14. BÖLÜM

10.5K 475 139
                                    

Eski zamanlara dönmenin her ne kadar acı verici olduğunu düşünsem de düşündüğüm gibi olmadı. Yani, demek istediğim, o zamanki hislerimi tekrardan hissedeceğimi sanardım hep. Bu büyük bir yanılgıydı.

Benim için güzel olan, o zamanki his sandığım şeylerin hissin yakınından bile geçmeyişiydi. Zamanında çok yanılmıştım ama sonunda her şey benim için iyi bir hal almıştı.

Hava tamamen kararmıştı. Yılın bu zamanları benim için en önemli zamanlardı. Her detayına aşıktım sonbaharın.

Siparişlerimiz geldiğinde düşüncelerden sıyrılıp kendimi geri çektim. Çantam zaten dağ gibi yer kaplıyordu. Tek bir hareketle ondan kurtulup yan sandalyeye koydum.

Ayrıca deli gibi açtım. Karşılıklı olarak hunharca sadece yemek yesek olmaz mıydı?

"Önce zıkkımlanacağım,"dedim yemeğe dalarken. Ben böyle derken o başlamıştı bile. İnsan aç olmasın abi, gerisi hallolur. İkimiz de aç aç durmuşuz herhalde bütün gün. Ya da farklı bir seçenek de olabilirdi. Her daim aç da olabilirdik.

Arada nefes aldığımda bir anlık geriye yaslandım. Tıkanacak gibiydim. Nefesim kesilmişti. "Öleceksin, bir dur. Bir dinlen." Kendisi de ara verdiğinde ters bir bakış attım. "Sen çok farklı mı yiyorsun aslan? Bütün gün yemek yemedin mi?"

"Boğulmuyorum yemek yerken." Ay götüm bakışlarımdan birini atıp yemeye devam ettim. Asla o tabak bitmeden buradan kalkmayacaktım.

"Bak ne diyeceğim,"dedim son lokmamı yuttuktan sonra. "Bunun üstüne bir tatlı gider."

"Gitsin bakalım,"dedi ve garsonu kibarca çağırdı. Ondan önce ben atıldım. "Havuçlu kek alabilir miyiz? Tek servis olsun, ikimiz bir yiyeceğiz."

Garson gittikten hemen sonra sırıtarak yüzüne bakmaya başladım. "Ne? Müptelası olduk, ne yapalım?" Cevap olarak sadece gülünce ben de ona eşlik ettim. Daha sonra gülüşüm yavaş yavaş solup iç çekmelere dönüştü. Bir yerden başlamam gerekiyordu, ha?

"Havuçlu kek gelince mi başlasam?"dedim sevimli sandığım bir sesle. Kaçacak delik arıyor gibi bir halim vardı.

"İçini deli gibi kemiren şeyi merak ediyorum. Bence başla."

"İçimi deli gibi kemirmiyor,"dedim direkt olarak. Biraz aksi bir tavır da sergilemiş olabilirdim. "Sadece uzun zamandır bu konu açılmadı ve eskiye dönmek bazen sinirlerimi bozabiliyor. Ama merak etme, anlatacağım."

Ben tekrar iç geçirirken o sessizdi. Parmaklarımla oynamaya başlayıp konuşmaya atıldım.

"O gördüğün bana saldıran kız çocukluk arkadaşım. Bakma öyle, gerçekten. Eskiden aramız iyiydi. O ben ve bir de Poyraz okul arkadaşıydık. Biliyorsun, eskiden benim Çağlar'dan başka kimsem yoktu. Onlar da yakın olmasa da bir bağım vardı başlarda."

Yorulup şişemdeki suyu içerken beni dikkatle dinlediğini fark ettim. "Daha sonra ikisi ile de aram çok daha iyi oldu. Çağlar da vardı tabii. Dördümüz çok yakındık. Daha sonra iş başka yerlere kaydı."

Kek masaya gelince konuşmayı kestim. Camdan dışarı bakarken garson servis yapıyordu. Barlas'ın gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.

"Kekinden bir çatal al,"dedi kadife bir sesle. Tebessüm edip bıçakla ortadan ikiye böldüm. Onun çatalı ile küçük bir parça alıp ona uzattım. "Önce sen tıkın. Test et."

Gülüp elimdeki çatalı aldı ve kekin tadına baktı. Başını aşağı yukarı yavaşça sallarken ben ise avcumu yanağıma yerleştirmiş onu izliyordum.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin