28

467 28 34
                                    

29. Bölüm... : Huysuz bir Yankı?

☆☆☆☆

  Kabustan uyanır uyanmaz birisi onu kolları arasına almıştı, nefes alış verişi bozuktu. Iyi hissetmiyordu, kulağı uğulduyor, seslenmeleri duymuyordu. Ona sarılan bedense saçlarını severek sakin olmasını söylüyordu. Gözleri yaşla dolmuştu, tüm algısı bozulmuştu. Şuan ki sarılma bile gerçek mi yoksa hayal mi emin olamıyordu. Seslice ağlayamadığı için nefesi tıkanıyordu, bilinci kayacak gibi olduğu içinde sarılan bedene tutundu. Yaprak misali tir tir titriyordu, sesi soluğu doğru düzgün çıkmıyordu. Lâl olmuş gibi hissediyordu.

,: Sakin ol yavrum, kendine gel kara gözlüm.

Demesiyle zorda olsun sarılanın Merdan Bey olduğunu anlayıp adama sıkıca sarılmıştı. Adamsa onun için korkuyordu, oğlu resmen nefes alamıyordu. Titriyordu, kardeşler onu uyandırmayı başaramayınca Alphan babalarını çağırmaya gitmişti. Şimdiyse haberi alan tüm aile buradaydı, hâliyse düşündüklerinden daha beterdi.

Merdan B : Ahter'im sakinleş artık, o şey neyse kabustu bitti. Iyisin, güvendesin yavrum.

Gölge bu sözlerle tepki vermek istedi ama olmuyordu, sakinleşiyordu. Göz yaşları akıyordu, nefesi yetmiyordu. O an Ilyas Bey lafa girmişti.

Ilyas B : Bi sakinleştirici iğne filan yapalım, kendi sakinleşemiyor.

Dedi korkuyla, Karayel hemen dayısının emrine uyarak gereken iğneyi almak için kendi odasına gitti. Gölge babasından destek alıyordu, iyi değildi. Nefesi resmen yetmiyordu, canı yanıyordu. Hatta bir el boynunu sıkar gibi hissediyordu da diyemiyordu. Derdini diyemiyordu.

Merdan B : Gölge kendine gel be yavrum, neyin var onu da bilmiyoruz ki? Ne gördün? Konuş ne olur.

Ilyas B : Acı çekiyor, bizse sadece izlemekle kalıyoruz. Gölge nefes al oğlum.

Dedi babasına tutunduğu eline dokunarak, hepsi korkuyordu. Bir süre sonra Karayel geri gelmişti, hemen yanlarına oturup iğne çıkarttı. Sakinleştirici yapacaktı, mecburdu çünkü Gölge kendi kendine sakinleşemiyordu.

●●●●

   Şimdiyse iğnenin etkisiyle baygın yatıyordu, aileyse yaşlı gözlerle onu izliyordu. Ne gördüğünü bilmeseler bile halinden kabusun ne kadar ağır olduğu belliydi. Ilk defa böyle olmuştu, kendine gelememişti. Ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı, sessizce ağlayıp babasına sığınmıştı. Belki de Merdan Bey oğlunun bu hâlini asla unutamayacaktı, kötü bir anı olarak kalacaktı.

Şimdi yatak başlığına yaslanmış hâldeydi, oğlunun yumuşak siyah saçlarını seviyordu. Bir an çocuğunu nefessizlikten ölecek sanmıştı, kolları arasında çıpınışı hâlâ hazırda aklındaydı. Kolay kolay da unutacak gibi değildi, unutması zor olacaktı. Figen hanımsa yaşlı gözlerle oğlunu izliyordu, Ilyas Bey'den destek almasa düşüp kalacak gibiydi. Bunu fark eden abisi onu da yatağa oturttu, yatak yeterince büyüktü.

O sırada Polatlı Malikhanesi.

  Güzel bir akşam yemeğinden sonra kimisi sohbet için salona geçmiş kimisiyse odasına çekilmişti. Yankı ise uyuyordu, en azından o huzurla uyuyabiliyordu. Kâbusu az görürdü, çoğu da onunla alakalı olmazdı. Izlediği şeylerden çabuk etkilenirdi, kâbusu ancak onlar olurdu. Yanında uyuyan Korkut abisiyse iş yoğunluğu sonu soluğu onun yanında almıştı, şimdiyse birlikte uyuyorlardı.

Kaç defa korkmuştu. Her seferinde Korkut abisine kaçmıştı, ona sokulmuştu. Arada birde babasına koşar sadece onu isterdi. Kunter Polatlı Yankı için çok değerliydi, babası olduğu kadar birde en iyi dostuydu. Kalbinin bir köşesi babası için vardı.

Gölgenin Yankısı! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin