Çiftlik

1K 73 23
                                    

Şarkı - son feci bisiklet- uyku

Keyifli okumalarrrrr

(&)

" Ancak bu mutsuzluğumuzun nedeni ne biliyor musun çoğu zaman ?" Diye sordum seslice nefeslenerek.

" Nedir ?" Diye sordu Duru telefonun diğer ucundan.

Bahçenin ıslak çimlerini beyaz spor ayakkabılarımla ezerek, salıncağa doğru ilerledim ve o sırada sorusunu da cevaplayarak konuşma devam ettim.

" Umutlarımız. " Dediğim de , salancığa vardım ve oturup , sırtımı zincir iplerine yasladım.

Alayla güldü. " Oysaki çoğu kişinin yaşam nedeni. "

Omuz silktim bu dediğine. " Olabilir ancak çoğu kişinin de yıkım nedeni olabiliyor. "

" Yine de insanlar fazla inançlar. " Dedi boğuk bir sesle ve bundan kahvaltı yaptığını anlamıştım. Zaten sabahtı ve biz daha kahvaltı yapmamıştık ama içeride hazırlanıyordu.

" Biliyor musun sorunda bu aslında. "

" Nasıl yani?" Diye sordu anlamayarak.

" Yarınlarımız için çok fazla inançlarımız ve umutlarımız var. Oysaki yarın dünün bu günü değil mi ? Mesela dersin ki , büyüyünce şunu yapacağım, söyle olacağım falan filan ancak her gün zaten büyüdüğümüzü ve hayatımızda değişen tek şeyin , yaşımız olduğunu anladığımız da , mutsuzca çöküyoruz. Boşluğa düşüyoruz ve bu seferde kaybettiğimiz zamana yanıyoruz. İnançlarımız tükeniyor ve hayatın boş olduğunu sanıyoruz. Bundan ibarettiz bence. " Dedim ve kısa bir bekleyip derin bir nefes aldım. " Gerçi değişen sadece yaşımız değil bide ürün fiyatları var. "

Dediğimle kısık sesle güldü. " Ya ayıp olmazsa bir şey sorabilir miyim?" Diye konuştu ve ben ne soracağını tahmin ettiğim den güldüm. Kendisi de güldünde devam etti. " Ben en son senin bayramını kutlamak için aramıştım konu ne ara buraya geldi ?"

Güldüm hafifçe ve " bilmiyorum valla. " Diyerek karşılık verdim. " Eski bayramlar falan girince bir ara konunun ivmesini tutamayıp, konuyu buraya kadar getirmişiz. " Dedim. Kafamı kaldırıp etrafa baktım ve kapıdaki korumalardan ekmek almakta olan Özlem hanımı gördüm. Kendisinin üstümde olan bakışlarına aynı şekilde karşılık verdim ve birkaç saniye baktıktan sonra tekrar önüne döndü ve eve doğru ilerledi. Ardından bakarken yüzümü buruşturdum ve önüme döndüm. " Gıcık. " Diye homurdandım.

" Ne oldu ya ? Yanlış bir şey mi söyledim ? Yoksa gerçek yüzümü mü yakaladın ?" Diye alayla konuşan Duru ile hafifçe tebessüm ederek, elimle ensemi kaşıyarak, etrafıma bakındım.

" Yok ya. Sana demedim. " Dedim.

" Kime dedin ?" Diye sordu merakla. " Tabi özelse söyleme ama söylemezsen ölür muyum bilemem. "

" Aaa , " dedim ağzımın içinde geveleyerek. Söylesem mi söylemesem mi karar veremedim. Şimdi söylesem dünkü olanları falanda söylemem lazım ve böyle dedikodu gibi olur. Söylemesem zaten bir kere gıcık demişim devam etmesem de pek bir önemi kalmıyor. En iyisi insanları merakta bırakmamak. " Halama dedim. " Diyerek açıklamada bulundum. Ardından telaşla konuştum.
" Ama cidden öyle olduğu için dedim yoksa demem aslında. Dünden beridir yani buraya geldiğimizden beridir laf atıyor ve bakışları ile zorbalıyıp duruyor."

Elif Ada Alpaydın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin