62. Bölüm

14.8K 837 312
                                    

62. BÖLÜM~
.
.
.
.
.
.
.

Mutfaktan elimde büyük bir erik kasesiyle birlikte çıktığımda gözlerim salondaki koltukların birine oturan kocamı bulmuştu.

Gece bir buçuktu ve Barın önemli bir toplantısı olduğu için eve geç gelmişti. Normalde bu saatte uyumuş olurdum, fakat Çağrı'nın gelmesini beklediğim için uykuma direnmeye çalışıyordum.

Henüz Çağrı ile konuştuğumu ve birazdan eve geleceğini Barın'a söyleyememiştim. Geleli yalnızca on beş dakika olmuştu ve söyleyecek bir fırsat bulamamıştım.

" Gel yanıma bebeğim." Yanına oturmam için kenara çekilen kocamın dibine oturmuştum hemen. Elimdeki büyük erik kasesini de karnımın üzerine yerleştirip rahatça arkama yaslanmıştım.

Tam Barın'a dönüp konuşacağım sırada o benden önce davranmıştı. " Kısa bir duşa girip geleceğim güzelim." Saçlarımın arasına bir öpücük kondurup ayaklandığında arkasından bakakalmıştım.

Artık kardeşin geldiğinde haberin olur be Barın. Benden günah gitti valla.

Somurtarak yanımdaki kumandayıp elime alıp televizyondan bir dizi açarak izlemeye başlamıştım. Bir yandan da büyük bir iştahla eriklerden yiyiyordum.

" Kız tut şunun saçını! Ay bak bana daraltı geldi yeminle! Ya sen iyilik meleği misin gerizekalı! Ne demek affettim? Kız sana kazığı sokmuş sen hala daha o benim en yakın arkadaşımdı diyorsun! Al işte böyle böyle geçirirler sana! Hiç üzülmüyorum ama sana biliyor musun? O beyin yerine ne taşıyorsun acaba sen?"

Gözlerimi devirip sinirle söylenirken bir yandan da televizyonun içine girip iyilik meleği abidesi başrol kızı boğmamak için zor duruyordum.

Sinirlerimi bozmuştu! Bir insan bu kadar mal olamazdı ki?!

" Böyle kapı zili mi olur ya?! Ding dong ne Allah aşkına! Yok fan fin fon!" Elimdeki erik kasesini söylenmeye devam ederek kenara koyduktan sonra koltuktan destek alarak zar zor ayağa kalkmıştım.

" Bir tane de değiller ki! Üçünü birden taşıyorum. Neyim ben kanguru mu?" Ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açmaya doğru gidiyordum.

" Az bekle, ağır vasıta geliyor!" Kapının ardındaki Çağrı olması muhtemel olan kişiye seslendikten sonra, sona kalan birkaç adımı da atmış ve kapıyı açmıştım.

Saçı başı dağınık. Üzerindeki deri ceketi, altındaki kot pantolonu ve ceketinin içindeki siyah bisiklet yaka tişörtünden dışarı fırlamış zincir kolyesiyle birlikte Çağrı kapıda duruyordu.

" Serseri amca gelmiş hoşgelmiş. Geç içeri otur. Kapıyı da ardından kapatıver sana zahmet." Arkamı dönüp geri ayaklarımı sürüye sürüye kalktığım koltuğa doğru ilerlerken arkamda birkaç saniyelik bir sessizlik olmuştu. Hemen ardından bir kapı kapanma sesini duymuştum.

Kendimi yeniden koltuğa bırakıp erik kasemi karnımın üzerine yerleştirdiğimde ayakta dikilen Çağrı'ya yandan bir bakış atmıştım.

" Bizim koltuklardan davetiye bekliyorsan çok beklersin. Teknoloji henüz o kadar gelişmedi." Kaseden bir erik alıp ısırdığımda Çağrı da nihayet koltuğa oturmuştu.

Kucağındaki elleriyle stresle oynaması ve gözlerini odanın her bir yanında gezdirmesiyle birlikte derin bir nefes almıştım.

" Pişt! Yakala." Ona doğru fırlattığım eriği refleksle yakaladığında hafifçe kaşlarını çatmıştı. " Strese iyi gelir." Göz kırptığımda hafifçe gülmüştü. " Sağol yenge ya."

Beyefendi /yarı texting/ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin