GİRİŞ: TUTSAK BEDENLERİN ETKİSİZ PANZEHİRİ

14 2 1
                                    

"Gerçek Şeytan; Tanrı'ya yüz çevirmiş bir kötülük meleği miydi yoksa insanların, müebbeti hâk eden suçlarının hafifletilmiş birer sembolü mü?"
.
.
.


KEYİFLİ OKUMALAR...
.
.
.

*1.Bölüm: Tutsak Bedenlerin Etkisiz Panzehiri...*

09 Mayıs 2024,
Perşembe Günü,
09:07

Evet haklısınız; doğuyorduk ölmek için, büyüyorduk sorumluluk almak için, okuyorduk hayatımızı kurtarmak için, evleniyorduk yalnız kalmamak için peki hiç düşündünüz mü, yaşıyorduk fakat ne için? Ben düşündüm hatta bunun üzerine bir kitap bile yazdım ancak sonra neyi farkettim biliyor musunuz? Evet evet, yanlış okumadınız bu konunun kitabını yazdıktan sonra ben, aslında yazdıklarımın hatalı olduğunu farkettim.

Biz yaşıyorduk ama ne yaşadıklarımız aynıydı ne de yaşamak istediklerimiz...

Sen, yaşıyordun çünkü küçük yaşta geçindirmen gereken bir ailen vardı. Öbürü yaşıyordu çünkü onun da çocukları vardı. Bir başkası yaşıyordu çünkü parası olmadığı için istediği işe giremeyip bir çıkış yolu bulmalıydı. Ve en kötüsü de; o yaşıyordu çünkü yaşamak istediği hayat buydu. Ben işte bunları farkettim sonra bir şey daha dikkatimi çekti, peki biz bunları yaşamak istiyor muyduk? Kendime sordum, hayır! Ben, psikolog olmak istiyordum, peki şuan da neden istediğim mesleği değil de, kitap yazıyordum çünkü ben, hayatın bana dayattığı geleceği yaşadım bunca sene. Olmasını istediğimi değil...

Şimdi sorabilirsiniz bana, bunları anlatarak bize ne söylemek istiyorsun? Asıl konu da bu zaten, ben size bir şey söylemek istemiyorum. Ben sadece anlatıyorum sen de anlamak istediğin kadar anlıyorsun. Neden mi, çünkü sen bir insansın ve kendi arzularını gerçekleştirmek zorundasın. O halde neden hâlâ daha buradasın? Gidip neden harekete geçmiyorsun? Nereye kadar kaçacaksın?

Unutma!

Bazen tek kaçış yolu, kaçmayı bırakmaktır. Çünkü kaçtığın her şey senin korktuğun gerçeklerden ibarettir.

İnanma!

Bazen körü körüne inandığın doğruların, başkalarının dayattığı yalanlardan ibarettir.

Ve kaçırma!

Bazen geç kaldığın bir dakika, koca bir hayattan ibarettir.

Son sözler sanki sürekli beyninde çınlıyordu. Gözlerinin önüne serilen hayatı, belki de kitabını okuduğu yazarın birkaç cümlesine sığmıştı ve bu midesine kramplar girmesine neden oluyordu. Her zaman bir şeylere geç kaldığının hissiyle yaşamıştı ve sonunda hep geç kalmıştı. Bir yıldır, defalarca okuduğu bu kitapsa yazarın haklı olduğu düşüncesine kapılmasını sağlamıştı; o, bir insandı ve kendi arzuları için yaşamalıydı.

Başkasının istediği gibi değil, öbürünün dayattığı şekilde değil ya da sevdiklerinin hayallerindeki gibi değil... O istediği için ve o nasıl istiyorsa öyle...

"Yemeğin geldi Gazel, gel de zıkkımlan!" Duyduğu sesle girdiği transtan korkuyla çıkması; sağ, el bileğine takılan kelepçenin canını acıtmasına mal oldu. Ve o an gerçekliğe sert bir dönüş yaptı. O burada, bu odada kapandaydı. Bir kafesin içindeydi ve bu kafese koyulmamak için hiçbir emek sarfetmemişti. Gözünden akan sıcak yaşa engel olamadı. Artık boğazına kadar doluydu ve sabır denen şeyin kendisinden kilometrelerce uzaklaştığını düşünüyordu.

BENDESİN VALESKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin