Yeni bölüm geldiiiiiiiii
Çok uzun süredir hayal edip yazmak istediğim bir bölüm.
Sizi fazla bekletmeden bölüme uğurluyorum.
Bol bol yorum yapmayı unutmayınız.
KEYİFLİ OKUMALAR
🌑🌑🌑
İnsan bazen hiç farkketmeden yaralar alır ama yaranın farkına varana kadar hiç acı hissetmez. Taki yarayı görüp farkına varana dek. Yaranın farkına vardığında ise yaşayamadığı tüm acıyı bir anda yaşar.
İşte sırf bu yüzden hiçbir zaman yaralarımın farkına varmak istemedim. Yaralarım her neredeyse kanamaya veya beni güçsüz düşürmeye devam edebilirdi. Bu bana hiçbir zaman acı veremeyecekti. Belki de bu yüzdendi Şahadet'in yıllardır birinden yardım almamı istemesi. Yardım aldığımda yaralarımın farkına varacak ve onları kabullenecektim.
Yaralarımın farkına varmıştım ama onları kabullenmek çok zordu. Ne demek anneni yaşatmaya çalışıyorsun? Benim annem ölmüştü ve bir daha yaşaması imkansızdı. Eğer onu yaşatma gibi bir şansım olsaydı her ne gerekiyorsa kuşkusuz yapardım. Ama yoktu! Ne yapsam da annem geri gelmeyecekti.
Beynimi kemiren düşünceler o kadar fazlaydı ki birinden kurtulmaya çalışırken öbürüne yakalanıyordum. Birini açıklığa kavuşturmaya çalışırken yepyeni sorular beynimi kemirmeye başlıyordu.
Derin bir nefes alıp daldığım düşüncelerden sıyrılmak için başımı kaldırıp camın ardından yağan yağmuru izledim birkaç saniye. Erzurum birkaç gündür yağmurluydu. Şiddetli bir yağmur olmasa da sürekli devam ediyordu. Eylül ayının başında olmamıza rağmen havalar iyice soğumaya başlamıştı. Bu da gösteriyordu ki kar çok uzak değil. Kasım ayına varmadan kar içinde kalacağımıza emindim.
Düşüncelerimi bölen şey kitapçının açılıp kapanan kapısının sesi oldu. Düşüncelerimden sıyrılıp başımı kapıya çevirdim.
Aras elinde küçük bir kız çocuğuyla beraber şarkı söyleyerek içeri girdi.
""Bana göre değil hiç," diyormuşsun
Çok baskın çok iddialı
Fazla popüler buluyormuşsun
Peki benim de bir kalbim olduğunu..."Geldiğinden beri bakışları küçük kız üzerinde olsa da şarkının bu kısmında bakışları beni buldu.
"Senin aşkınla dolduğunu
Göz göze gelince mahvolduğumu
Gerçekten mi görmüyorsun?"Şarkıyı söylemeyi bıraktığında küçük kızı kendi etrafında döndürdü. Küçük kız kıkırdayarak kendi etrafında döndükten sonra tekrar Aras'ın elini tutup yürüme devam ettiler. Tam önümde durduğunda Aras her zaman ki gibi yüzündeki kaygısız gülüşüyle, "Selam," dedi.
"Aleyküm selam," dedim bakışlarım küçük kızın üzerindeydi. Islanmış kızıl saçlarını öreten kocaman, siyah bere küçük kafasına büyük geldiği için alnına kadar gelmişti. Ufak yeşil gözleri ve yüzünü süsleyen çilleriyle fazlasıyla tatlı bir çocuktu. Muhtemelen beş yada altı yaşındaydı. Aras'ın elini sıkıca tutmuş, etrafa şaşkın bakışlar atıyordu.
Bakışları beni bulduğunda gülümsedim. Gülümsediğimi gördüğünde utangaç bir edayla gülümseyip bakışlarını kaçırdı. Utandığı için kızarmış yanaklarını gördüğümde onu ısırmamak için kendimi zorlukla durdurdum. Çok tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ AŞIKLAR KİTAPÇISI
Ficción GeneralOna nasıl bir cevap vereceğimi düşünürken gözlerim cama çarpan yağmur damlalarına takıldı. "Yağmur yağıyor," diye mırıldandım. Başını kaldırıp kara bulutların kapladığı gökyüzüne baktı. "Ya aşkın ya da ayrılığın habercisi derler. Birileri ya aşık o...