Atilla'nın son dediklerini düşünmeye başladım. "Senin işin masum insanları savunmak beni de diğerleri gibi savun. Onu ben öldürmedim benim üstüme atmaya çalışıyorlar." demişti. Dosyaya bakılırsa gerçekten masum görünüyordu. Adamı o öldürmüş olsa adamı öldükten sonra onu niye kurşunlasın ki ya da öldükten sonra onu en işlek ormanlardan birine niye gömsün. Oraya gömen kişi her kimse orada bulunacağını biliyor olmalıydı ki öylede oldu. Bir gün bile geçmeden orada bulmuşlar cesedi. Suçu kim üstüne atmak istiyorsa her şeyi düşünmüş ama telefon sinyalini hesaba katmamış olmalı.
Düşüncelerimden Sema'nın sesiyle çıktım. " Bilge, düşünmek için başka bir yer bulamaz mısın? Buna hala alışamadım."
Evimin bahçesindeki mezarı kastettiğini bildiğim için bir şey demedim. Evet, doğru duydunuz evimin bahçesinde bir mezar var. Hayatımla ilgili önemli bir karar almadan önce bu mezarın içine girip ölüymüşüm gibi yatıp düşünüyorum. Aldığım karar günün sonunda burada ölü bir şekilde yatmama değecek mi diye.
" Buradan başka bir yerde düşünemiyorum biliyorsun." Dedikten sonra ekledim. "Dosyayı getirdin mi?"
Getirdim ama senin bizim ormanda bulduğumuz cesedin dosyasıyla ne işin var onu hala tam anlamadım. Ailenle mi ilgili adamı baban mı öldürmüş?" Semanın bu kadar şaşırması normaldi. Ya da dosyayı ailem için istediğimi düşünmesi.
"Uzun hikâye ama şu kadarını söyleyeyim. Dosyayı ailem için istemedim. Cesedin baş şüphelisi müvekkilim olmak istiyor. O yüzden dosyaya bakmak istedim. " Sema duyduklarına inanamıyormuş gibi yüzüme baktı. "Nasıl yani! Nasıl müvekkilin olmak istiyor. Sen Atilla Arslan'ı tanıyor musun?" diye sordu şaşkın bir şekilde.
"Bugün büroya gelen adamlar vardı ya onlar Atilla Arslan'ın adamlarıymış. Ben büroya gitmediğim için onlarda bugün beni kafe çıkışında zorla kaçırıp bizim büronun bodrumuna kapattılar." Sema'ya olanları anlatırken bir yandan olanlar gözümün önünden geçmeye başladı.
"Ne demek seni kaçırdılar bunu bana şimdi mi söylüyorsun? "dediğinde mezardan başımı çıkarmadan olanları düşünmeye devam ettim.
"Atilla Arslan, şu silah kaçakçısı olan mı? " diye sordu. Sanki onun olduğunu kabul etmiyordu.
"Tam olarak dediğin kişi, kendinin masum olduğunu iddia ediyor. O yüzden dosyayı alıp onu savunmamı istiyor."
"Hemen hakkında yakalama kararı çıkartıyorum, yaptıklarının hesabını verecekler. Bunu yanlarına bırakmayacağım."
Onun hakkında tutuklama kararı çıksa bile ancak bir gece hapiste tutabilirlerdi. Onu tutuklamak için çok daha önemli suç ve deliller olması gerekiyordu mesela cinayet gibi bir suç.
"Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Sabah araya birilerine sokup dışarı çıkar." Sema da haklı olduğumu biliyordu. Hiçbir şey olmasa bile suçu adamı üslenirdi. Neticede beni kaçırırken yanımda değildi. Bir yolunu bulup bu işten sıyrılırdı.
" Bu davayı alırsan kendini o hep kaçmak istediğinde yerde bulacaksın biliyorsun değil mi?" Tabi ki biliyorum bu davayı alırsam Atilla'nın üstüne suç atmak isteyen her kimse onun okları bana da çevrilmiş olacaktı. O kadar sıkıntı çekmeme değer miydi?
"Biliyorum, ben de bu davayı alırsam bu mezarda yatmama değer mi diye düşünüyorum."
" Ben sana söyleyeyim değmez. Boşuna bu davayı alıp başladığın yere geri dönme."
Ben de bu davayı kabul etmeyi düşünmüyordum zaten. Milyarder olmak için başladığım yere geri dönmeme gerek yoktu. Şu an ki yere kolay gelmemiştim. O yüzden şu anki hayatımdan kolay vazgeçemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalem.
Fiksi Umum"Pişmanlık benim ruhumu terk edeli çok oldu. Ben bir savaşa girdiysem ya kazanırım ya kazanırım. Benim için diğer bir seçenek söz konusu bile olamaz. " Bazı insanlar adaleti Allahtan bekliyor. Ama ben onlardan hiçbir zaman olmadım. Ben adalet...