♩επτά

318 35 80
                                    

mrbbb bol bolll yorum atın ki yeni bölümü daha hızlı yazayım 🎀✊🏿

Arkada huzur veren bir melodi, kemandan çalınıyordu. Hava kapalıydı, her an yağmur yağabilecek gibi dursa da aslında meteoroloji bugün yağmur yağacağı hakkında bir şey belirtmemişti.

Kuru gül yapraklarıyla donatılan masa, ortadaki mum ateşiyle romantik bir hava katacak şekilde süslenmişti.

Birer porsiyon ızgara tavuk söylemiş olan ikili, tabaklarındaki tavuk ve yanında gelen bulgur pilavını çatallarıyla bir sağa bir sola oynatıyor ancak asla bir lokma yemiyorlardı.

Minho karısına "Bir şey konuşmamız lazım." diyip onu böylesine lüks bir mekana getirmişti.

Boşanmak istiyordu. Artık bu oyunun bir anlam ifade etmediğini, hisleriyle boğuşup sonra vicdan azabı çektirmesi dışında bir faydası olmadığının farkındaydı.

Eşcinsel olmaya kaydığını fark ettiği günden beridir hayatında Jisung vardı. Ötesi yoktu, olamazdı da. Bu, üç harfli bir kelimeden fazlasıymış gibi hissettiriyordu.

"Songhwa," dedi başını tabağından kaldırarak. Nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Kadınlar hakkında en ufak bir şey anlayamıyordu.

İnsanlığımı Yitirirken'de de bahsi geçtiği gibi, çiçeğin zıttı kadındı.

Kadınlardan nefret falan ettiği yoktu, öyle saçma ve "eski kafalı" düşüncelere de elinden geldiğince karşı çıkardı zaten. Ama içinde bulunduğu bu durum onu, sanki sevdiği kızdan yüzüncü kez red yemiş gibi hissetmesine sebep oluyordu.

"Tek seferde söyleyeceğim. Kişisel algılama, hepsi benim yüzümden. Boşanalım. Ne kadar tazminat istersen veririm."

Kadın suyundan bir yudum alıp duyduğu şeyi idrak etmeye çalışırken afallamış bir surat ifadesiyle Minho'ya baktı. Odun gibi bir adam görüyordu karşısında.

"Kiminle ilişkin var?" Diye sordu Songhwa, hiç istifini bozmadan. Minho'nun sözlerinde ciddi olmadığını umuyordu.

"Kimseyle ayrı bir ilişkim yok. Sadece bunu yürütemediğimizi düşünüyorum."

"Bir anda? Öyle mi? Pek inandırıcı gelmedi. Minho, çabuk dökül."

Minho, Songhwa'nın ağlamasını ya da yüzüne bir yumruk atmasını beklemişti. Songhwa böyle sakin ve soğukkanlı bir tutumla yaklaşınca da afallamıştı tabii.

"Kimseyle. İlişkim. Yok. Tamam? Ne kadar para istersen vereceğim diyorum."

"Tüm bunlar parayla mı ilgili sanıyorsun?!" Diye çığırdı dayanamayarak. Tüm restoran onlara gözlerini çevirmiş, belerte belerte bakıyorlardı. Bu insanlar utanmaz mıydı hiç?

Songhwa, bu akşam söylemeyi planladığı haberi tekte söylemişi fısıltı gibi bir sesle. "Onu, içime bir yavru koymadan önce düşünmen lazımdı."

Şaşırma sırası Minho'da idi. Halbuki ne zamandır aralarında bir şey yaşandığını hatırlamıyordu.

----
Æ ne

want so bad, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin