"Bir gün yola çıktım. Sanki günlerdir evdeyim. Gecem gündüzüm birbirine girdi; odama kapandığım, günlerce çalıştığım doğrudur. Ama sanki hiç mi dışarı çıkmadım? Bugün, sanki günlerdir evdeyim... Kimse bıraktığım gibi değil, dahası ben kimseyi tanımıyorum da... Herkes çok mutlu, herkes çok içten. Ama her şey "çok" seyrinde ilerlemekte... Kavga etmelerini bekledim, naziklerdi... Mesela, bugün hastane sırasında bekleyen kadın... Ürpertti beni, sırada önüme geçecek sandım, acele acele yanımda ilerledi. Meğerse adım takip etme alışkanlığıymış, öyle söyledi. Söylerken dokundu sırtıma. Tanışıyor muyuz hanımefendi? O sırtıma dokunurken bir şey diyemedim. Rahatsız oldum ama bir şey diyemedim. Kadının alınmasından korkuma değil, dokunuşunun nezaketi ürker de bir insana kapatır kendini diye, donakaldım da söyleyemedim. Sonra yine bugün oldu bu da, adamın teki beni yolda durdurdu. Yeni açılan mağaza hakkında tanıtım yapan genç bir delikanlı, tahminen benim yaşlarımda. Nezaketen durdum ve dinledim. Bu tanıtımların sonu nereye çıkacak bilirim; asla hayır diyemeyeceğiniz bir yolda kendinizi yukarı kata çıkan merdivenlerde bulup muhtemelen 3 ya da 4'üncü kata söve söve erişmeyi bekleyerek, bir yalan uğruna 30 dakikanızı vereceğiniz bir yerde, yeni açılan güzellik salonlarından birinde bulacağınızı bilirsiniz... Zaten kartı verir vermez "bir kadın olarak ihtiyaç duyarsınız" demeleri bile bir dakika durmamak için ideal bir kendine saygı ölçütüdür. Bense durdum ve dinledim. Garip bir şekilde zıtlaştık da, nitekim reddettim... Kendini anlatırken elini kolunu kullanıyordu; tipik bir Akdeniz insanı, benim gibi... Ama o elin benim elime bilerek değdirilmesine ne gerek vardı? Ben yine donakaldım... Rahatsız olmak fiili tüm feciliği ile bünyeme saldırdı. Sabahki kadın geldi aklıma. Dokunuşlar farklı, sohbet farklı... Rahatsız ediliş aynı... Sahi, ben sizi tanımıyorum. Siz beni nereden tanıyorsunuz?"
YOU ARE READING
BULANTI
General FictionKitap, kitap boyunca özellikle toplumdan tiksinen ve midesi bulanan bir bireyin, her geçen gün artan mide bulantısıyla birlikte, yaşadığı toplumdan yabancılaşmasını anlatıyor.