Paul Lahote, küçüklüğünden beri tanıdığı kuzgun saçlı kıza olan ilgisini hiçbir zaman anlamlandıramamıştı; ta ki bir kurtadama dönüşüp ona mühürlenene kadar.
Quileute kabilesi, Efsaneler, Kurtlar ve Mühür.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Son zamanlarda, şaşılacak pek çok şey oluyordu ancak Rachel'ın geri dönmesi onlardan biri değildi, en azından benim için. Neredeyse bir an için Jacob'a inanmıştım. Tam bir budala gibi, Rachel'ın benim yüzümden her şeyden vazgeçeceğini sanmıştım. Oysa onu tanıyordum. O, Rachel'dı, Kalbini kıran bir ahmak yüzünden öylece çekip gitmeyecek kadar akıllıydı. İşte bu yüzden, okula ara verip de tamamen gözcülüğe odaklanacağı haberi yayılınca diğerlerinin aksine şaşırmadım. Aslına bakarsak, çok rahatladım. Benden nefret ettiği gerçeği kısa bir an için önemsiz hale geldi. Hayatından eksilen tek şey olduğumu bilirsem geceleri daha rahat uyuyacaktım.
Tabi, bu pek de doğru bir denklem sayılmazdı; çünkü hayatıyla ilgili farklı problemler ortaya çıkmıştı.
Kadersel bazı durumları reddetmek boşunadır. Yine de... bazen kafa tutarız. Mesela, gözcülük onun kaderi, bunu biliyorum; ama bir kan emicinin sıradaki kurbanı olmasına izin vermeyeceğim. Çünkü benim kaderim de onu korumak, nefes aldığından emin olmak. Kader böyle birbirine dolanan bir saç yumağı gibiyse kafa tutmaktan geri durmayacaktım.
Her şeyi batırırken bu, kendi seçimimdi. Bir amacım vardı. Rachel'ı buradan uzaklaştırmak için yapmıştım bunu. Kalbini kırdığım doğruydu ama o yine de dönüp dolaşıp evine, topraklarına geri dönmüştü. Ortada ulaşabileceğim bir amaç bile kalmamıştı. Çünkü mesele, benimle ilgili değildi. Hiçbir zaman da öyle olmadı. Belki bir parçasıydım ama bütünü olduğumu düşünerek yanılmıştım. Öyleyse, her şey ne içindi?
