Sweather Weather, The Neighbourhood."Jungkook suya gelsene!" diye seslendim. Bugün hava çok güzeldi, güneş tüm kötü duygularımı eritmişti resmen ve şimdi en sevdiğimle birlikte yüzüyordum. Birlikte yapmayı en sevdiğimiz şey göle gelip yüzmek olabilirdi, en azından benim öyleydi.
Jungkook suda ellerini en dibe batırıp üstüme attığında gülümseyip çığlık attım. Ona karşılık vermeden önce durup haline baktığımda en az benim kadar ıslanmıştı. Yine de bir cezayı hak ettiğinden var gücümle ona su sıçratmaya başladım.
"Taehyung, dur!" diye haykırdığında kahkahalarımız gökyüzünü deliyordu adeta. Hep birbirimiz için yaratıldığımızı düşünürüm böyle anlarda. Ağlayışlarımız, sarılışlarımız, küçük oyunlarımız ve hiç bitmesin istediğim gülüşlerimizin perilerden yapıldığına inanırım hep. Ağlayışlarımız bir perinin gözlerinden doğar, peri acıyla döktüğü gözyaşlarını istiridyelere akıtır. İstiridye bu kez incilere dönüştürmez bu gözyaşlarını bize dönüştürür. Jungkook'la bizim ağlayışlarımız, acılarımız, bedenlerimiz ve sarılışlarımız bir perinin gözyaşlarından doğar ve sonra peri ağlarken gülümser, gülüşünün iki ucundan bir peri tozu yayılır, bu toz ovaları geçer, iki uçağa dönüşür; karahindibaları sever, toprağa kök salar, ta ki bir çocuk gelip kahkahalarla onu koparıp üfleyene kadar... İşte o zaman karahindibanın tomurcukları uzun bir yolculuğa çıkar ve yolun sonunda bizim gülüşlerimize konar. İşte bizim küçük oyunlarımız ve gülüşlerimiz buradan gelir. Biz Jungkook ile bir perinin gülüşünden doğarız.
🂳
"Taehyung çantanı hazırladın mı?" Kendi çantasını hazırladıktan sonra sorduğuna emindim, o her şeyi önceden hazırlardı. Bu sıralar benim kızılımdı, saçlarının yarısını kızıla boyamıştı. Aşk yarı yarıyadır.
"Ooo, çoktan hazırladım. Hâlâ çok heyecanlı hissediyorum Jungkook." dedim heyecanlı ama gergin sesimle. Yarın lisenin ilk günüydü ve ben çok heyecanlıydım, yaz tatili nasıl geçti hiç anlamamıştım bile.
Jungkook gülümsemişti. Böyle olacağını biliyor gibiydi neticede beni hep o yatıştırırdı.
"Bebeğim heyecanlanman doğal, yarın lisenin ilk günü. Ben de çok heyecanlıyım hem. Gidip dondurma mı yesek?"
Jungkook'un sorusuyla gözlerim büyüdü, adeta yerinden çıkacaklarmış gibi hissediyordu. Bu hayatta yemeyien sevdiğim şey dondurmaydı. Bu halim onun komiğine gitmiş olacak ki bu halime gülümsemiş, başka bir tişört giymek için dolaba yönelmişti. Ne kadar çok sevse de üstünde sümükleri akan bir dev çizilmiş tişörtle dışarı çıkmazdı. Ayrıca benim de favori tişörtüm oydu, birlikte giyiyorduk ve daha iyisi yedinci sınıfta birlikte yapmıştık.
Dışarı çıkmak için yanıma birkaç şey alacaktım. Masaya doğru yöneldiğimde Jungkook'un üstünü çıkarmasıyla durdum, kendime engel olamayıp yutkunduğumda içten içe fark etmemesini umuyordum. Her zaman Jungkook'tan çok etkilenmiştim ve bunu bırakamıyordum.
Sonunda hazırlanıp evden çıktığımızda dondurmacıya giden yol boyunca konuştum. Konuşmaktan hiç sıkılmıyordum, en azından Jungkook'un yanında. En iyi arkadaşımdı, arkadaşım olması gerekiyordu. Benim için özeldi. Jungkook ellerime yıldızları bırakmış ve galaksileri beni öpmeleri için sıraya koymuş gibiydi. Ne olursa olsun beni özel hissettiren biriydi, daha önce hiçkimsenin yanında bu kadar raat olmamıştım.
