Yazardan
Hilal eve gecikmişti. Abisi onu merak etmişti. Kayla Hilal'in onlarda kalacağını da söylemediki. Suç ondaydı, tek gitmesine izin vermeyecekti. Özellikle ortalık bu kadar tehlikeliyken. Kendini hatalarla boğuşan biri gibi hissediyordu Aden.Daha fazla dayanamadı ve Karen'in yanına gitti. "Karen, Hilal daha gelmedi. Onun için endişeleniyorum. Bu kadar gecikmemesi lazımdı." Neyseki Karen hala uyanıktı ve Aden'e yardım edecek birisi vardı. "Sakin ol, Kayla'ya Hilal'in orda olup olmadığını soracağım. O zamana kadar sakin kalmaya çalış. Eminim bir şey olmamıştır." Hayır emin değildi. Sadece Aden daha fazla telaş yapmasın diye böyle diyordu. Kendisi bir Henry ailesinin güvenilen muhafızlarındandı ve olan bitenleri bilirdi. Ve durumların pek iç açıcı olduğunu söyleyemezdi. İçten içe şüphe sarıyordu içini fakat kişiliğini ve görevini unutmamalıydı. Soğuk kanlı davranmalı, çözüme odaklanmalıydı. Tıpkı hafızasındaki abisi gibi...
Karen, Kayla ile konuşmak üzere Aden'in yanından ayrıldı. Aden kötü düşünmek istemiyordu. Ama yinede endişesini durduramıyordu. Karen'in gelmesini zar zor bekliyordu. Ve Karen görüş açısına girdiğinde anında yanında buldu onu. Aden soran gözlerini Karen'den ayırmıyordu. "Hilal yaklaşık 4 saat önce ayrılmış yanından. Saraya geri döneceğini söylemiş." Aden'in kalbi çok hızlı atmaya başladı. "Bu saate kadar çoktan gelmeliydi. Bir şey olmuş Karen."
Ellerini saçlarına geçirdi. Babası haklı mıydı? Kardeşini koruyamıyor muydu? Evet haklı, işe yaramazın tekiyim. Hilal'e bir şey olursa tek sorumlusu benim. Aden sinirle sarayın dış duvarına vurdu. Bir daha, bir daha, bir daha. "Aden sakin olmalısın." Aden duvara vurmayı devam etti. En sonunda Karen, bir kez daha duvara vurmadan elini tuttu ve ona bağırdı. "Aden, kendine gel! Böyle bulabileceğini mi sanıyorsun. Duvara yumruk attığında birden karşına mı çıkacak." Daha sonra soluklanarak sesini alçalttı. "Sana söz veriyorum ne olursa olsun Hilal'i burada göreceksin ama bunu tek yapamam. Kendini toparla ve yardım et."
Karen haklıydı, Aden sakinleşmeye çalıştı. "Peki, nasıl bulacağız?"
"İlk önce arabayı süren kişiyi bulalım. Hilal'in gittiğini söylediğinden beri o yok. Hilal kaybolduysa mutlaka gelir söylerdi. Çevreye adam gönderelim ve iki saray arası gidebilinecek yollara da. Ayrıca bunu Kral Talya ve Kraliçe Pamela'ya söylememiz gerekli." Aden başını salladı. "Sence arabayı süren kişi nasıl biriydi?"
"Onun bir şey yapıp yapamayacağını bilmiyorum. Ama tek başına yapmış olamaz, gücü yetmez. Kendisi normal düzeyde birisi. Mutlaka arkası doludur. Kaza yapmış olma ihtimalleri de var ama düşük. Diğer bir ihtimal ise aracı süren kişiyi alıp yerine başka birini koydular." Aden sürekli bir oraya bir oraya gidiyordu. Bağırarak 'of' çekti. Rüzgar başlamıştı yine. Rüzgarın geldiği yöne dönüp eliyle yüzünü kapattı. "Benim yüzümden, çok sorumsuzum, tek gitmesine izin vermemeliydim."
Karen çoktan adamlara söylemişti ve birini Kral Talya'ya haber vermek için gönderdi. Aden'e yaklaştı. "Araç hazırlattım bir yere kadar onunla gideceğiz, daha sonra yolun etrafına gitmiş olma ihtimaline karşı yürüyerek arayacağız. Hadi, gel benimle." İkisi araca bindiler.
Artık duracakları yere yaklaştıktan sonra Karen Aden'e doğru döndü. "Bir şey bulduğun veya yardıma ihtiyacın olduğu zaman ne yapacağını biliyorsun." diyerek bilekliğini ona uzattı. Aden hatırladığı şey ile gözünden bir yaş süzüldü. "Ben... kaybetmiştim."
Yıllar önce
Minik Aden elleri arkasında koşarak Karen'in yanına gitti. Elleriyle arkasında sakladığı kutuyu Karen'e uzattı. "Bak Karen, bize bir hediye aldım." Karen merakla kutuyu açtı. İçinde iki tane bileklik çıkmıştı. Birisi kırmızı ipli, ipe bağlı yuvarlağın ortasında ateş sembolü vardı; diğeri ise siyah, ipe bağlı yuvarlağın ortasında dört yapraklı gonca vardı. "Bu çok güzel, teşekkür ederim Aden." Aden cevap olarak Karen'e sıkıca sarıldı. "Bu bilekliğin sırrı var, açıklayayım mı?" Karen merakla kafasını salladı. "Bu bilekliğin üzerinde ateş sembolu olan senin, dört yapraklı gonca olan ise benim. Bunu ikimiz bileğimize takacağız. Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa yuvarlağın içindeki ateş sembolüne tıklayacaksın ve benimkinin ışığı yanıp sönecek, burada ışıklarla senin ne tarafta olduğunu ok işareti ile gösterecek. Böylelikle anlayacağım ve senin yanına gelebileceğim." Karen kocaman gözlerle Aden'i dinliyordu. "Gerçekten mi? Denemek istiyorum, hadi deneyelim." Diyerek yuvarlaşın içindeki ateş sembolüne tıkladı. Ve Aden'in anlattığı gibi işe yaradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.