Return_

1.3K 74 13
                                    

Merhaba johnlockianlar :3.Bu benim ilk kitabım. Açıkçası pek büyük birşey beklemiyorum. Ama sıkıntıdan 4. sezonu beklerken Wattpad'daki bütün johnlock hikayeleri defalarca okuduğum için bende bir kurgu yapmak istedim. Biraz kısa biliyorum ama ben uzun bölüm yazamıyorum. Lütfen vote ve yorumları esirgemeyin. İyi okumalar ( 3) .

John'un ağzından

Günlerden cumartesi ve Londra'nın kapalı havasının aksine güneşli bir gündü. Perdelerin arasından kapalı gözlerimi kamaştıran güneş ışığının girmesiyle uyandım. Yanımda yatan kadına,eşime,Mary'ye baktım.Siyah saçları onu rahatsız edecek biçimde dağılmıştı.Mary artık işine geri dönmüştü. Mycroft'un ofisinde yetkili bir ajandı. Ajan olduğu için sürekli kılık değiştiriyordu. Siyah saçta bunlardan biriydi işte. Yavaşça üstümü giyinip Küçük Sherlock'un odasına girdim. Artık beş yaşında bir oğlan çocuğuydu. Çocuğumuz ultrason hatası yüzünden kız sanılmıştı ve (Sherlock'un şansına) bir erkek çocuk doğmuştu. Mary ve benim aksine su yeşili gözleri vardı. Bazen gökyüzü kadar masmavi bazen ise çınar ağacının yaprakları kadar yeşil gözlere sahipti. Ayrıca simsiyah kıvırcık saçları vardı. Sherlock,Mary,Küçük Sherlock ve ben gezmeye çıktığımızda çocuğun babasını çoğu zaman Sherlock sanıyorlardı. Minik Sherlock o kadar güzel uyuyordu ki. Bana Sherlock'u hatırlattı. Kıvırcık saçlarını parmaklarımın arasından geçirdim. Ve o an aklıma 221b geldi. Orada geçirdiğimiz mutlu,şaşırtıcı,heyecan verici günler. Dedektifimle aynı evde oturduğumuz günler. İki günde bir Sherlock'u ziyarete gidiyordum. Daha dün sabah ona gitmiştim. Ama sanki onu bir yıldır görmemişçesine bir özlem sardı içimi. Saate baktım : 8.46 . Umrunda değildi gerekirse uyanana kadar onu başında bekliyecektim. Paltomu ve askılığa takılmış araba anahtarını alıp evden çıktım. Ardından arabayla gideceğimi unutup yürümeye başladım. Mary'yle evlenmeden önceki hayatımı düşündüm. Sherlock'la ne kadar garip heyecanlı ve mutlu günler yaşadığımızı. Bunları düşünürlen kendimi 221b'nin siyah kapısına ve yamuk tokmağına bakarken buldum. Anahtarlar hala cebimdeydi. Kapı kilidini sessizce çevirdim. İçerden huzur verici bir keman sesi geliyordu. Kendimi tutamadan gülümsedim. Anlaşılan yeni bir dava vardı. Merdivenlere yaklaştım. O duvara baktım; ilk davamızı, sırtımızı duvara yaslayarak güldüğümüzü görebiliyordum. O merdivenlerde yatan 'uluslararası üne sahip' sarhoş adamı görebiliyordum. Hızlıca merdivenleri çıktım. Kapıyı açmamla Sherlock'u benim koltuğumda elinde kemanıyla, onun koltuğunda rahatça oturan suratında mide bulandırıcı bir gülümseme olan Jim Moriarty'yi görmem bir oldu.

•ONE MORE MIRACLE_•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin