Sahilde Rüzgâr'la uzun uzun konuştuk. Rüzgâr elimi tuttu ve gözlerimin içine bakarak;
-"Çok tatlısın." dedi gözlerinin içi gülerek.
Ben ise tabiki şaşkın şaşkın bakakalmıştım. Sonra rüzgardan dolayı yüzüme gelen saçlarımı Rüzgâr yüzümden çekti. Sahilde biraz yürüdükten sonra Rüzgâr beni otele bıraktı. Sahilde numaramı da almıştı. 'Arayacak mı acaba? Yine buluşur muyuz? Bi' şeyler hissediyo' mudur?'diye iç sesimle konuşuyordum resmen. Tam orada aklıma Buğra geldi. Gözlerim dolmuştu. Henüz Buğra'yı unutamamışken Rüzgar'la bu kadar samimi olmam doğru muydu acaba? Bütün gece bu sorumun cevabını bulmaya çalıştım. Tabi bunu düşünmekten uyumadım. 8 gibi biraz uyudum fakat 1 saat sonra telefonuma mesaj gelmesiyle uyandım. Bu Rüzgar'dı!
-"Uyan artık uykucu, kahvaltı zamanıı !!☺" yazıyordu mesajda.
Hemen kalkıp yüzümü yıkadım. Daha sonra üzerinde renkli kelebekler olan bir elbise giydim, bir de hafif bir makyaj yaptım. Ve kahvaltı için aşağıya indim. Tam oturacakken Rüzgâr:
-"Ezgiiii!"dedi.
Dönüp baktım ve,
-"Burada yapmayacağız kahvaltımızı. Seni daha farklı bir yere götüreceğim." diye bitirdi cümlesini.
Kalkıp yanına gittim. Bugün yürümek yerine arabayla gidiyorduk. Yol boyunca süren derin sessizliği benim telefonumun çalması bozdu. Arayan Elçin'di. Elçin benim en yakın arkadaşım olmasına rağmen Antalya'ya geldiğimden haberi yoktu. Açtım telefonu;
-"Alo."-"Alo, Ezgi. Nerdesin? İstanbul'da mı?"
-"Hayır, Antalya'dayım."
-"Ciddi misin?!"
-"Evet, niye ki?"
-"Bende Antalya'dayım. O zaman akşam 4 gibi buluşalım mı? Yeri konum atarım sana?"
-"Olur, görüşürüz o zaman."
-"Görüşürüz."
Ben telefonla konuşurken kahvaltı yapacağımız yere de gelmiştik. Kahvaltı yaparken Rüzgâr telefonda kimle konuştuğumu sordu. Bende arkadaşım olduğunu falan söyledim. Konu da kapandı. Rüzgâr kahvaltıdan sonra beni otele bıraktı. Bende Elçinle buluşmak için hazırlandım. Bu sefer de renkli bir şort, üzerime ise turkuaz bir yarım tişört giydim. Ve Elçin'in attığı konum otele yakın olduğu için yürüyerek gittim. Biraz yürüdükten sonra Elçin'i gördüm. Ama yanında sarışın bi erkek daha vardı. Sevgilisi miydi acaba? Diye düşünürken Elçin'in yanına gelmiştim. Uzun bir sarılmanın ardından kafede oturduk ve Elçin yanında oturan sarışın çocukla tanıştırdı. Adı Tan'mış! Daha sonrasında Tan bu uzun sessizliği bozdu ve bana;
-"Sen Buğra'nın kız arkadaşı değil miydin?"diye sordu bana dikkatlice bakarak.
Şaşırıp kalmıştım, ne diyeceğimi bilmiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitli Kalp
RomantikEzgi, ilk kalp ağrısı olan Buğra aşkından sıyrılarak yepyeni bir hayat sürmeyi deniyor. Fakat başarılı olup olamayacağı konusu biraz şüpheli. Iyi okumalar !