Yeni aile

40 0 0
                                    

Ben elvis Londra'da diyetisyenim kiliniğim var üç dil biliyorum Türkçe, Fransızca ve İspanyolca doğma büyüme Londradayım İngilizce ana dilim ama Türk bir arkadaşım olduğu için Türkçede ana dilim gibi birşey.
Elvis: Rojda ben çıkıyorum.
Rojda: sana iyiki bu Türkçeyi öğretmişim.
Elvis: aynen hadi bay bay. Kilinikten çıktım arabaya binip eve gittim.
Elvis: dad,I'm here ( baba ben geldim).
Babam: welcome ( hoşgeldin).İçeri girdiğimde bir kadın ve bir adam vardı.
Elvis: who are they ( bunlar kim).
Adam: we are your real family ( gerçek ailen biziz).
Elvis: no evidence ( delil yok). Uzattığı kağıdı aldım küçüken hastanede bebekler karışmış ve bu adam benim gerçek babam. Doğru diş fırçam iki gündür yok yani lavabodaydı ama demeki bunlar bir şekilde alıp DNA testi yapmış. Sadece bir kaç eşyamı aldım ve evden çıktık arabaya bindik telefonumun şarjı olmadığı için öne şarja takmıştım bende arkada oturuyordum. Arabadan indik bir uçağa bindik ama uçak bomboştu ve normal uçaktan küçüktü.
Elvis: why is This Plane empty? ( bu uçak niye boş)
Kadın: our Plane ( bizim uçağımız)
Elvis: we havent met, Elvis and I ( biz tanışmadık elvis ben)
Nurşin: ı am glad, my daughter Nurşin ım your mother ( memnun oldum kızım Nurşin bende annen oluyorum).
Barzan: ı am your barzan father (bende berzan babanım). Uçak indi bizde bir arabaya bindik ve öğrendiğim kadarıyla geldiğimiz yer mardinmiş daha önce hiç duymamıştım sadece Türkiye'ye birkez gelmiştim oda iki gün arkadaşımla gelmiştik Antep'e ailesini ziyaret etmeye. Kısa sürede eve varmıştık daha doğrusu koskoca konak diyelim babam elini belime koydu beni yürütü ama ben hala şaşkındım eve girdik içeride dört adam vardı benim yüzümde gram mimik oynamıyordu içlerinden biri bana çok benziyordu birden ayağa kalktı sonra boynuma atladı.
Adam: şimdi bu kız Türkçe bilmiyor mu?
Elvis: ne münasebet biliyorum.
Baran:baran ben ikiziz biz seninle ben senden bir dakika büyüğüm.
Elvis: okey.
Babam: tanıştırim kızım bu cihan abin en büyüğünüz bizim hastanemizde doktor, bu cihan abinin bir küçüğü doruk hukuk büromuzda avukat,bu barlas abin doruk abinden küçük şirketimizde mimar, Buda baran polis.
Elvis: aileye bak her yönde şirketleri var elvis bende diyetisyenim ama en kısa zamanda bana bir kimlik çıkartalım ve ismimi değiştirelim.
Doruk: kimlik işi bende.
Babam: iyi anlaştık sofraya o zaman. Hepimiz sofraya geçtik benim sağımda doruk solumda ise cihan tam karşımda barlas onun yanındada ikizim vardı.
Elvis: ikiz seninde sarı bir sebzeye tikin varmı.
Baran: evet var.
Doruk: limon mu?
Baran: abi!
Cihan: niye ya bir doktor olarak diyorum limon çok faydalıdır ekşi ekşi.
Elvis: aman bizden uzak dursun.
Barlas: bu kız cidden Mardinli
Elvis: herşeyi geçtim ben 23 yaşındayım beni niye geç buldunuz.
Babam: boş ver kızım senin kıliniğin varmış onu bir arkadaşına söyle kapatsın nede olsa geri dönmicen bizim hastanede çalışırsın.
Elvis: arim hemen. Telefonu aldım ve rojdayı aradım.
Elvis: Rojda şimdi İspanyolcaya geçiyoruz.
Rojda: geçtik bile.
Cihan: sanki biz İspanyolca bilmiyoruz.
Elvis: Rojda Fransızcaya geçtik.
Barlas: işte bunu bilmiyoruz. Fransızca herşeyi rojdaya anlatım sonra Türkçeye geçtim.
Elvis:ben artık Londra'ya gelmicem klinikği kapat eşyaları sen al hastalarda artık Türkiye'de olacağımı söyle beni ararlar.
Rojda: bende 3 hafta sonra Türkiye'ye gelicem bebiş.
Elvis: tamam canım görüşürüz. Telefonu kapattım herkes bana bakıyordu.
Elvis: noldu.
Barlas: bu nasıl bir Fransızca.
Elvis: kötümü konuşuyorum.
Doruk: hayır abicim süper konuşuyorsun.
Baran: ikiz bir ara banada öğret.
Elvis: okey. Yemeğimizi yedik sofra kalktı sonra annem beni odama çıkardı. Çift kişilik yatak, bir koltuk, çalışma masası ,giyinme odası ve lavabo güzel bir odaydı odadan çıktık ve aşağı indik biri koşarak ayağa kalktı ve bana sarıldı onun yanında bir sürü adam biri çok yaşlı üç tanesi orta yaşlı diğerleri çok genç. Öyle bir sarılıyorduki nefes alamıyordum benden ayrıldı elindeki meyve tabağını uzzatı içinde çilek,muz, karpuz ve bolca erik kırmızı çizgim Türkiye'ye geldiğim zaman sürekli kendime bu tabağı hazırlayıp yiyordum Londra'da nadir buluyordum. Eriklerden birini ağzıma atım.
Elvis: kimdiniz?
Cihat: cihat ben yeğenim en büyük amcanım.
Elvis: oda cihan.
Cihat: ben cihat o cihan memnun oldum yeğenim.
Elvis: bende elvis memnun oldum amca.
Dedem: e bu kız çok güzel Türkçe konuşuyor.
Elvis: siz?
Dedem: deden oluyorum kızım.
Elvis: memnun oldum dede.
Dedem: canım torunum bende memnun oldum. Dedem ayağa kalktı sarıldık sonra üç kadın aynı anda elini uzzatı.
Yaren:ben  yaren canım cihat amcanın eşiyim.
Elvis: memnun oldum yenge.
Nur: ben nur Yekta amcanın eşiyim.
Elvis: memnun oldum yenge.
Şevval: ben şevaal Ali  amcanın eşiyim.
Elvis: Rojin bende yengelerim.
Barlas: Rojin?
Baran: ne ara isim değiştirdin.
Doruk: kimlik içinmi?
Cihan: hadi İspanyolcaya tamam Fransızcayada tamam İngilizce zaten ana dilin gibi Kürtçeyi ne ara çözdünde ismini Kürt ismi Rojin yaptın.
Rojin: Ez bi kurdî dizanim (Kürtçede biliyorum). İsmimi bir anda Rojin yapmıştım bir yerden duymuştum ve çok hoşuma gitmişti Kürtçeyide rojdadan öğrenmiştim.artık Mardin'de yaşıyorum yeni bir sayfa açtım yeni bir ev yeni bir aile yeni bir isim iyi oldu.
Barlas: yuh kızım kaç dil biliyorsun.
Rojin: abartmayın doruk abi benim kimliğimi çıkartırken isim yerine Rojin yazarsın es possible ( olurmu ).
Barlas: lan niye sürekli dil değiştiriyorsun.
Rojin: öyle seviyorum.
Doruk: sonda dediğin şey neydi.
Rojin: olur mu?
Baran: ne olurmu?
Rojin: lan ben birinizle konuşuyorum siz niye araya giriyorsunuz sonda dediğim şey olurmu?
Doruk: anladım.
Dedem: rahat bırakın kızımı eşek sıpaları.
Rojin: merci pour la defense ( savunma için teşekkürler).
Dedem: bu neydi şimdi.
Barlas: biz tek iki dil biliyoruz Türkçe ve Kürtçe annemle babam tek İngilizce biliyor o yüzden Türkçe konuş.
Rojin: denerim az önce 'savunma için teşekkürler' dedim.
Fırat: ay kuzenime yetiştim.
Rojin: Fırat abi?
Fırat: elvis?
Rojin: öncelikle ismim Rojin ikincisi senin ne işin var.
