Gözlerin

25 1 8
                                    

Herkese merhaba.

Olduğu veya olmadığı kadar devam ediyoruz işte.

uzatmadan bölüme geçelim. İyi okumalar.
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

🍷🖤



Sabah güneş ışıklarıyla gözlerimi açmıştım demek isterdim lâkin Ankara'da güneş görmüyoruz. Havalar bu ara çok soğuk ve ben her zaman ki gibi depresyondayım.

Neyse.

Oyalanmadan yataktan çıkıp sütlac'a bakmaya gittim onunla ilgilenip duşa girmeyi düşünüyordum.

Hayatım da değişen her hangi bir şey yoktu.
Yan komşum hariç. Kendisiyle bir kaç kere sohbet etmiştik.
Birde yalnızlığı paylaşmıştık bir kaç gece.

Oldukça güzel bir yüzü vardı, inkar edilmeyecek kadar yakışıklıydı garip bir şekilde onun yanında susmak gelmiyordu içimden.

Soğuk ve kendinden emin bir duruşu vardı. Gözleriyle konuşuyordu sanki. Hayatıma çok insan dahil etmeyi sevmezdim ama iyi biriydi veya her neyse zaman göstericekti.
Şuanki fikirlerim bu kadardı yani.

Kısa bir duşun ardından ki(1 saat) giyinip çıkmıştım evden ,sütlacı kimseye bırakmayı sevmiyordum çünkü kızım yabancıları sevmiyor ve tırmıklıyordu.

Üniversiteye uğramam gerekiyordu.
Üniversiteye gidip hocalarla konuşmuş bir kaç ufak işimi halletmiştim. Şimdi de
bir kafede oturuyorduk okuldan bir kaç arkadaşla.

Ortamları sevmiyordum. İnsanları sevemiyordum. Dünyayla aramda kocaman bi soğukluk vardı.

Bugün pek keyfim de yoktu. Her zaman ki hallerim...

Hayat bazen o kadar anlamsız geliyordu ki, ne aradığımı,niçin var olduğumu sorgulamak mahvediyordu.

Tipik ergen kız vakaları.
(kendisiyle kavga etmeyen de ne bileyim..)

Bu hayatta sevgiyi kimseden öğrenememiş olsam da, inanıyorum ki "Sevgi iyileştirir."

Bunun romantik olmakla alakası yok deneyim sahibi olmakla da alakası yok. Zaten ne yaşarsak yaşayalım kendimize yaşıyorduk. Zararıyla, faydasıyla, acısıyla..yaptığımız her şey bize kalıyordu. Kendi hayatımızdan biz sorumluyduk. Başkasını yönetemez ve suçlayamazdık kendine iyi veya kötü davrandığı için. Biz sadece bize nasıl davrandıklarından sorumluyduk ve bunu düzeltmek her zaman bizim elimizdeydi.

İçimden kendimle oldukça mantıklı konuşurken
(ve konudan konuya atlarken) masada bana yöneltilen soruyla irkilmiştim.

Kendimi zorlayarak tebessüm etmiş cevaplamıştım.
Konuyla zerre alakam yoktu.

Kendimi odaklanmaya zorladım ama olmuyordu. Yarım saat daha oturup izin istedim.

Olmuyordu kardeşim. Alışamıyorum kimseye. Sahte tavırlardan bunaldım...

İç çekerek elimi montumun cebine koymuş yavaş yavaş yürümeye başlamıştım.

Yol boyunca karalar bağlayarak şarkı dinledim.
Evin önüne geldiğimde kafamı kaldırıp binaya baktım.

Birden kafam da bir ışık yandı sarma yapma isteği gelmişti.

Kapıyı itekleyip binaya girdim ardından oyalanmadan kata çıkıp kapıyı açmıştım.

Kendimi içeri atar atmaz duşa girdim. Bunu yapmadan rahatlayamıyordum sanki dokunduğum insanlarda ki izler günahlar bulaşıyordu her zerreme.

Hızla temizlenip mutfağa girdim. Malzemeleri rahat bir şekilde doğrayıp yıkamış ve sarma için iç harcı hazırlamıştım.
Birden aklıma Deniz'in gelmesiyle ufak bir duraksadım. Sonra ise kapıya yöneldim bir kahve içip akşam için yemek teklifinde bulunacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sana "Beni Kaybettin" diyememHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin