Ö ~ 4

1.6K 86 17
                                    

Üzerimde hissettiğim ağır varlıkla, gözlerimi araladım. "Hayvan mısın ya?" diye uyku sersemliği ile mırıldanırken, uykuma geri dönmek üzereydim. Atakan'ın yanağımı ısırması ile bu pek de mümkün olmadı. "Ya git be oğlum, uyuyacağım." "Annem yumurtalı ekmek yapsa bile mi?" ağırca doğrulup Atakan'a sarıldım. "Sen bu işi biliyorsun." alımı öperken gülümsedim. "18 yıllık kardeşimsin, bilmez miyim." gülerek doğrudum ve gerindim. Uyuyan ikiliye dönüp, onları da uyandırdık. Hızlıca işlerimizi halledip, içimizi ısıtan o kahvaltı masasına oturduk. "Ah be annem, kaçta kalktın bunları yapmak için." "Sezin'im, güzel kızım zaten biliyorsunuz erkenden kalkıyorum hep, çocuklarım gelmiş, yapmaz mıyım?" sağımda oturan Meltem annemin elini öptüm. "Bir tanecik sultanım. Ellerin dert görmesin, çocukların sana kurban olsun." gülerek yanağımı okşadı. "Sen zayıfladın mı Akel'im? Yanaklar da bir gitmiş. Aç mı kalıyorsun oralarda?" "Yok bir tanem. Sana öyle geliyordur."diyerek şirince sırıttım ve yemeğe geri döndüm. "Anneyim ben, anlarım. Hadi bugün de kalın, yemek yedireyim size." yumurtalı ekmeği ağzıma götürmeden önce konuştum. "Bakarız annem duruma göre." "Çok erken gidiyorsunuz. Ziyarete de gelmiyorsunuz." kızlarla gülerken, Atakan'da bizi işaret etti. "Hayırsız evlatları görüyorsun değil mi?" Sezgi konuştu. "Haspam, hayırsız evlatmışız. Değiliz bir kere. Değil mi anne?" gülerek kafa salladı. "Deme oğlum kızlarıma öyle." Masada eksik olmayan sohbetler ve gülüşmeler, hepimizi sarj etmişti resmen. Kasvetten, mutsuzluktan bir nebze uzaklaşıp, onlarla böyle gülerek sohbet etmek benim için hayattaki en güzel şeydi.

Yemekler yenmiş, Atakan'ı döverek masayı toplamamıza yardım ettirmiştik. "Öldüm valla." "Sadece birkaç tabak götürdün drama queen." Sezin'in dediği şeye gülmüştük. "Duyan da, bulaşıkları yıkayıp, yemekleri o yaptı sanar." "Yardım ettim bir kere." "Büyük başarı." diyerek dalga geçtik bu sefer. "Anne! Bu kızların bir oldu beni zorbalıyor." "Yapmaz benim kızlarım." içeriden gelen sesle, hepimiz aynı anda kapak yapmıştık. "Abiye böyle yapmak he?" diyerek, önce beni sırtına atmış, sonra da tikimle uğraşmaya başlamıştı. Diğer yandan iki kardeşimin de gülme sesi gelirken, ben de hem çırpınıyor, hem de gülüyordum. "Salak çocuk, bırak beni başım döndü." "Terbiyesizliğin bedeli canım. Annem haklı lan, sen bayağı zayıflamışsın." "Vay beyefendiye bak, kendisi dünyanın en terbiyeli insanı." "Öyleyim tabi. Geçiştirdiğin konuyu sonra konuşacağız." "Götüme anlat." "Sen şuan anlatıyor gibisin." sırtına vururken, Atakan'ın acı inlemesiyle kahkaha attım. "Sezin, kızım manyak mısın. Isırmasana güzelim. Sezgi dur kız, alacağım ayağımın altına hepinizi şimdi." mutfağı kahkahalarımızın sesi doldururken, içeriye giren Ekin Abi ve arkadaşlarını beklemiyordum. "Hep böyle güzel gülün çocuklarım benim." diyen anneme baktım. Meltem anne, bunların burada ne işi var? "Sultanım, vallaha bu oğlun başlattı." diyerek götüne şaplak attığım da, beni yere indirmişti. Onlarla ters durmuş bir vaziyette konuşmaya niyetim yoktu. "Yalancı. Bu kızların yaptı." Sezin koluna geçirirken, Sezgi bana sarılarak gülüyor, gelenlere bakıyordu. "Merhaba hocam, abim ve arkadaşları." demişti. Bize gülmemek için kendilerini tuttukları her halinden belliydi. "Çocuklar, geçsenize içeri." aldığımız emir ile hepimiz içeri geçip oturmuştuk. "Hiç büyümeyeceksiniz değil mi?" diyen Ekin Abiye baktım. "Onlarla öyle olmamak, pek mümkün değil." diyerek Atakan'a yaslandım. O da saçlarımı öptü. "Sen nasılsın Ekin Abi?" "İyiyim koçum. Seni sormalı." "Bildiğin gibi." Mert ile Atakan birbirlerine bakıp, gözlerini kaçırmışlardı. Ne oluyor amina koyayım? Gözlerim Ayza Hoca'da dururken, onun bakışları da bendeydi. Neden hafif bir tebessüm bakıyordu ki? Konuşan Sezgi ile bakışlarımı ondan çektim. Bu beni korkutmuştu. Öyle bakmak yerine, öfkeli bakabilirdi. "Bu sefer hepiniz gelmişsiniz." "Sizi almaya gelmiştik, sonra da Meltem Teyzem bizi içeri aldı zorla." elinde tepsiyle gelen Meltem annemle kalktım ve tepsiyi aldım. "Evladım, gelmişsiniz o kadar. Çay içmeden bırakmam." yanağını öptüm. "Sen zahmet etme Sultanım." "Zahmeti mi olur bunun güzel kızım?" gülerek Duru'dan başladım. O ise bana göz kırparak aldı. "Sağ ol portakalım." portakalım mı? Şirince gülümsedim. "Rica ederim." sonra da öfkeli bakan Ayza Hocaya döndüm. Kendi benliğine döndü neyseki. "Sağ ol." "Ne demek hocam." sırayla herkese dağıttıktan sonra en son kendime aldim ve tepsiyi masaya bırakıp, Atakan'ın yanına oturdum. "Ekin, bu güzel kızlar kim?" Ekin abi gülümseyerek cevapladı ve tanıttı. "Yakın arkadaşlarımız sultanım." "Hoş geldiniz." "Hoş bulduk Meltem Abla." diyen Duru'ya, Ayza hoca katıldı. "Hoş bulduk. Ellerinize sağlık." "Afiyet olsun kızım. Var mı başka bir isteğiniz?" biz onları izleyerek çayımızı yudumluyorduk.

Öğretmenim / gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin