2

25 12 2
                                    

Bütün çocuklar çekim için hazırlanıyorlardı. Harry'nin saçları yapılırken kameralar ayarlanıyor diğer çocuklarda aynı şekilde çoktan hazırlanmaya başlamışlardı. Louis'nin hazırlığı bitmiş her zaman yaptığı gibi Harry'i beklemeye başlamıştı.

Beklerken onu izliyor ve elinde ki içeceğini yavaşça yudumluyordu.

Son günlerde beraber burada vakit geçirmek onlar için oldukça güzeldi dün sörften döndüklerinde Louis, Harry'e odasına kadar eşlik etmeye devam etmişti ve Harry yaşadıkları ile öleceğini hissetmişti! 

Çünkü tanrı aşkına, Louis Tomlinson kendisine iltifat etmiş ve sürekli olarak belinden tutmuştu sudan çıktıkları andan sonrasında da tutmaya devam etmişti. Ve Harry eve girene kadar kendini öyle kasmıştı ki Louis ona odasına kadar eşlik etmiş, odasında yalnız kaldığındaysa kafasını yastığa gömüp çığlık atmıştı. 

Bugün ise akşama kadar çekim yapacaklardı. Bu yüzden sabahın erken saatlerinde ayağa kalkmışlardı. Bir de Harry'nin dün gece heyecandan uyuyamadığını varsayarsak oldukça yorgundu. Ne için heyecanlandığını da bilmiyordu yalnızca Louis'ye bakarken kalbinde açmaya başlayan çiçekler, midesinde havalanan ve kendini nefessiz bırakan kelebekler vardı. 

Gerçekten kendini hayran kızlar gibi hissediyordu, çünkü onu düşünerek uyuyor onun dokunuşları ile heyecanlanıyor, bakıştıklarında bile kalbi ağzında atmaya başlıyordu!

Harry'nin saçları bittiğinde Louis onun yanına ilerlemişti, Harry onu gördüğü anda kocaman sırıtmaya başlarken utangaç bir şekilde yüzünü eğmişti.

Louis, ellerini onun gamzelerinden birinin üzerinde gezdirirken gülümsemişti ''Hazır mısın?''

Harry, anlamsızca ona baktığında Louis saati kontrol etmişti.

''Diğerleri hazırlanana kadar yarım saatimiz var, sahilde yürürken bana eşlik etmek ister misin?''

Harry, kafasını salladı yavaşça. Camdan giren rüzgar tenini okşarken kollarını birbirine sararak ayağa kalktı. Louis, ellerini onun beline koyup kapıya doğru ilerlerken Harry belinde ki eller ile tekrar yandığını hissetmişti.

En son dün denizde belinde hissettiği eller ile az daha boğuluyordu ve bunu fark eden Louis hemen endişelenmişti. Harry ise odasına çıktığı andan beri bir kere bile bunu düşünmeyi bırakamamıştı. 

Yan yana yürürken ağaçların rüzgarla buluşmasından dolayı etrafı saran hışırtı ve Louis'nin ara ara Harry'e bakıp gülümsemesi Harry için paha biçilemezdi.

Louis, önden önden ilerledi ve bir ağaca yaklaşıp durduğunda kafasını Harry'e çevirdi ''Daha önce hiç bir ağaçtan şeftali topladın mı?''

Harry, kafasını hayır anlamında salladı ''Nasıl çıkacağız ki, fazla yüksek.''

Louis, göz kırpıp ukala gülüşünden verdiğinde Harry dudaklarını ısırmıştı.

''Sen bana bırak. Sadece beni tutman lazım.'' dediğinde Harry'e doğru yaklaşmıştı.

Beraber ağacın başına geldiklerinde Louis ağaca yaslanarak biraz uca çıktığında Harry'e dönmüştü ''Hadi Harry!''

Harry dalgınca başını sallayarak onun yanına ilişmiş ve hemen ellerini ona çok fazla değdirmeden beline sarılmaya çalışmıştı. Louis, onun ellerini kendi beline daha sıkı bastırıp gülümsemişti ''Sıkı tutmazsan üzerine düşerim, kıvırcık.''

Harry, utançla kafasını eğmişti ve onun üzerinden gelen güzel vanilya kokusunu içine çekmişti. Fark etmeden gözlerini kapamıştı, sıcak esen rüzgar Louis'nin üzerinde ki güzel kokuyu daha fazla yayarken Harry hipnoz olmuşçasına duruyordu.

What Makes You Beautiful | Larry Stylinson [Five-Shot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin