Ahmet'ten:
Çaylar içilirken ciddi bir dedikodu başlamıştı ve cidden dedikleri gibi sıra bana gelmişti...
"Evet Bircan abla ya! Göreceksin! Bu videoların bir de kamere arkası, onu da geçtim gerçek hayatı var! Çok sinirlendiriyor beni!" Dedi Feride.
Benimse sohbet başlamadan konuşmam yasaklanmış, sadece dinlemem söylenmişti. Aynı zamanda bunlar Mert'e de söylenmişti. Yavru kedi gibi bize sövmelerini dinliyorduk.
"Bak yaa! Ama ben biliyorum oğlumu! İlkokulda, ortaokulda da böyleydi bu! Heep sınıftaki kızların ailesinden bana şikayet gelirdi, heep! İllallah etmiştim artık!" Dedi annem.
"Ay evet! Abim bir salmıyordu kızları!" Dedi Sıla'da.
Bu kez Feride Hanım beni hatırlamış olacak ki, bakışları bana döndü.
"Allah Allah! Çapkın bir çocuk muydun sen!?" Dedi bana ciddi ciddi, kaşlarını çatarak.
"Aşkım, konuşması yasak ya." Dedi Sıla.
Ben de başımla onayladım.
"Doğru.. Neyse, ben bunu sonra sorarım." Diyerek yeniden önüne döndü.
"Kanka, bizim buradan acilen yok olmamız lazım." Dedim yanımdaki Mert'e, fısıldayarak.
"Kanka, nereye düştük a*k! Bize de söz vermiyorlar! Elvin iyi ki gelmedi, iyi ki!" Demesiyle hafif güldüm.
"Topuklasak anlarlar mı?" Dedim.
"Vallaha anlarlar gibi.." Demesiyle oflayarak önüme döndüm.
Bir süre telefonumla uğraşmaya başladığımda Mert'in de aynısını yaptığını gördüm..
Feride'den:
Ahmet'in bir güzel dedikodusunu yapmıştık. Bir sürü şey öğrenmiştim onunla ilgili! Garip hikayeler bile öğrenmiştim ama Ahmet bu sıralarda telefona baktığı için duymamıştı bile. Bunların hepsini soracaktım sonra ona!
Çaylar bittiğinde mutfağa götürmüş, bulaşıkları yıkamıştık. Koltukta telefonlarımızla uğraşıyorduk. Bircan abla içeride, mutfaktaki son işleri bize yaptırmadığı için onları hallediyordu.
Bir süre sonra bakışlarımı telefondan çekince Ahmet'le göz göze geldim. Beni mi izliyordu o? Hafif gülümsediğinde ben de gülümsedim. Neden baktığını anlamadığım için başımı iki yana salladım, omuz silkti. Gülerek, gelen Bircan ablaya döndüm.
"Heh, geldin mi anne? Biz kalkalım abi, demi?" Diyerek Ahmet'e döndü, Sıla.
Ahmet'te bakışlarını benden çekti, Sıla'ya döndü.
"Ne dedin abiciğim?" Demesiyle istemsiz güldüm.
"Gidelim mi diyorum! Geç olmadan Melih'lere gideceğiz ya!" Dedi Sıla.
"Melih'ler kim?" Dedi Bircan abla, ayaktayken.
"Arkadaşımız anne. Oraya da gideceğiz de, çağırdılar." Dedi Ahmet.
Bunun üzerine ayaklandık, ceketlerimizi aldık. Sıla ve Ahmet sıkıca sarılarak anneleriyle vedalaştılar. Sıra bana geldiğinde ben de sıkıca sarıldım.
"İyi ki geldin kızım." Dedi Bircan abla, sarılırken.
"Ne demek? Umarım İstanbul'a geldiğinde de buluşma fırsatımız olur.." Dedim ben de sarılırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AhFer"Kırmızı Limon" (Yarı Texting)
Fanfic!'Kırmızı Limon' ismindeki ilk ve orijinal kitaptır! Kesit~ Gözlerim dudaklarına kaydı. Aynı şeyin onda da olduğunu fark ettim.. Buradan sonra ya mantıklı düşünecektim ya da şu âna kadar yaptığım gibi hiçbir şey düşünmeden devam edecektim... Aramızd...