~Hey çok sesli ağlıyorsun
Jaemin yaşları yüzünden olan bulanık görüşünü sesin geldiği yere doğru çevirdi.Karşısındaki apartmanın camından kendisine bakan kişiyi farkettiğinde yaşlı gözlerine rağmen gülümsedi.
~Ah,özür dilerim sizi rahatsız etmiş olmalıyım.
~Rahatsız olmadım,sadece neden ağlıyorsun?
~Ben,bilmiyorum,öyle cama çıkınca birden küçüklüğüm geldi aklıma,hiç bir şey düşünmek zorunda kalmadığım ve mutlu olduğum zamanlar aklıma gelince...
Jaemin titreyen sesine engel olamadı,öne eğdi başını,saklayabildiği kadar sakladı gözlerini.Konuşamıyordu,ardı arkası kesilmeyen yaşları düşüyordu güzel gözlerinden.
~Adın ne?
~Jae-Jaemin
~Bende Jeno,konuşmakta zorlandığını görüyorum güzel çocuk,konuşmak zorunda değilsin,ağlayabilirsin.
Jaemin tutamadı kendini,daha çok ağladı.Her düşen gözyaşında daha çok hıçkırıyordu.Sesini bastıramıyordu.
~Oraya gelsem kapıyı açar mısın Jaemin?
Jaemin kafasını gömdüğü kollarından kalktı ve başını aşağı yukarı salladı.Jeno ise camını kapatmış çoktan karşı apartmana gitmek için evden çıkmıştı.
Jeno şu an evine geldiği çocuğu tanımasa bile ona iyi gelmek istiyordu.O kadar güzeldi ki onun ağlamasını istemiyordu.Dünyanın adaletsizliklerini o çocuğun yaşamasını istemiyordu.
Açılan kapının ardından ağlamaktan perişan olan Jaemin'e baktı ve içeriye girdi.Jaemin ağlamıyor olsaydı evine yabancı birini kabul etmeyeceğinden emindi ama o kadar çaresizdi ki.
İçeriye girip koltuğa oturan ve bomboş duvara bakıp ağlamaya devam eden Jaemin'i izledi Jeno.O her hıçkırdığında içinde bir yerlerde ağrı oluşuyordu.
Jaemin boşluğa bakarken konuşma ihtiyacı hissetti ve kafasını çevirmeden konuşmaya başladı.Biraz anlatırsa rahatlardı belki.
~Ben bugün o kadar mutlu uyandım ki,günler sonra gerçekten uyuduğumu hissettiğim için mutlu uyandım.Sonra kek yapmak istedim,uzun zamandır ertelediğim kekimi yapıp fırına koydum pişmesi için,onu beklerken de arkadaşıma ne kadar mutlu olduğumdan bahsetmek istedim.Onun gerçekten arkadaşım olduğunu sanıyordum.Mutluluğumu yazdım,hatta okurken sıkılmasın diye çok kısa yazdım.Ben olsam sıkılmazdım ama biliyorum o sıkılır.Sadece ona değil yakınım olmayan insanlara bile mutlu olduğumdan bahsettim ve onları sevdiğimi söyledim.O kadar güzel cevapladılar ki beni,arkadaşımdan da aynı cevapları bekliyordum.Ama yazdığım mesajların karşılığında aldığım tek cevap "Tamam" bana sadece tamam yazdı.Benim mutluluğum bu kadar değersiz mi? İki tane güzel laf yazmak bu kadar zor mu ki?
Keşke öyle yazmasaydın dedim ama verdiği cevap "ne dedim ki?" Oldu.Bilmiyorum belki dışarıdan boş bir şey gibi gözükebilir ama ben mutluluğumun tadını çıkarmak istiyordum.Kahvemi içip kekimi yemek istiyordum.Kek yiyecektim ama boğazımdaki teller yutkunmamı engelledi.Sonra midem bulandı ve kustum.Gülerek,eğlenerek yaptığım kekimi yerken kustum.Sonra nefes almak için cama çıktım.Gökyüzünde en sevdiğim hava vardı.Bir kaç saat önce şakır şakır yağmur yağmış,etrafta toprak kokusu ve dallarından su damlalarının düştüğü ağaçlar.Sonra içime havayı çekerken küçüklüğümü farkettim,evet camdan aşağıya bakan bendim ama yıllar önce ordan küçüklüğüm bakıyordu.Sonra arkama döndüm ve mutfak tezgahının lavabosuna baktım.Annem bulaşık yıkarken "Bende yıkamak istiyorum."deyip sandalyeye çıktığım güne geri döndüm.Sonra içerdeki televizyon geldi aklıma,açtığım müzikleri kahkahalar atarak bir şarkıcıymış gibi söylediğim güne gittim.Banyoya gitti aklım,abimle su savaşı yaptığımız güne,salona göz gezdirdim,yine abimle yaptığımız nefes tutma yarışmaları geldi gözümün önüne,hepsi kafamda canlandı ve birde o an olduğum yere baktım.Mutfak camının önünde oturmuş hıçkırarak,haykırarak ağlıyorum.Adil değil.Bunların hiç biri adil değil.Sonra büyüdükçe gözlerimdeki ışığın nasıl kaybolduğunu gördüm,insanlara nasıl nefretle yaklaşmaya başladığımı,nasıl kin tutmaya başladığımı gördüm.Babam annemi ilk dövdüğünde,ondan nefret ettim.İlkokula giderken karne günümde büyük bir heyecanla hazırlandıktan sonra uyuyan annemin yanına gittim,biliyorum babam gelmezdi o yüzden onu ellemedim.Annem"Sen önden git biz babanla hazırlanıp gelicez söz"dedi bana.İnandım.O gün sınıfta bekledim,arkadaşlarım geldi aileleriyle,annesiyle,babasıyla ya da ablasıyla gelenler vardı.Sordular bana "Senin annenle baban nerede?"O kadar emindim ki geleceklerine "Gelecekler birazdan"dedim.Sonra zilimiz çaldı,herkes yerine oturdu ve öğretmen geldi,karneler dağıtıldı.Herkes fotoğraf çekerken ben kenarda elimdeki karnemle bekledim.Artık gidebilirsiniz dediklerinde okuldan çıktım ve yol boyunca ağladım,annemden de babamdan da nefret ettim.Eve gittiğimde hala ağlıyordum.Yine böyle hıçkırarak.Sonuçta ben küçücük bir çocuktum ve ailem tarafından kandırıldım.Kapıyı çaldığımda kapıyı açan annem ağladığımı görünce "Noldu"dedi."Hani gelecektiniz?"dedim ama verilen cevap daha da ağlamamı sağladı. "Sen bugün karne alıyordun sahi,unuttuk biz seni" Canımı yakan şey gelmemeleri ya da beni unutmaları değildi,canımı yakan şey annemin bunu gülerek söylemesiydi.Nefessiz kalana kadar ağladım ama kimseye bir şey diyemedim.Yıllar sonra babam cezaevine girdiğinde sanki nefret etmiyormuşum gibi ağladım.Çok ağladım.Sonra annem bir adam buldu.O kadar iğrençti ki o adam,bir gün balkonda annem,o adam,komşumuz ve ben oturuyorduk.Yatmak için odama gittim ve beş dakika sonra o adam geldi,yatağıma yattı,bir şey diyemedim çünkü dersem annemle kavga ederdik.O gece o adam beni taciz etti ve yanımdan kalkarken bana"Annene söyleme tamam mı?Yanlış anlamasın"dedi.Yemin ederim üç gün düşündüm,en sonunda anneme anlattım.İlk başta bana inanmış gibiydi,sonra o adamla konuşmuş ve adam "Yalan söylemiş ben burnundan öptüm,boynundan değil" demiş.Annem o gün bana geldi ve o adama üzülmüş bir halde onu savundu.Annemden nefret ettim.Bir şey diyemedim.Okulun rehber hocasına anlattım,adamla mahkemelik olduk ama şikayetçi olmadım,çünkü çocukları var iki tane,babasızlığın ne olduğunu biliyorum ve daha küçükler ama...ama bende daha çocuktum,bende küçüktüm,benimde hayallerim vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
<Beautiful Boy>
Short StoryNomin oneshut~Angst Bu hikaye gerçek,Jaemin'in yaşadığı şeyleri yaşayan da benim,sadece yaşantımdan kurgu oluşturmak istedim iyi okumalar🙂