Dondurmacıya gelmiştik. Ben her zamanki gibi çilekli ve limonlu almıştı. Jungkook ise vişneli ve çikolatalı almıştı. Oturup sohbet etmiş, dondurma yemiştik. Tabii ki ben kendi dondurmamı gömüp Jungkook'un dondurmasının neredeyse yarısını yemiştim ama bunun önemi yoktu hem zaten Jungkook da benim dondurmamdam yemek istemişti ve eh, zor olsa da başarmıştı. Keyiflerimiz yerine gelmişti. Biraz daha oturduk. Bazen oturur ve hiçbir şey konuşmaz, bakışıp gülüşürdük. İşte böyle bir oturmaydı o da. İkimiz de anlaşmış gibi aynı anda kalktık. Hesabı Jungkook ödediğinde eve doğru yol aldık. Jungkook bizde kalacaktı, pek eve gitmeyi de düşünmüyordu bence, biz her okul dönemi köyden geldiğimizde Jungkook sık sık bizde kalırdı.
Eve vardığımızda ikimiz de çok yorgunduk, onca yol yürümüştük sonuçta. Hemen üstümüzü değiştirip yatağa girdik. Annem her zaman Jungkook için yere bir yatak sererdi ama Jungkook hiçbir zaman onda yatmazdı. Benim yanım favorisiydi ve bu da benim favorimdi. İkimiz de uyumaya çalıştık. Ben düşünmemek için uyumaya çalıştım, uyayamadıkça en kötü senaryoları düşünüyor, kendimi geriyordum. Jungkook ise uyamaya çalışıyordu sanırım, bu yüzden pek dönüşmüyor ben de uyumaya çalışıyordum.
Yüzümü Jungkook'a dönüp gözlerimi açtığımda ve bana bakan boncuk gözlerle karşılaştığımda gülümsedim. O da uyuyamamış olmalıydı. "Jungkook sence yarın okul nasıl olur? Ben bilmiyorum, arkadaş edinmek beni geriyor, ve..."
Jungkook sözümü böldü, çünkü bu konuşmayı zaten defalarca kez dinlemişti. "Taehyung," dedi sakinleştirici bir edayla. "endişelenmene hiç gerek yok bebeğim, eğer arkadaş edinemesen de sorun değil. Senin için her zaman buradayım, biliyorsun, değil mi?" Biliyorum manasında kafasımı salladım ama içimde bir şeyler farklıydı. Düşüncelerimi durduramıyordu ve hepsi ellerinde korkularımla üzerime yürüyordu. Jungkook devam etti.
"Düşün... Sen çok küçük bir civcivsin. Yeni yumurtadan çıktın. Gözlerini ilk kez az önce açtın. Bütün ördekler sarıdır ve sen de... Ama sen diğerlerinden çok daha güzelsin. Sen özelsin. Bir gün gitmeye karar veriyorsun ve bir kertenkele ile karşılaşıyorsun. Ne olduğunu merak ediyorsun çünkü daha önce hiç görmemişsin. Olayı garip buluyorsun. Sana çok garip geliyor. Ama ondan hoşlanıyorsun, çünkü onun çok özel bir rengi var; tıpkı senin gibi. Bir gün birlikte gidiyorsunuz ve kendinizi bir trambolinde buluyorsunuz. Trambolin üzerinde zıplamaya başlıyorsunuz. Öyle bir zıplıyorsunuz ki, yıldızlara ulaşıyorsunuz..."
Aynı anda gülümsedik, sözleri pahabiçilemezdi. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Ben farklıydım, ben özeldim. Farklılıklarım beni çirkin değil özel kılıyordu ve ben bunu bazen unutuyordum. Jungkook ise hatırlatmak için hep oradaydı. Jungkook perimizin dağılan gülüşünü birleştirdi, yanağıma bir öpücük kondurdu. Tüm galaksilerin tadını birden yanaklarıma bıraktı.
✪❻❶❷✪
"And if I may just take your breath away, I don't mind if there's not much to say."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
close, taekook
FanfictionJeon Jungkook, liseye başladıktan sonra uzaklaştığı arkadaşının hislerinden habersizdi. -close filminden ilham alınmıştır.