Öfke bir kuklaysa
Şeytanı vantriloktur.
"Ben, yine de... Buralardan çok uzakta olan bir kıza, hayatın bize öğrettiğinden bambaşka şeyler öğrettiğini düşünüyorum."
Çok sıkı sarılmıyorduk ama sarılmanın insana vermesi gereken o desteği alıyordum kollarından. Acemi bir sarılmaydı bu. İnsanı iyileştiren bir yanı vardı. 'Senelerce böyle kalsak her şey geçer.' gibi bir yanılgıya bile kapıldım bir anlığına. Ben de her insan gibi, bin insanın verdiği acıya, bir insanın iyi gelebileceğini hayal ederdim kimi zaman. Ama... gerçek şu ki bazı insanlar için bazı şeylerde çok geç kalındı.
Yine de, acemi bir sarılmaydı işte. Bana iyi gelen bir sarılma. Karan'ın yaptığı gibi, elleri beni ele geçirmeye çalışıyormuş gibi sürekli hareket etmiyordu sırtımda. Sıkmıyor, korkutmuyordu. Elleri omuzlarımın arkasına pat diye konmuşlar, hafif bir baskı uygulamak hariç öylece duruyorlardı.
Arın yapı olarak iriydi ve bu kollarının arasında kaybolmama sebebiyet veriyordu. Kapana kısılmış hissetmedim. Hala bir itfaiyeci gibi düşünüyordum onu, belki de bu yüzden bir erkek olmasına rağmen rahatsız olmuyordum ondan. Hatta, eski bile geliyordu sarılması: Eski, acemi bir sarılma.
Olayların gerçekliği hala kafamda tam olarak yerine oturamamışken, üstüne, çok az tanıdığım birini bu kadar özlememin bana verdiği bir afallama da vardı. Muhtemelen o da böyle hissediyordu, kokumu içine çekerken. Beni tanımıyor, o halde ne diye böyle özlemiş gibi bir tavra sahip?
Karan gibi kokuyordum, fark etmiştir eminim ki. Ve benim ile Karan'ın karmaşık ilişkisini de biliyordur. Arın'ın benim kıyametimin ne denli farkında olduğunu, bilinçli bir tavırla tekrar fark ettiğimde, kendimi olduğumdan da bok gibi hissettim. Birden içim yanmaya başladı. Keşke bilmese.
Bir mesaj sesinin gelmesi ile kollarını sırtımdan ayırdı ve eli cebine gitti. Telefonu yüzünü aydınlattı, sert bir yüze bürünmüştü. Hafif çatık kaşlarıyla mesajı okudu ve ağzının içinde "Tamam," diye mırıldandı. Bana döndüğünde tekrar nazik bir ifade takındı, kararlı bir sesle, "Şimdi, sana planı anlatıyorum." Dedi.
Benim ne kadar aptal ve şaşkın olduğumu göz ardı ederek, planını anlatmaya başladı-benim daha onaylamadığım planını.
"Dağlara gideceğiz. Orada bir araca binip şehre gireceğiz. Bu geceyi geçirmek için bir yer var, orada devamını konuşuruz." dediğinde yüzümdeki aptallık, yerini şüpheye bırakmaya başladı. Kaşlarımı hafifçe çattım, omuzlarımı dikleştirip biraz geriye gittim ondan. Çok net ve hızlı olmuştu konuşması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRKAYAK
Mystery / ThrillerEren İpek Şahin, çocukluk aşkı olan üvey abisi Karan Sezer Şahin'in kendini istismar etmesiyle zihinsel olarak çökmeye başlar. On altı yaşındayken dünyası kararan, mafya hiyerarşinin dibine doğan bu genç kızın kontrol arzusu; üvey abisi tarafından i...