~
Jack'in Gözünden
~Zihinbend dersi almak için gizlice babamın yanına gidiyordum. Ginny'nin bizi görmesi hiç iyi olmamamıştı. Neyse ki kimse Ginny'e inanmıyordu.
Ginny'nin bu durumu bilmesi bizim için büyük bir zarar değildi. Önemli olan Harry ve Daisy'nin öğrenmemesiydi. Çünkü öğrenirlerse bir açıklama yapmak zorunda kalacaktık ve yapacağımız açkıklamanın hoşlarına gideceğini sanmıyordum, sanmıyorduk.
Dumbledore'da herşeyi biliyordu. Bu durumu onlara en yakın zamanda anlatmamızı istemişti. Ben ve babam tabi ki bu durumu onlara açıklayacaktık, sadece doğru zamanın gelmesini bekliyorduk.
Nedense o zaman hiç gelmiyordu...
Babamın odasına doğru giderken duyduğum yağmur sesiyle bakışlarımı yandaki açık cama çevirdim. Öylece durmuş yağmuru seyrediyordum. Çok huzur verici bir sesi vardı ve görüntüsüde sesi kadar güzeldi.
Yağmurun aniden şiddeti arttığında cam tarafına biraz yaklaştım. Yağmurun serin kokusunu içime çektim, çok güzeldi... Gerçekten şu an aşırı rahatlamıştım.
Elimi camdan dışarıya uzattığımda bir de yağmuru böyle hissettim. Islanmayı sevmiyordum, ama yağmuru seviyordum.
Elimi tekrar içeriye soktuğumda bakışlarım aşağıya doğru inmişti. Gördüğüm kişiyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Daisy yerde uzanmış resmen yağmur keyfi yapıyordu. Bir kaç saniye öylece Daisy'i izledim, ama o hâlâ hareketsizce uzanıyordu.
Acaba birşey mi oldu? Niye ölü gibi yerde uzanıyor ki?
Daha fazla dayanamayıp hızlıca merdivenlerden indim. Koşarak Daisy'nin yanına gittim "Daisy!" diye seslendim ve yanında dizlerimin üstünde oturup bir elimi omzuna diğer elimi de karnına yerleştirip onu kendine getirmeye çalışıyordum. Gözleri yarı açık bir şekilde bana bakıyordu. Kalkmak istiyordu ama yapamıyor gibiydi.
"Burda, böyle ne yapıyorsun Daisy?" diye sorduğumda cevap vermemişti. İyice korkmaya başlıyordum. Daisy tepkisizce yerde uzanıyordu.
Ateşini kontrol etmek için elimi alnına koydum, koyduğum gibi hızlıca elimi geri çektim. "Daisy! Sen yanıyorsun!"
Daisy'i hiç oyalanmadan kucağıma aldım. Yağmurun altından çıktıktan sonra revire doğru ilerledim, ama aklıma gelen şeyle duraksadım. Şimdi revire gidersem Madam Pomfrey tonca soru soracaktı. Bu saate benim neden uyanık olduğumu soracaktı, kesinlikle sorardı. Şu an onunla uğraşamıyacaktım.
Aklıma Daisy'i Gryffindor ortak salonuna bırakma fikri geldi ama oranında şifresini bilmiyordum. Hem oraya götürsem bile Daisy'i kime emanet edecektim. Kesinlikle hepsi şu an uyuyordur.
Geriye tek bir seçenek kalıyor. Daisy'i kendi odama götürmeliydim. Hızlıca zindanlara indim.
"Safkan!"
Şifreyi söyleyip hızlıca içeriye girdim. Daisy biraz kendine geliyordu. Aniden bana sarıldığında vücudum kaskatı kesilmişti. Sertçe yutkunup kucağımda ki tatlı kıza baktım.
Yüzüne bakmaya çalıştığımda ağladığını yeni fark etmiştim. Neden ağlıyordu ki? Acaba o sevgilisi, yani Draco'yla birşey yaşamış olabilir miydi?
Eğer o aptal Daisy'i kıracak birşey yaptıysa onu yaşatmayacaktım.
Daisy yorgun olmalı ki hemen uyumuştu. Daisy hâlâ ıslak olduğu için onu şöminenin karşısına koydum. Koltuktan bir tane kırlent alıp Daisy'nin başının altına koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Take My Hand (Draco Malfoy)
FanfictionGryffindor'lu Daisy Potter ve Slytherin'li Draco Malfoy'un çok büyük düşmanlığın, çok büyük bir aşka dönüşme hikayesi. İyi okumalar...♡♡♡