Bir kez daha aynı korkuyu yaşıyordum. Geri çekildiğimde yaşlı bir adamın tüfeği tuttuğunu gördüm.
"İrz düşmani!" Karan güldü. Korkuyla ne olduğunu anlamaya çalıştım. Karan arkasını döndüğünde tüfeğin ucu alnının tam ortasındaydı. Hâlâ gülüyordu, "Hasan amca beni tanımadın mı?" Adam tüfeğini indirdi, dikkatle Karan'ın yüzünü inceledi.
"Tanimadum ula!" Tüfeği tekrar Karan'ın alnına dayadı. Karan'ın gülüşü solmuştu: "Asiye Sultan'ın torunuyum, Karan ben." Adam bana baktı, sonra tekrar Karan'a,
"Bu uşak sana sarkuntuluk mu ediydi?" Başımı iki yana salladım. "Hayır." Tüfeğini indirdi. Rahat bir nefes verdim.
"Gidin başka yerde fingirdeşün." Adam 'Ah bu gençler' dermiş gibi bakıyordu. Karan elimi tuttu, adamdan uzaklaştık. Gülmeye başladım sinirlerim bozulmuştu ben gülünce Karan da güldü. Biraz daha geldikten sonra eve döndük. Evin önünde horon tepen bir tayfa vardı. Alkışlarlar oynayanlara eşlik ediyordu, Firdevs yenge yanıma geldi.
"Bu senin telefonum sanırım, gittiğinizden beri susmadı." Mahçup bir şekilde baktım. Uzattığı telefonu aldım, Aras'tan, Nesrin'den ve bilinmeyen bir numaradan aramalar gelmişti. Karan'a döndüm "Nesrin aramış, burada olduğumu söylemeli miyim?"
"İstediğini yap güzelim." Anneannesinin yanına gitti. Bende içeri girip Nesrin'i aradım.
"Efsun nerdesin kızım? Evine de geldim yoksun." Sesi endişeliydi.
"Ben Trabzondayım."
"Trabzon ne alaka? Defileye iki hafta kaldı Efsun. Tatilin zamanı mıydı?" Haklıydı. Sıkıntıyla ofladım.
"Gelince anlatacam Nesrin. Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. Söz gelince çok çalışacam."
"Aras'a bunu açıklaman gerekiyor."
"Tamam, onu hallederim." Kapattım. Aras'ı arayacaktım, vazgeçtim. Aramadım. Telefonumu kapattım ve bahçeye çıktım. Dışarıda horon tepenlerin arasında Karan'ı görmeyi beklemiyordum. Kemençenin sesiyle senkronize bir şekilde oynuyorlardı. Hayran hayran izliyordum. Bakışlarımı fark etmiş olacak ki gülümsedi. Asiye Hanım kolumdan tutup Karan'ın yanına götürdü.
"Ben oynayamam ki."
"Oynarsun oynarsun." Karan'ın yanına geçtim, Karan elimi tuttu yanımdaki adam elimi tutmak için uzattığında Karan izin vermedi. Parmaklarını ağzına koyup ıslık çaldı. Gökçe yanıma gelip adamla aramıza girdi ve elimi tuttu. "Kıskanç bir adamım." Onlar güzel bir şekilde oynarken ben ayak uydurmaya çalışsam da olmuyordu, bozuyordum. Yine de çok eğlenmiştim. Karan'ın saçları alnına yapışmıştı. Horon bittiğinde elimi alnına atıp saçlarını yana ittim. "Çok güzel oynadın."
"Sende çok güzel oynadın." Yüzümü buruşturdum. "Hiç sanmıyorum." Elimi dudaklarına götürdü. Anneannesi bize seslendiğinde yanına gittik. Elini koluma attı.
"Bizim uşak hep somurtiydi yalnuz seni anlaturken hep cüliydi." Karan boğazını temizledi bu bir uyarıydı. "Anneanne!"
"Sus Karan," kaşlarımı çatarak yaptığım uyarıyla Karan sıkıntıyla nefesini verdi. Asiye Hanım'a döndüm. "Lütfen devam edin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haz
Roman d'amourÇocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı olacağını düşünür. Her şey daha da berbat olur.. *** "Karann." Dedim kendimi tutamayarak İnlemelerim od...