20. Bölüm

63 8 81
                                    

Çöktüğü yerden kalkıp koşarak kapıya yöneldi. Arkasında bıraktığı onlarca şaşkın insanı umursamadan sadece kapıya koştu. Arabasına ulaştığında tam oturup kapıyı kapatacaktı ki Jungkook sinirle kapıyı tuttu.

"Nereye?!"

Adamın elini tutup kapıdan çekti.

"Çok daha önemli bir yere."

Arabayı çalıştırıp kendisine öfke kusan adama bakmadan gaza bastı. Tek düşündüğü biricik sırdaşı Taehyung'du. Ona bir şey olması düşüncesiyle kalbi acıyor gözleri doluyordu.

Hastaneye geldiğinde arabadan hızlıca inip koşmaya başladı. Soluğu danışmada almıştı.

"Beni aramıştınız. Bilinmeyen hasta. Hangi odada?"

"Hemen bakıyorum." Bilgisayar ekranını kaydırıp isimlere baktı. "Evet... 1090 numara."

Ellerini danışmadan çekip koşarak 1090 numarayı aradı. Bulduğunda yüreğine kilolarca ağırlık düşmüş gibi hissetti. Kapı kolunu kavrayıp korkarak çevirdi. Göreceği manzaraya hazır değildi.

Kapı sessizce açıldı ve içeriye hüzünlü bir sessizlik doldu. Yorgun adımlarla ilerleyen kadın, hastane odasının kapısının önünde durdu. Odanın içinden monitörlerin ritmik bip sesleri ve nazik bir hışırtı yükseliyordu. Gözlerini odanın içine çevirdiğinde, Taehyung'u yatağında sessizce yattığını gördü.

Kalbi bir an duracak gibi oldu. Adeta zaman donmuş gibiydi. Adım adım yatağa yaklaştı, her adımda yüreği biraz daha hızlanıyordu. Yavaşça yatağın kenarına oturdu ve soluk yüzüne baktı. Beyaz bandajlar yüzünü örtmüştü ve gözlerindeki yaş izleriyle dolu derin çizgiler hüzünle doluydu.

Bir an için nefes alamaz gibi oldu. Ellerini titreyerek ellerine uzattı ve onun soğuk ellerini avuçlarına aldı.

O an, içindeki tüm duygular birdenbire patladı. Gözyaşları gözlerinden süzülerek yanaklarına inmeye başladı. Ona sarılarak, içinde biriken tüm acıyı ve korkuyu dışarıya saldı. Sesli hıçkırıklarla birlikte yüreğindeki tüm ağırlığı dışarıya aktı.

"Seni seviyorum..."

Elleri ona sıkıca tutundu. Başını göğsüne koyup delicesine ağladı. İçinde ağır bir pişmanlık vardı.

"Seni seviyorum... Lütfen uyan T-Taehyung..."Göz yaşları adamın kıyafetini sırılsıklam ediyordu." Affet beni... "

Genç adam yavaşça gözlerini araladı ve bembeyaz bir elbise içinde göğsünde ağlayan kıza baktı. Jisoo ağlamaktan onun uyandığını fark edememişti. Hafifçe gülümsedi. Onu sıkıca kavradığı için haraket edemiyordu.

"Seni çok seviyorum..."

Uyanır uyanmaz duyduğu güzel sözlerle yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü. Birkaç saniye daha onun hıçkırıklarına katlanamazdı. Yavaşça ağzını araladı.

"Bir melek mi görüyorum?"

Jisoo hızla üstünden kalkıp Taehyung'a baktı. Genç adam ona en sıcak gülümsemesiyle gülümsüyordu. Ağlayarak ona baktı.

"Gülümseme. Canım acıyor." Sesi kısılmıştı. Ardından kollarını boynuna sarıp ağlamaya devam etti.

Taehyung yavaşça uzun saçlarını okşayıp kokladı. "İyiyim..." Uzunca bir süre sarıldılar.

"Özür dilerim. Daha erken gelmeliydim... " Jisoo yavaşça ondan ayrılıp yatağın kenarında oturur pozisyona geldi ve göz yaşlarını elinin tersiyle sildi.

"Sakın dileme."

Elini yavaşça kaldırıp Jisoo'nun yanaklarını sildi ama o sildikçe Jisoo daha çok ağlıyordu. Sonunda onun bu haline gülüp elini indirdi. "Çok güzel gözüküyorsun. Bir şey mi kaçırdım?"

Jisoo ağlamasını azaltıp cevap verdi. "Bugün nişan vardı." Taehyung'un anında çatılan kaşlarına bakıp sırıttı. "Ama tabiki olmadı. Koşarak buraya geldim."

Genç adam gülümseyip elini ellerinin arasına aldı. "O zaman neyseki kaza geçirmişim."

Jisoo hafifçe koluna vurup gülümsedi. "Öyle deme, sen kaza geçirmeseydin de nişanlanmayacaktım."

Taehyung şaşırmış gibi yaptı. "Öyle mi?"

Parlak bir gülümsemeyle cevap verdi. "Öyle. Çünkü... seni seviyorum..." Utangaç gözlerini yerden kaldırıp yavaşça ona baktı.

"Bunu ilk söyleyen ben olmak isterdim."

Jisoo Taehyung'un yanına uzanıp sarıldı. "Söyleseydin o zaman."

Taehyung kolunun altındaki kadına sakıca sarıldı. "Her gün o adam için yanı başımda ağlarken söylemek kolay olmadı."

Jisoo'nun yüzü hafifçe düşmüştü. "Özür dilerim."

"Senin hatan yoktu."

"Nasıl kaza geçirdin?"

"Her zamanki gibi karton topluyordum. Adam beni karanlıkta görmedi sanırım. En son üstüme gelen arabayı hatırlıyorum. Gözlerimi açtığımda da seni gördüm... Öldüm ve bir melek benim için ağlıyor sandım..."

Jisoo kıkırdadı. Kıkırdamasıyla birlikte atmosferde bir hafiflik hissedildi. Taehyung, Jisoo'nun kıkırdamasına karşılık vererek onun omzuna hafifçe vurdu. "Evet, evet, gülebiliyorsan demek ki iyisin."

Gözlerini kapatıp ona sıkıca sarılmaya devam etti. Hiç olmadığı kadar iyiydi.

Destructive Desires - Vsoo/SookookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin