Yine diğerlerinden farksız bir sabah alarm sesiyle uyandım. Bir parça ekmek yiyip üstümü değiştirdim ve büroya geçtim.
Ailemin durumu iyi olduğu için mezun olur olmaz büro açmışlardı bana. Dinlenmeye zamanım bile olmadan çalışmaya başlamıştım. Hep böyleydi ama. Yaz tatilleri, ara tatiller nedir bilmezdim ben. Hep çalışırdım. Ya da çalışmaya zorlanırdım.
Odama geçip cübbemi askılığa astım. Masama oturup önümdeki evraklarla ilgilenirken kapı çalındı ve içeriye Eylül girdi. Eylül büromda çalışan stajyerimdi. İyi bir kızdı ama pek bir muhabbetimizin olduğu söylenemezdi.
"Gözde Hanım, Fulya Hanım geldi. İçeriye alayım mı?
" Evet, gelsin"Eylül baş selamı vererek odadan çıktı. Ardından Fulya Hanım içeri girdi. Fulya Hanım'la ilk randevumuzdu bu.
"Merhaba" dedi. Ben de karşılık verirken oturması için elimle önümdeki sandalyeyi gösterdim. Hemen oturdu. Yüzünde garip bir ifade vardı. Sanki bir şey hatırlamış gibi kaşlarını kaldırdı.
"Aaa! Sen şey değil misin, Gözde. Oha! Şey özür dilerim. Sultanlar Koleji' ne mi gittiniz acaba?" dedi şaşkınca. Kafamı yavaşça aşağı yukarı sallayarak onayladım."Tanışıyor muyuz?" dedim.
"Gözde, benim Fulya. Hani aynı sınıftaydık. Önünde oturuyordum hatta. Hatırlamıyor musun?" duraksadı. O zamanlar dersten başka bir şey düşünmezdim."Gerçi çok konuşmazdık. Yani daha doğrusu sen kimseyle konuşmazdın. Seninle çok konuşmaya çalışmıştım. Şimdi avukat mı oldun? Vay be tebrik ederim." dedi tek bir solukta. Bu kız fazla mı konuşuyordu? Teklifsiz konuşması da hiç hoşuma gitmemişti.
"Hatırlamıyorum. Üzgünüm." dedim. Yüzü düştü. Hatırlamak zorunda mıydım yani?
"Tüh! Gerçekten mi?" durdu ve az önceki neşesiyle devam etti." Tekrar tanışalım o zaman ben Fulya." dedi. Hevesini kırmak istemiyordum. Ama şu zamana kadar hiç arkadaşım olmamıştı ki. Başkalarıyla hiç samimi olmamıştım."Fulya Hanım isminizi biliyorum. Ne için gelmiştiniz." dedim.
Sanırım biraz kaba davranıyordum. Ama elimde değildi ki. "Aaa şey doğru. Eeee... Şimdi şöyle ki... Ay tamam uzatmadan söyleyeceğim. Dolandırıldım ben. Senin çok iyi olduğunu söylediler. Ben de buraya geldim. Bana yardım eder misin acaba?" dedi.
"Görevim bu Fulya Hanım." Hanımı vurgulayarak söylemiştim. "Tabii ki yardım edeceğim. Detayları anlatırsanız sevinirim." dedi ve o da başladı anlatmaya. Klasik telefon dolandırcılığıydı. Fulya biraz daha anlattıkça zaten başka bir davamda da aynı dolandırıcılarla uğraştığımı hatırladım. Yani bu davayı çözersem bir taşla iki kuş vuracaktım. Bu çok iyiydi.
" İşte bu kadar. Anlayacağın ben bu dolandırıcıların cezasını çekmelerini istiyorum" dedi.
"Elinden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz."
~
Bugün izin günümdü. Dün nasıl olduysa Fulya beni kahve içmeye ikna etmişti. Evet Fulya diyorum çünkü o kadar çok "Bana sadece Fulya de." diye ısrar etmişti ki ben de artık Fulya demeye başlamıştım. O mükemmel ikna yeteneği sayesinde şuan hazırlanıyordum. Hayır yani nasıl olduğunu da anlamadım. Bir anda gelişmişti her şey.
Üstüme bir beyaz kazak bir de siyah pantolon geçirdim ve araba anahtarımı da alıp evden çıktım. Arabaya binerek kafeye doğru sürdüm. Ne kadar gitmek istemesemde söz ağızdan bir kere çıkardı. Mecburdum yani.
Sonunda kafeye varmıştım. Arabadan indim ve kafeye doğru yürüyordum ki bir anda bir çarpma sesi duydum. Hızlıca arkamı döndüm.
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Arabama biri çarpmıştı. Çok iyiydi gerçekten. Bir bu eksikti yani.
Selamm.
Ben Fulya'yı çok sevdim. Siz?Gözde biraz soğuk gibi olabilir ama o da alışacak. Kdkfnfknxjfldk
Sonraki bölümde görüşürüzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR ALEV
Teen FictionHata yapmak insanı olgunlaştırır hata yapmaktan korkmayın derler. Ama yapınca da eleştirirler. Ben de fazlaca eleştiri yapan bir anne ve baba tarafından büyütüldüm. Mükemmel olmamı istediler. Ben de öyle olmaya çalıştım. Annemin istediğini yaptım he...