0.5: i y i - k i !

4.6K 643 751
                                        

Sonundaa biz geldiiiik, oy verip bol boool
yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
Keyifli okumalar. 🌷

Paparazzi, Lady Gaga
Call Me Maybe, Carly Rae Jepsen

🎬

"Biraz daha sessiz olur musunuz? Hanımefendi uyanmasın, çok az uyudu zaten." diye fısıldayan Peter'ın sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi kırpıştırdım. Göz kapaklarım açılmamakta ısrarcıyken ne zaman uyuyakaldığımı hatırlamaya çalışıyordum. En son Peter'ı izliyordum, uyurken inanılmaz tatlı gözüküyor ve içimdeki bazı duyguların onu öpmem için beni kışkırtmasına yol açıyordu.

Kusursuz suratının özenle yaratılmış her bir santimini zihnime kazımak istercesine uzun bir süre seyretmiştim onu. Sonrasındaysa kendimi uykuya teslim etmiş olmalıydım ve şimdiyse gözlerimi aralamak adına büyük bir çaba sarf ediyordum. Gözlerimi açıp onu izlemek, yanında olabildiğim sayılı zamanın tadını çıkarmak istiyordum.

"Çok pardon." dedi beni düşüncelerimden sıyıran ince bir kadın sesi. Kadın mı, ne kadını? Eva aç şu gözünü!

"Bir şey istemiyorsunuz yani?" dedi aynı ses, Peter ile konuşmaya devam ediyordu. "Hayır teşekkürler, hanımefendi uyandığında beraber söyleriz biz." dedi Peter boğuk bir şekilde. Bir insanın sesi bile bu kadar karizmatik olabilir miydi? Bu diğer erkeklere haksızlık değil miydi?

Yanımızdan uzaklaşan ayak seslerini duyduğumda kadının görevli kabin memurlarından biri olduğunu nihayet anlayabilmiştim. Zaten uçakta başka kim olabilirdi ki? Az önceki salaklığım kesinlikle uyku sersemliğimden kaynaklı olmalıydı. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ederken saçlarımda varlığıyla yokluğu bir olan dokunuşlar hissettim. Sanki biri parmak uçlarını saçlarımda gezdiriyor gibiydi.

"Eva." fısıltısıyla birlikte sıcak nefesi yüzüme çarptığında Peter'ın bana fazlasıyla yakın olduğu gerçeği nefesimi tutmama sebep oldu. Sözlerini ağzının içinde mırıldanarak devam ettirdiğinde ne dediğini anlayamadım fakat kalbim yerinden fırlamaya ant içmişçesine çarpmaya başladı. Bu kadar yakınımda olması beni kalbimin sesini duyması konusunda tedirgin ederken bir yandan da kokusunu derince soluyabiliyor olduğum için sevindiriyordu.

Parmak uçları beni uyandırmaktan korkar gibi hafifçe saçlarımı okşarken, "Uyu bakalım biraz daha." dediğini duydum. "Nasıl olsa daha 4 saat 26 dakika 57 saniyemiz var." Sesi kulaklarıma ninni gibi geldiğinden midir yoksa parmakları beni iyice mayıştırdığından mıdır bilinmez kendimi tekrardan uykunun kollarına bırakmam bir dakikamı bile almamıştı.

Gözlerimi usulca aralarken bir yandan da esnediğim için sağ elimle ağzımı kapatmaya çalışıyordum. Karanlık gözümün önünden dağılıp yerini aydınlığa bırakırken gözümün ışığa alışması için bir beş saniye kadar beklemem gerekti. Nihayet kendime geldiğimde kafamı sağa doğru çevirip Peter'ı görmeyi beklerken boş koltukla karşılaşmak yerimde panikle doğrulmama neden oldu. Bu adam neredeydi ve yanım neden boş kalmıştı? Ben uyurken uçağın iniş yapma ihtimali yoktu, öyle bir şey olsaydı uyandırırlardı öyle değil miydi? Hem diğer yolcular yerli yerinde duruyorlardı, bir tek Peter yoktu.

Kırk yılın başında bir şans yüzüme gülerek karşıma Peter'ı çıkarmıştı ancak onda da ben onunla beraber geçirebileceğim zamanı uyuyarak mı geçirmiştim? İçimden kendime küfürler yağdırırken önümde dikildiğini hissettiğim bedenle birlikte kafamı yukarı kaldırarak kim olduğuna baktım. Beni izlediğini gördüğüm kahverenginin en güzel tonu olan gözler rahat bir nefes almamı sağladı. Buradaydı işte, gitmemişti.

MELODRAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin