6. Bölüm: Yolculuk
Çekilip kabuğuna inci ol. Varsın derinden seni, nefesi yeten çıkarsın.
Yazar'ın ağzından, Atahan'ın küçüklüğü.
Hayâller, her çocuğun istediği fakat her çocuğun başına gelmeyecek olan hayaller vardır. Küçük bir bebek dünyaya geldiğinde ilk ne isterdi? Belki bir bez, kıyafet ya da yemek... Aslında hayatın fasa fisosu da bundan ibaretti. Bebeğin neyi istediği değil, neye ihtiyacı olduğu önemliydi. Sıcak bir yuvada hissetmeyen bir çocuk ağlamadan nasıl durabilirdi, bunun cevabını bilemiyordum. Zaten bir cevabı da yoktu, bence... Aile önemliydi, sana sağlayabileceği imkânlar dışında en çok mutluğu ihtiyacın vardı. Para önemli değil miydi? Önemliydi. Peki ya mutluluk parayla sağlandığında, yine kalpte yarım kalmışlık olmaz mıydı?
"Üniformanın ütüsüne dikkat ediyorsun, koşup koşuşturma."
Suzan Hanım'ın oğluna karşı söyledikleri karşısında Atahan başını onaylar anlamda salladığında onun için açılan arabanın kapısından arka koltuklardan birisine dikkatlice oturdu. Kapısı özel şoförü yardımıyla kapandığında derin bir nefes aldı. Elindeki masal kitabını açtığında okula gelene kadar onu okudu. Okuma ve çizimi diğer çocuklara göre daha gelişmişti. Bunun sebebi ise teneffüslerde sürekli masal kitabı okumasından, evde çizim yapmasından kaynaklıydı.
"Geldik beyim." Diyen ses ne çok genç ne de yaşlı bir bedene aitti. Ama bundan daha önemli bir konu vardı ki, küçük bir çocuğa beyim diye hitap edilmesiydi. Atahan'ın ailesi unvanlara önem verirdi, bu kendi çocuğu da dâhildi. Denilmediği takdirde sert bakışlara maruz kalınırdı. Ya da öğrenmezsen kovulurdun.
Sorunu çözmek basitti onlar için, çözdüklerini zannettiklerini öğrenmek ise daha basitti.
Arabanın içinde bir şoför, bir de koruma olduğu için koruma olan adam kapıyı aralamasıyla, belinde çantayla Atahan indi. Okulun güvenliğinden geçtiğinde merdivenlere doğru ilerleyerek sınıfına geçti, dersi dikkatle dinlemiş, notlarını öğretmenin isteği üzerine düzenle yazmıştı. Teneffüs gelip çattığında diğer öğrencilerin sevinç çığlığıyla sınıfı terk etmesinin ardından koskoca sınıfta iki kişi kaldı. Bakışlarını önündekilere çevirmiş ve notlarını tekrar etmeye başlamıştı. İçinden tekrar ettiği cümleleri bölen ses ve omzuna dokunan bir elle daldığı yerden bakışlarını o yöne çevirdi.
"Yine burada mı oturacaksın? Hadi ama bu sefer gel, hem hep bir kişi eksik oynuyoruz. Sen gelirsen tamamlanırız." Aslında eksik kişi yoktu fakat Mert, karşısındakini ikna etmek için bu yalana başvurmuştu. Atahan cevap vermezken tekrardan dudakları aralandı.
"Hadi ne olur?" diyerek son harfi uzattığında ilk defa Atahan kuralların dışında çıktı ve ona gülümsedi.
"Tamam." Dedi kısaca. İkisi peş peşe bahçeye çıktığında Atahan'ı ilk kez dışarıda oyun oynarken görecek olan çocuklar çığlık çığlığa heyecanla onu karşıladı. Böylece Atahan daha da mutlu oldu ve ayaklarına gelen topu keyifle ileriye gönderdi. Güldüler, eğlendiler yeri geldi ders işlediler ve günü tamamladılar. Eve dönüş yolu geldiğinde içindeki mutluluk hiç eksilmemişti. Arabadan inerek eve geçtiğinde hızlıca odaya geçmek istemişti ki olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ DUDAKLI
Literatura Kobieca"Kirazın mevsimi değil ama tatmam lazım." diyerek dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Sıklaşan nefeslerim onun sakin nefeslerine karışırken, belime sıkıca sarılan parmaklarla tedirginliğim gittikçe artmaya başladı. Birisinin görecek olması korkuma...