Biliyorum bölümler geç geliyor fakat bölümlerin geç gelmesinin de sebepleri var.
İlk olarak yorum sayısı çok az maalesef. Ben bölümü okuyonların sayısını biliyorum bundan dolayı yorumların ve oyların az olmasından şikayetçiyim.
İkinci olarakta ailem benim kitap yazdığımı bilmiyor bu yüzden evde tek kaldığım zamanlarda yazmaya çalışıyorum.
Bölüme geçelim :)
****************************************************************************************************************
Anne ile birlikte pazara gidiyorduk. Aslında dışarıya çıkmazdım ama anne beni hiç dışarı çıkarmıyordu. Bende anne ' Kalk gidiyoruz' diyince 'nereye' diye sormuş ve 'pazar' cevabı almıştım birlikte pek dışarı çıkmadığım için bu fırsatı kaçırmak istememiştim.
Anne, demiştim. " Biz hangi pazara gidiyoruz? ". Cevap vermemişti. Kuşkulanmıştım çünkü anne beni pazara daha hiç götürmemişti. Ancak ben pazarın nerede olduğunu ve nasıl gidildiğini biliyordum. Ve bu yoldan gidilmiyordu.
Tekinsiz sokaklara girmişti anne yanında benide sürükleyerek. Korkum hat safhadaydı ve karşımızda bu adamları görünce giderek katlanıyordu. Bunlar defalarca kez polislerin elinden kaçan ve suç dosyaları epey kalın adamlardı. Peki bizim onlarla ne gibi bir işimiz olabilirdi? Bu sorunun cevabını öğrenecek ve benim gibi birşeyleri öğrenmeye meraklı bir kız çocuğu öğrenecek ve öğrenmemeyi isteyecektim.
Heryerde enkaza dönmeye yüz tutmuş binalar, karşımızda ki gibi adamlar, ağır bir koku, çöp, çalı ve boş pencere yuvalarında saklanılmaya çalışılmış ancak benim için görülmesi gayet kolay torbalar vardı. Peki o torbaların içinde ne vardı da saklanılmaya çalışılmıştı? Oysa ki çok geçmeden anlayacaktım ve yine anlamamayı dileyecek hatta anlamamak için yalvaracaktım.
Anne elimi bırakmış ve önümüzde ki topluluğun başkanı olduğunu düşündüğüm adamla konuşmak için en uzakta kalan harabelerden birine girmişti. Yalnızdım, etrafta ki o iğrenç mahlukatların pis bakışlarına maruz kalıyordum. Bu bakışları babadan biliyor ve devamında olacakları tahmin edebiliyordum
Anneyi beklemek için o harabenin kapısının önüne geçmiştim. Keşke o kapının önüne geçmeseydim. Bu sesleri de biliyordum. İnsan hemen hemen hergün duyduğu sesleri nasıl bilmezdi ki?
İçeriden annenin inlemeleri ve vücutlarının çarpmışma sesleri geliyordu. Anne her ne yapıyorlarsa daha fazlasını istiyor adam ise konuşmadan daha fazlasını yapıyordu. Bunları kulağıma gelen seslerden anlayabiliyordum.
Annenin inlemeleri çoğalınca merak ettim ve harabeye dönen evin taşlarının arasında ki boşlukların birinden içeriye bakınca baktığım şeyi daha fazla görmemek için hemen kafamı çektim.
Yanıma bir adam geliyordu, korkuyordum. " Merhaba küçük kız," demişti bana. Yüzü çok korkunçtu. Adamın yüzünde ki maskenin sebebinin adamın yüzünde bir yaranın olmasıydı. Dişleri sarı, gözlerinin içi kıpkırmızı ve gözaltları mosmordu. Bunun dışında heybetli ama aynı zamanda da sıska diyebileceğim boyutlardaydı karşımda ki adam. Bu saydıklarım 7 yaşında bir kız çocuğunun korkması için yeterliydi.
" Hava soğuk içeriye geçelim mi?" diye sormuştu. Aslında yabancılarla konuşmazdım ama bu adama bir cevap vermessem peşimi bırakmıyacak gibiydi. " Hayır, ben üşümüyorum ve içeriye de geçmek istemiyorum." demiştim.
Güldü. Hatta kahkaha attı. O kadar korkunçtu ki elimde olsa şuan buradan topuklamıştım. Elimde olsa diyordum çünkü etrafımıza da çevrede ki adamlar toplanmaya başlamıştı. Kaçabileceğim bir aralık arıyordum ama yoktu. Yardım isteyebileceğim birileri var mı diye etrafa baktığımda sanki kuşlar bile bu adamlardan korkuyordu da tepemizden tek bir kuş bile geçmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ (Gerçek ailem)
AdventureAilesi tarafından hiç sevilmeyen bir kız çocuğu düşünün. Bu kız çocuğu büyür ve güçlü bir asker olur. Tam hayatımı düzene soktum derken gerçek ailesi birden karşısına çıkarsa n'olur. Sevgili okurlar; Bu kitap benim ilk kitabım bu yüzden herhangi bir...