"Özür dilerim, özür dilerim bir daha yapmayacağım." geri geri giderken düşmüştüm. "Lütfen bana zarar verme, lütfen." diyerek yerde geri geri süründüm. Yanına bırakıldığım üvey babamdan yine dayak yiyordum. Neden mi? Kirli çatalı yere düşürdüm ve halı kirlendi. Bence yeterli(!) bir sebep.
Yatağıma değdiğimi hissettiğimde, kendimi yatağın yan tarafına bastırmıştım. Babam ise hala üstüme yürüyerek küfürler savuruyordu. Bir anda kendimi birisinin kucağında gibi hissetmem ve burnuma gelen nefes kesici koku ile gözlerimi açtım.
Bana sıkıca sarılmış kolların sahibinin söylediği sözlerden sonra bayıldığımı hatırlıyorum. Sözleri.. "Gece yarısı seni bekliyor olacağım güzelim."
Saat 11.38
"Ah ben burda ne yapıyorum yaa.", evet saat tam olarak 11.38'di ve ben evde babamın kurallarına bilerek uymadım. Babamın kurallarının, cezalarının bulunduğu bir kağıt buzdolabının üstünde yazılıydı. Bilerek gittim ve 'Bir gece dışarıda kalma' cezası olan tabak ve bardak kırmayı yaptım. İkisinide kırdım, birisi bilerek olsada ikincisi yanlışlıkla olmuştu. Neyse sonuçta dışarıdaydım.
"Offff çok soğuuuk." sızlanmalarıma devam ederken karşımda duram amcamı görmem ile bedenim, tam olarak korkunun beden bulmuş hali gibiydi. Kapıya gelene kadar gerilediğimde kapıyı çalarak "Baba lütfen, lütfen kapıyı aç!" diye bağırdım. Babamdan gelen cevap ise "Aklın başına gelir, açmayacağım." idi. Amcam gittikçe yaklaşırken orman tarafından gelen uluma sesleri ile biraz duraksamış sonra tekrar gelmeye başlamıştı. Ormana kaçıp ölebilir, ya da burada kalıp kabus yaşayabilirdim. İlk seçenek daha cezbedici aslında.
Ormana doğru koşuşum ile arkamdan "Orada kurtlar var güzelim, gel de eğlenelim." demesi ve hızımın anlık olarak artması bir olmuştu. Ben ne ara bu kadar hızlı koşmayı öğrenmiştim? İçimde sanki kafesten kaçmış özgür bir kurt varmış gibi hissediyordum. Kurt demişken az önce uluyan kurtların sesi artmıştı. Ama az önce kızgın gibi gelen seslerden sevinç çıkıyordu. Evden kaçıp internet kafeye gittiğim zamanlar araştırmış olmam işime yaramıştı.
Tam olarak yarım saattir koşuyordum ve saat büyük ihtimalle gece yarısını geçmiş güzel kokulu adam beni bekliyordu. Ama nerde? Yorulmaya başladığımı hissettiğimde durup bir ağacın gövdesine oturdum. Kendimi yoramazdım.
Gelen ulumalar tam sustu diyordum ki diğer ulumalar ile karşılaştırırsak, çok yakından gelen bir uluma ile başımı kaldırdım. Etrafıma bakarken ağacın arkasından olduğunu düşündüğüm bir ses ile "Sen o olamazsın değil mi? Ya kurtsun ya ayı." dedim ve güldüm "Ayı olamazsın. Aslında kurtlardan kurtulmak için ne yapılması gerektiğini biliyorum, ama hiç kurtulasım yok. Tüylerine bir kere dokunursam kurtlar hakkındaki bütün bilgilere ulaşmış olacağım." dedim ve omzumdan hafif arkaya bakarak konuşmaya devam ettim. "İzin verirsen dokunabilirmiyim bir kere? Seni sevebilirmiyim?" dediğimde yanımda biten ayak sesleri ile ayağa yavaşça kalktım.
" Ben sana zarar vermem. Benden korkma olur mu?" dedim yumuşak bir ses ile. Elimi kaldırıp hafif öne uzattığımda elime değen sert ama yumuşak tüyler ile ağzımdan" ahh çok güzelsinn" diye bir nida döküldü. "Çok şey mi istiyorum bilmiyorum ama sana sarılırsam kızarmısın?" dediğimden elimin altından çekilen tüyler ile üzülmüştüm. "Özür dilerim. Bu doğanıza aykırı, senden nasıl böyle şeyler isteyebildim. Üzgünüm, üzgünüm, çok üzgünüm."dedim kendime hakim olamayarak.
Biraz geri gittiğimde gelen hırlama ile durdum." Sakin ol, kaçmayacağım, burdayım, zaten kaçsamda gidecek yerim yok. Neyse zaten yerim olsada ben daha bir adım atmadan beni yakalarsın." dedim, tekrar gerilediğimde arkamda hissettiğim ağaç ile yere çöktüm. Bacaklarımı uzatarak oturduğumda bacaklarıma vurur gelmesini işaret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurdun Kanlı Öfkesi
WerewolfSesler kesildiğinde gelen o nefes kesici koku ile içime derin bir nefes aldım. "Sen.. Beni buldun.." dedim. "Beni evinde beklemeliydin güzelim." dedi. "Uhm babam va-" babamdan bahsetmemeliyim. "Seni dışarıda beklemek istemiştim sadece." dedim. "Gece...