SEKİZİNCİ BÖLÜM
"Saldırı"
gelecek bölüm Atilla'nın ağzından olmasını ister misiniz arkadaşlar
"Kötü bir insan olmam, olamayacağımdan değil. Olmak istemediğimden yoksa ben de sizin gibi elime silah alıp insan öldürebilirim ama ben haksızlığı devletin bana verdiği haklar üstünden gidermeye çalışıyorum."
Söylediklerim Atilla'nın komiğine gitmiş gibi dudakları tembel bir şekilde yukarı kalktı. yüzündeki bu kendini beğenmiş ifade sadece birkaç saniye sürmüştü. Sonra tekrardan yüzündeki donuk ifade geri gelmişti.
" Avukat sen dediğine inanıyor musun?" inanıyor musun diye sorarken adaletin olduğuna inanıyor musun? diye soruyordu. Adaletin olmadığını biliyorum. Ben elimden geldikçe adaleti sağlamak için uğraşıyorum. Hiçbir zaman adalet için savaşmaktan vazgeçmeyeceğim.
"Avukat kimden adalet bekleyeyim hukuk sisteminden mi? Allahtan mı? Allah bile vermiyor adaleti. Bu dünyada kendi adaletini sağlayabildiğin kadar varsındır. " onun gibi kanunları çiğneyen birinin böyle düşünmesine hiç şaşırmadım.
"Bu, istediğin her şeyi yapacağın anlamına gelmiyor. Herkes kendi adaletini sağlasa dünya nasıl bir yere döner biliyor musun? "
"Başkalarından bana ne avukat. Ben kendimden sorumluyum. Bir yerde eksiklik görüyorsam bunu kendim tamamlarım. " Atilla ağzından çıkan her kelimeyle ben tehlikeliyim diye bağırıyordu. Beni de kendi cehenneminde yakacağını hissediyordum.
Atilla'nın yüzünde gene o bilindik donuk ifade oluştu. Onu okumak ya da anlamak imkansız gibiydi.
Benim yüzümde botoks olduğu halde onun kadar donuk ifadeli değilim. Bunu nasıl başarıyor acaba. Aklıma gelen fikirle yüzüne doğru yaklaşıp dikkatlice izlemeye başladım.
Atilla kendini geri çekip "Ne yapıyorsun avukat?" diye sordu.
"Botoksunu nerede yaptırdığını anlamaya çalışıyorum. "
Sen ciddi misin bakışı atıp " Bana öyle bakmayı kes yüzümde botoks filan yok."
Hala şüpheyle yüzüne bakmaya devam ederken bir anda sokağın başında sert bir fren sesi duyduk. Arabanın sesiyle Atilla'yla bir an göz göze geldik. Sonrasında ikimizin de gözleri ne olduğunu görmek için sokağın başındaki arabaya buldu.
Bir an da dünya dönmeyi bıraktı. Kulakları sağır edecek bir sessizlik oluştu. İçimdeki ses bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu. Sokağın başındaki siyah arabayı incelemeye başladım. Arabanın camları filmliydi içindeki insanları göremiyordum.
Atilla'ya göz ucuyla baktığımda o da benim gibi arabayı incelediğini gördüm. Ama bir tuhaflık olduğunu düşünmüş olmalıydı ki kaşlarını çatmıştı. Arabanın tekrar çalışma sesi geldiğinde hızla bize doğru gelmeye başladı. ben o anlık şokla ne yapacağımı bilemezken Atilla hızla kolumdan tutup kendine doğru çekti.
Daha ne olduğunu bile anlamadan Atilla kolumdaki elini belime koyup bizi yanımızdaki arabanın arkasına çekti. Bir anda silah sesleri gelmeye başladığında Atilla kollarını başımın üstüne koyup beni kendisine doğru çekti. Ne oluyor diye çevreye baktığımda etraf da koşuşan insanları gördüm. Silah sesleri çoğaldıkça onunla birlikte çığlık sesleri de çoğalıyordu.
Atilla kulağıma doğru bir şeyler söylemeye başladı. Sesini duyuyordum ama yaşadığım şokla söylediklerini bilincim kavrayamıyordu. Sonunda ettiğim beddualar beni buldu. Allah'ım Allah belalarını versin derken kendimi bu bedduanın içinde düşünmemiştim. Allah'ım buradan sağ çıkarsam bir daha beddua edeceğim zaman daha çok ayrıntı vereceğim bir karışıklık olmaması için.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalem.
General Fiction"Pişmanlık benim ruhumu terk edeli çok oldu. Ben bir savaşa girdiysem ya kazanırım ya kazanırım. Benim için diğer bir seçenek söz konusu bile olamaz. " Bazı insanlar adaleti Allahtan bekliyor. Ama ben onlardan hiçbir zaman olmadım. Ben adalet...