6.YENİ BİR DÜNYA

5 3 0
                                    

Ne, ne saçmalıyordu şimdi bu? Cidden kalkıp gitmemek için kendimi zor tutuyordum. Zaman da yolculuğa inanır mısınız nasıl bir soruydu?

"Bu imkansız" ağzımdan çıkan tek cümle buydu.

"İmkansız diye bir şey yoktur Narin." Cemre'nin konuşmasıyla ona döndüm tabi o da bu işin içindeydi.

"İmkansız diye bi şey var mı yok mu bilemiyorum  ama biraz daha lafi ağzınızda gevelerseniz burdan kalkıp gideriz. Şu an boş yapıcak zamanımız yok." Demet'in sinirli çıkan sesi ile Serra konuşmaya devam etti.

"Bakın ben bir zaman makinesi icat ediyorum." Dedi Serra.

Tam bir şey diyecekken Serra özellikle bana bakarak konuştu.

"Lütfen sözümü kesmeyin." Dedi. Ay yesinler şimdiden ayar oldum bu kıza nasıl dayanıcaktım.

"İcat ediyorum derken annem buna yillar önce başlamıştı zaten. Ben ise devam ettiriyorum. Çoğu şey tamam ama bir şeyden dolayı çalıştıramıyorum ve o sorunu bulamıyorum. Cemre ile beraber de v
Baktık ama yok olmuyor. "

"Bu zaman makinesi nerdeymiş peki?" Demet'in sorduğu soruya Cemre cevap verdi.

"Şu eski lunaparkımız, yani sabah buluştugumuz yerdeki fotoğraf kabini bir zaman makinesi. Sabah da onunla uğraşıyorduk." Dedi Cemre.

"OHA! Fotoğraf kabini bir zaman makinesi mi??" Bağırarak sorduğum soruya karşı kötü bakışlar alarak başka bir şey sordum.

"Peki o zaman bu zaman makinesi ile ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Diye sordum. Bir yerlerine sokucaklar Narin. Napabilirler başka aaaa!!

"Aslında çok yapılacak şey var ama ilk hedefimiz anneni kurtarabilmek. Yani sizin ilk istediğiniz seyi bu olabileceğini düşünüyorum." Dedi Serra sakin bir sesle.

"Ne yani çalıştırırsak bu sabaha mı gidicez?"diye sordum. Bence çok mantıklı bir soruydu.

"Neden olmasın çalışsında" demişti Cemre. Mantıklı yani çalışmadan ne hayali kuruyoz ya. Allahtan hayal kurmak bedava!! Neyse sonra aklıma
eğer çalışırsa neden fırsatımızı sabaha gidip harcıyalım ki diye düşündüm. Ve bunu da dile getirdim tabii ki de.

"Peki eğer çalıştırırsak neden bu sabaha kadar gidiyoruz da, bundan 30 yıl öncesine gitmiyoruz? Hem diğer 3 kişinin ölümünü engellemek falan sizcede çok havalı degil mi???" Dedim. İşte koyun can derdinde kasap et.

"Cidden saçma salak bir fotoğraf kabinin bir zaman makinesi olduguna inanmış olamazsın Narin. Böyle şeylere inanarak kafanızı yoruyorsunuz. Bi de gelmiş 30 yıl öncesine gidelim diyor. Jaha hiç gülesim yoktu." Demet alaylı  sesi ile dalga geçtikten sonra Serra ayağa kalktı.

"Gel bakalım o zaman sadece SAÇMA SALAK bir fotoğraf kabini miymiş." Serra'nın sert olan sesinden sinirlendigi her halinden belliydi. Ay keşke kavga etseler diye düşündüm. Sonra ise kendine gel Narin diye kendimi azarladıktan sonra konuya döndüm.

"O zaman gidelim bakalım" dedi Cemre.

Demet'te yine olgunluğunu gösterircesine daha fazla uzatmadan ayaga kalktı ve lunaparka dogru yürümeye başladık.

Hep beraber yürürken arkamda bir kıbıldama hissetim. Arkaya döndüğümde hiç bir şey göremeyince tekrardan yürümeye devam ettim ama hala arkamda bir şeyler hissediyordum.

Biraz daha ilerledikten sonra Demet bizi durdu.

"Noldu neden durduk?" Diye sordu Cemre. Haklıydı neden durmuştuk?.

"Takip ediliyoruz."

Bu iki kelime hepimizin stres olmasına yetmişti. Peki nasıl anlamıştı? Aslında düşününce bunu herkes çok derinden hissedebilirdi.

TİME MACHİNE(who are you?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin