Arkadaşlar merhabalar. inşallah iyisinizdir hepiniz...
Kusura bakmayın lütfen çok geç geldi bölüm biliyorum. Ama iki haftadır çok rahatsızdım. Onun için mazur görün lütfen.
Bugün yazıp direk atıyorum. O yüzden yazım yanlışları için kusura bakmayın🙈
Desteklerinizi bekliyorum.İyi okumalar portakallı keklerim🌸
Üzerinden örtüyü mü çekti bir el?
Gece ayaklarından akıp giden sel;
Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel
(Ahmet Muhip Dıranas)Gerçekten aramış beni ha?? Hem de tapu için. Vay be... Hayal kırıklığının kaçıncı evresiydi bu?
Daha kaç defa istenmeme durumu yaşayacaktım ben? Ve her defasında böyle mi hissedecektim?
Onlar benden yıllardır uzaktaydılar. Nasıl olduklarını, neler yaşadıklarını hatta nasıl göründüklerini bile bilmiyorum. O kadar uzaklar bana, o kadar yabancı. Ama hâlâ onlar tarafından yok sayılmam zoruma gidiyor. Niye ki??"Neyin tapusuymuş peki? Bilginiz var mı?" Dedim zorlukla konuşarak.
"Hayır. Bildiklerim sadece bunlar başka bir bilgim yok kızım..." Şüpheyle baktığımı görünce daha da ciddi bir ifadeye büründü.
"Gerçekten sadece bu kadar kızım! Babanın yaptıklarını öğrendikten sonra zaten onunla dostluğumuz bitti. Ben ailesine sahip çıkmayan adama adam demem. Çok masum bir insan değilim ben de ama ailem.." burada Polat beye bir bakış atıp yine bana baktı ve devam etti.
"Ailem masum. Benim için onlar her şeyden ve herkesten önemlidir. Ailem olmasa çok daha karanlık bir adam olurum. Ama onlar benim beyaz tarafım. Hele de kızım! Aile her şeydir bir erkek için. Erkek her şeyini feda etse bile ailesini feda etmemeli! Bir adam eğer ailesini kendi eliyle yok ediyorsa, onları yok sayıyorsa o adam da yok sayılmalı, adam bile denmemeli benim fikrime göre!" Dedi sertçe.Başımı önüme eğdim ve anladığımı belirtmek için hafifçe salladım.
Bir kere daha üzüldüm çünkü başkasının babasına imrenme duygusu yaşadım. Bu hissi yaşamaktan nefret ediyordum. Ama bir kez daha yaşamak zorunda kalmıştım işte...
Bazen bazı anne babalar, aileler görünce, aklımda 'keşke benim babam da böyle olsaydı, keşke annem de böyle davransaydı, keşke abim de böyle söyleyip şöyle yapsaydı der dururdum...Sürekli bu düşünceler dönüp dolaşıyordu beynimde. Ve ben bu düşüncelerden her defasında kırılan kalbim ve hevesimden, sönen umutlarımdan nefret ediyordum.
Değmeyecek bir insan yüzünden üzüldüğüm için kendime kızıyordum.
Yüzüme bakan adamla düşüncelerimi yine kilitlenmesi gereken bir sandığa gömüp arkamı döndüm. O acı verici düşünceler çıkmamalıydı o sandıktan. Çıkarsa zararlı çıkan ben olurdum çünkü..."Bana müsaade artık. Bir şeye ihtiyacın olursa her zaman gelebilirsin. Beni de bir amcan say tamam mı?" Dedi biraz daha yumuşak bir sesle.
Ama bu hâlde bile adam sert görünüyordu. Demek mizacı böyleydi. Anlamıştım artık.
"Teşekkür ederim. Sizi çok tuttum kusura bakmayın lütfen "
"Önemli değil. Hoşçakal kızım"
Hafifçe gülümsedi ve arkasını dönüp gitti."Sahra!"
"Hmm"
"İyi misin? Konuştunuz mu? Ne dedi? Neler çeviriyormuş o herif?" Dedi sinirle.
Sadece burnumdan nefes verir gibi güldüm."Anlatırım sonra. Hadi gidelim."
"Niye şimdi değil? İyi misin? Bir şey mi öğrendin? Ha? Konuşsana Sahra kuşum! Ne dedi?...Cevap versene?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA: (Gizli Sevdam)
General Fiction"BEN SANA AŞIĞIM ÇÜNKÜ EMİR ALİ!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Aşığım ben sana be adam.. Şok olmuş bir şekilde baktı bana. "Ne?" Dedi fısıltıyla. Ama bende artık anlatacak güç kalmamıştı. Bunu bir kere daha sesli bir şekilde söyleyemezdi...