•|SORGU 24.1|•

509 54 144
                                    

‼️ÖNEMLİ‼️

BÖLÜMLERİ BÖYLE PART USULÜYLE HAFTADA İKİ GÜN MÜ OKUMAK İSTERSİNİZ? YOKSA PART PART AYRILMADAN DOKUZ ON GÜNDE BİR UZUNCA BÖLÜM MÜ OKUYALIM? (Whatsapp kanalında anket açayım. Oylayın çiçekler 😘)

•MELEK•

Hangi ayda, hangi gündeydik? Günün hangi vaktinde, saat kaçtaydık?

Bilmiyordum. Salonun ortasında, yığınla kâğıdın arasında, karşımdaki duvardaki tek boş alanı izliyordum. Ne kadardır oraya bakıyordum? Neden bakıyordum? Peki tüm duvar astığım kağıtlarla doluyken neden sadece o alan boştu?

Gözlerim aşağı kaydığında oraya asılı olan kâğıdın bandının gevşediği için yere düştüğünü gördüm. Yerimden kalkıp kâğıdı almayı düşündüm. Bacaklarım uyuştuğu için doğrulurken savsaklayarak öne doğru savrulacak gibi oldum. Orta sehpaya tutundum. Sehpaya yapıştırdığım post-it çarptı gözüme. 'Şirzat? Şirzat'ın köpeği Tara?'

Post-iti koparıp doğrulurken tekrar okudum. Bunu yazdığımı hatırlamıyordum. Ama yazdığıma emindim. Yazım başkasıyla karıştırılamayacak kadar eğik ve düzensizdi. Annem büyüdükçe yazımın düzeleceğini, düzelmese de zaten doktor olursam hiç sırıtmayacağını söylemişti.

'Ne zaman söyledi?'

Geçen söylemişti. Yaz tatili ödevlerimi bir haftada bitirmek zorundaymışım gibi yardım etmesi için ona dil dökerken. Çünkü ben ödevlerimi biriktirmeyi sevmiyordum. Tüm yaz oyun oynarken bir daha o sorumluluklara dönmek istemiyordum. Hızlı yazmaktan bozulan yazıma bakmıştı annem. O zaman söylemişti.

'Hangi yaz tatili?'

Bu defa değil. Öncesinde hani. Çok öncesindeki bir yaz. Birkaç yıl değil. Çok daha önce. Kar topu oynamak için eldivenlerimi takarken ara tatil ödevimi yarım bırakmamam adına babamla pazarlık yaptığım gündü.

'Yazın kar topu mu oynadım ben?'

Hayır! İkisi farklı tatillerdi. Hatta aynı yıl bile değiller. Babam bu evde değildi. Görevdeydi. Ben de burada değilim. Ankara'dayım.

'Annem neredeydi?'

Annem mi? O köyde kalmış olmalı. Bitmedi ya öğrenim yılı. Tatilde ben de yanına döneceğim zaten. Efsun'la civcive anlatacağım yığınla olay oldu okulda. Onlara anlatacağım koca aylarım birikti.

'Ben köyde değil miydim?'

Yüzümdeki gülümsemem soldu. Gözlerim bir yabancıya bakar gibi bakıyor bana.

'Kendimi görüyorum! Nasıl?'

Ben, bana bakıyordum. Islak elimi kaldırıp karşımdaki kendime uzattığımda aynaya çarpan tırnağımın tıkırtısıyla kulağıma su sesi dolmuş, ana dönmüştüm. Banyodaydım.

Buraya nasıl gelmiştim? Ne zaman gelmiştim? Salonda değil miydim? Bir kâğıda bakıyordum. Kâğıdı okuyordum. Sonra biriyle konuşmuştum. Kiminle konuşmuştum?  Ellerim ıslaktı. Neden?

Su! Su sesi. Su akıyordu. Islak ellerimi suya daldırıp avuçladığım gibi suratıma çarptım. Ayılmam lazımdı. Ayılmalıydım!

Suyu defalarca suratıma çarpmıştım. Çeşmeyi kapatıp nefes nefese havluya uzandım. Yüzümü kurulayarak banyodan çıkacakken ayağımın altından hışırtılı sesler çıktı. Havluyu yüzümden çekip yere baktığımda küvetin alt kaplamasının çıkartılmış, yerlere üzerinde tarihler yazılı poşetler bırakıldığını görmüştüm.

MELEK ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin