri işiteceğim... Bunları yazarken ve 5 dakika sonra yayimlarken ne düşüneceğim bilmiyorum. Şuan nightfall çalıyor ve depresifleşme zamanı olduğunu düşünüyorum, fakat okulda uyumamak için uyumam lazım. Herkese iyi geceler...
Final.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 bölümlük hayat hikayesi
Non-Fictiongercek hayattan mi yoksa sahte mi bilmiyorum, insanlarin varolusu kadar gercek insanlarin yuzsuzlugu kadar sahte olabilir ama.