Pencerenin kenarında oturmuş yanımdaki bir çok kitap yığınına bakarak iç geçirdim.Yine etrafı çok dağıtmıştım.Aradığım büyüleri kitaplarımda aramak resmen samanlıkta iğne aramaktan farksızdı.
Yine iç geçirdim bıkkınlıkla.Bir süre gözlerim pencerenin dışındaki beyaz aya diktim.Beyaz gümüşi ışıkları odayı aydınlatıyordu.Bu beyaz dolunaya aşık olmamak imkansızdı sanki.
Dışarı çıkıp beyaz ayı daha iyi izlemek için çatıya çıkmak elbet isterdim ama ne yazıkki bu malikane de kurallar katıydı odadan çıkmamız yasaktı özellikle benim için.
Kapı bir an çalınca hâlâ gözlerim beyaz aydayken kapı kendiliğinden açıldı büyüler sayesinde.Kapının gıcırtısı yine kulaklarımı tırmalamıştı.
Arkamı dönüp gelen kişinin kim olduğuna baktım.Karşımdaki kişi normalde kurallara her zaman uyan Melinoe'du.Yeşil gözleri nezaketle bakıyordu ama esmer teni onu daha sert biri olarak gösteriyordu.Koyu kahverengi perçemleri yuvarlak yüzüne çok yakışıyordu.
Yüzünde bir gülümsemeyle bana bakıyor perçemlerinin bir tutamını kulağının arkasına yerleştirmeye çalışıyordu."Rahatsız etmedim umarım." Sesi mahcup çıkıyordu."Hayır rahatsız etmedin.Zaten beni de uyku tutmamıştı. " daha fazla mahcup olmaması için gülümsedim."Sanki çok da uyuyorsun da." İkimizde kıkırdadık.Gülüşünü eliyle kapıyordu bir yandan.
"Ne oldu?Sen normalde asla kurallara uymamazlık yapmazsın.Uyursun."
"Uyuyamadım bir türlü."
"Peki ben bu konuda ne yapabilirim?"
Melinoe kıkırdadı tekrar iç çekti derince gülümseyerek."Eminim ki sende beyaz ayı izliyordun belki birlikte izleriz eminim sende sıkılmışsındır."Haklıydı kesinlikle burada oturmak sıkıcıydı."Tamam gelirim."Melinoe gülümseyerek yanımdaki kitap yığınlarına baktı."Sanırım etrafı toparlaman gerekecek."Genişçe gülümseyerek parmaklarımı şıklatdım kitaplar raflarına geri dönmüştü.Ayağa kalkıp beyaz saçlarımı kulağımın arkasına iliştirdim.
"Çoktan bitti hadi gidelim."
"Çabuk olalım yoksa Malcolm bizi bulabilir."
Malcolm bu malikanenin sahibiydi aynı zamanda bizim öğretmenimiz gibi bir şeydi.Malikanedeki diğer öğrenciler Malcolm'dan nefret ederlerdi ama özellikle ben o yaşlı bunağa kin tutardım bana çektirdikleri hala dün gibi aklımdaydı.
Bir süre sonra Melinoe ile kendimizi çatı katında bulduk ve küçük merdivenlerden çıkıp çatıya çılabilmiştik.
Hava sıcak esiyordu beyaz saçlarım rüzgarda dans ediyordu sanki.Melinoe bacanın yanındaki ahşap yere oturdu bende onun yanına oturdum.
"Bir şeyler içelim mi?"
Başımla onayladım teklifini.Melinoe çatı katında bulduğumuz bir kaç içki şişesine yanımıza koydu.İçki şişesini alıp havaya vurdum içki şişesinin kapağı kırılıp elime düştü çok fazla önemsemeden dışarı fırlattım iç geçirerek.
İçkiden bir yudum aldım ve ayı izlemeye devam ettim.Melinoe'nin gözleri bileğimdeki kesiklerde buldum ve bileğimi kendime çektim.
"Bana geçtiklerini söylemiştin."
Başımı başka yere döndürdüm kaşlarımı çattım cevap vermek gibi bir niyetim yoktu.
"Nox bana yine mi yalan söyledin kesiklerin hakkında?"
Başımı hızla çevirdim Melinoe'ya doğru.
"Hayır yani...uhm..belki evet...Ama senin için,endişlenmemen için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ RUH (+18)
FantasyNox'un aklındaki tek soru geçmişiydi...Peki bu geçmiş ne kadar karanlık olabilir ki? Kanlı Ay'ın laneti ile kutsanmış kendi öz geçmişi dışında başka bir geçmişi olan,ruhları ve gölgeleri parmağında oynatan rüyasındaki bir adam ile bağlantısı olan bi...