Fırat: Allahım nolur bu kuzenim olmasın.
Rojin: Allah kahretmesin sen şimdi heryere peşimden gelirsin.
Fırat: aynen kuzen öyle olucak.
Rojin: amcalarım biz bununla kuzenmiyiz.
Yekta: sen birtek cihat amcanla tanıştın biz hiç Yekta ben ortanca amcanım.
Ali: Ali bende kızım küçük amcanım.
Rojin: memnun oldum amcalarım Rojin bende bu Fırat abi benim kuzenimi yada kardeşimi.
Babam: kuzenin kızım sorun ne?
Fırat: anlatımi kuzenim.
Rojin: abicim Allah aşkına sus yoksa her an evlatlıktan reddedilebilirim.
Fırat: hahhahaa o anı hatırladıkça gülüyorum bak hatırladım yine gülüyorum.
Baran:lan olay ne.
Fırat: ben şimdi polisim sizin bu kardeşiniz Antep'te  arkadaşı ile cluba gidiyor baya kafa güzel bunların sonra bizim uzun zamandır aradığımız organ mafyası ile eve geçiyor adamın aklındaki tek şey bunu bayıltıp organlarını kaçırıçak tam bunu bayıltacağı sıra biz baskın yaptık ama bu nasıl sarhoş varya olmayan sevgilisine yazdı sonra İspanyolca Fransızca tüm diller karıştı bunda. Evet öyle bir bok yemiştim.
Baran: yuh.
Barlas: organ mafyası dua et daha farklı şeyler yapmamış.
Fırat: biz gitmeseydik o şerefsiz onuda yapardı.
Rojin: ay tamam dede beni yine koru.
Dede: torunum hakkında konuşmayın bunlarda diğer kuzenlerin. Kenarda duran kuzen tayfasına baktım 12 kişilerdi ve çok tatlılardı öğrendiğim kadar dördü cihat amcamın oğlu Fırat, aslan,azad ve Polat diğer dördü Yekta amcamın İdris, Ahmet,Halil ve Ömer diğer dördüde Ali amcamın Hamza, tuğra Alp ve eren oğlu oluyor aralarında hiç kız yoktu 12 kuzenim 3 abim ve bir ikizim vardı hepsi erkek.
Rojin: kızlar yurtdışındamı yada ne bilim neredeler.
Baran: kızlar?
Cihan: hangi kızlardan bahsediyorsun abicim.
Rojin: kuzenlerim neredeler.
Yekta: buradalar ya amcacım.
Rojin: ben kız kuzenlerimden bahsediyorum.
Barlas: hhahahaha sen aşiretin tek kızısın.
Rojin: sıçtık anne yengelerim siz nasıl bu kadar erkeğin arasında yaşıyorsunuz vallah ölüm gibi.
Doruk: ilerde aşiretin tek kızı olduğun için dua ediceksin.
Rojin: neyse en azından bunlar kibar.
Ali: canım benim biz hep kibarız.
Rojin: anlıyorum.
Baran: kız hayatının şokunu yaşadı.
Dedem: canım torunum seni bunlardan daha çok seviyorum.
Rojin: ah dedişim bende seni bunlardan çok seviyorum.
Ali: baba bizi ne hızlı unutun.
Fırat: dedecim senin dört oğlun  ve 16 torunun var bunları unutma.
Dedem: hışba ( Kürtçe: sus) torunum bu seni kurtardığı gün kaba davrandımı.
Fırat: ayık değildiki dede nerden hatırlasın.
Rojin: Fırat abicim anladık allah razı olsun iyiki o gün kurtardın yani kırk yıl daha bunu anlat yok dede kaba davranmadı davrandıysada ben hatırlamıyorum.
Baran: Fırat abi ben o operasyonda varmıydım.
Fırat: gelicektin ama son an bir şey oldu gelemedin.
Rojin: iyikide gelmedin.
Fırat: bunu hapishanede zor ayıltık üç kupa kahve içtide kendine geldi.
Rojin: Fırat abi! Abicim sen niye böyle yapıyorsun ha canım.
Fırat: hatırladıkça gülüyorum en keyifli operasyonumdu vallah Rojin.
Rojin: Allah kimseyi senin diline düşürmesin.
Halil: kuzen çok haklısın Fırat abim ölene kadar bunu anlatacak.
Tuğra: senin ağaçtan düşme anın gibimi.
Halil: Allah kimseyi sizin dilinize düşürmesin.
Hamza: bizim bir suçumuz yok ağaçtan mal gibi düşen sensin.
Halil: yok ben Cidden kafayı yiyicem.
Ömer: sen git o ağaça çıkma sebebini ye.
Halil: te Allahım ya.
Rojin:ne ağacı?
Ömer: portakal ağacı.
Rojin: olay ne.
Alp: kuzenlerim izin verirseniz ben anlatayım.
Eren: başla.
Alp: şimdi bunun sevdiği kızın evinin tam karşısında bir portakal ağacı var kız evden çıkamıyor ve canı portakal çekiyor sonra Halil'e diyor Halil işte hepimizi topladı portakal toplicaz dedi keyifli olur diye biz kabul ettik sonra bu ağaca çıkıcağı an bir köpek bunu saatlerce kovaladı sonra bu salak köpekten kurtuldu ve gelip 16. Deneme sonucunda ağaca çıkabildi ama bir portakal aldı ve sonra yere düştü ayağı ile omuzunu kırdı salak acılar halinde kıvranıyor hala elindeki portakalı uzatmış bunu yarenime götürün diyor.
Rojin: hahahah bu kadar çokmu seviyordun lan.
Polat: yok lan kız bununla parasından dolayı olmuş.
Aslan: kız buna portakalı ağaçtan topla dememiş " evimizin karşısında portakal ağacı var ve gördükçe canım çekiyor" demiş bu salak çok yanlış anlamış.
Azad: halilim sen sevilmicek adamıydın.
Halil: sus lan ben daha hayatımın aşkını bekliyorum.
İdris: bekle canım bekle artık kaç yıl beklersin bilemem.
Halil: görüyormusun kuzen.
Rojin:  görüyorum canım omuzun hala sakat.
Halil: ben ne hatırladım Fırat abi anlatayımı bu senle ilgili.
Fırat: sakın Halil vallah kötü olur.
Rojin: senidemi organ mafyası kaçırdı.
Ömer: anlat.
Yaren:sende on yıl bunla dalga geçersin.
Rojin: duruma bağlı Halil anlat hadi.
Halil: şimdi bu Fırat bir kıza aşık oluyor ama kız asker bir operasyonda aşık oluyor kızın peşini bırakmıyor sonra gel zaman git zaman Fırat hala bu kızı rahat bırakmıyor en sonda kız deliriyor Fıratın ayağına sıkıyor ama fazla bir şey olmadı 3 ay topal kaldı.
Rojin: seni gidi topal hahaha güzel iyi olmuş.
Fırat: of en azından seninkinden ve portakal ağacından iyi.
Rojin: kız seni nasıl vurdu size eğitim vermiyorlarmı silahı çıkardığı an niye kaçmadın.
Fırat: kız asker Rojin hedefi 12' den vuruyor.
Rojin: neyse amcalarım sizin anınız varmı.
Nur: Yekta amcan beni kaçıracaktı o sıra babam vurdu.
Rojin: maşallah hepiniz aşkınızı kovalarken vurulmuşsunuz.
Yekta: en azından ben portakalı manavdan alıp nuruma götürüyorum sizin gibi ağaçtan toplamıyorum.
Halil: baba sendemi.
Yekta: aynen evladım bende.
Rojin: baba anne sizin?
Babam: biz evlendiğimiz zaman düğünde nurşinim takılan altınları taşıyamamış ve düşmüştü.
Rojin: kaç kiloyduki?
Annem: 33.
Rojin: oha baba insan biraz yardım eder.
Babam: ben napabilirdimki kızım gelen giden annene takıyordu.
Nurşin: o zaman takılan altınları taşımadın ama bari şimdi konu açıldıkça gülme.
Babam: tamam güzelim gülmem.
Baran: işte babamların aşkıda yıllarca eskimedi.
Babam: aşk eskimez evladım. Yeni ailemi çok sevmiştim ve eğlencelilerdi sonra biraz daha takılıp yattık.

Yabancı kızWhere stories live. Discover now