3

394 56 83
                                    

bu kitabi seviyorum niyeyse siz de seviyonuz mu bence sevin

*****

"minjeong! salona gel." yatakta uzanan sarışın annesinin seslendiğini duyunca iç çekip telefonunu bıraktı.

yatağından kalkıp hızlı adımlarla odasından çıkarak aşağıya inmiş, salondaki annesinin yanına varmıştı. annesinin çatık kaşlarını fark ettiğinde yutkunmuş, dersin son dakikalarında aptal bir nedenden dikkati kaydığı için kendisine sövmeye başlamıştı. "anne bak, ne dedi bilmiyorum ama gerçekten dinlemeye ça-"

"gayet iyi." minjeong bir anlık duraksadı. annesi ne demişti öyle? "ne?"

"karina gayet iyi olduğunu düşünüyormuş. biraz şaşırdım açıkçası, sanırım dünkü konuşmamız sende bir etki yaratmış." minjeong şaşkınlıktan büyüyen gözleriyle hafifçe başını salladı. "bu sene mezun olacağım anne."

"göreceğiz. masayı toparla, sonra da oscar'ı dışarı çıkarabilirsin." annesi yanından geçip mutfağa ilerlerken minjeong şokun etkisinden çıkamamış bir şekilde salonun ortasında dikiliyordu. karina onun iyi olduğunu düşünüyordu! ayrıca annesi uzun zaman sonra ilk defa minjeong kendisi demeden köpeğini çıkarmasına izin vermişti! minjeong geçen birkaç günde nasıl bir iyilik yaptığını hatırlamaya çalıştı.

"minjeong haydi!" annesinin bağırmasıyla düşüncelerinden koparak masanın üzerindeki kitaplarını ve kalemlerini toparlayıp odasına çıktı.

odasına vardığında kitapları rafına yerleştirip kalemleri masasının üzerine koyduktan sonra kapının arkasından bir ceket alıp üstüne geçirdi. yatağının üstünden telefonunu alıp komidinden de cüzdanı ve anahtarlığını aldığında evden çıkmaya hazırdı.

odasından çıkıp aşağı indi, oscar sanki minjeong'u bekliyormuşcasına kapının önünde yatıyordu. sarışın askılıktaki tasmayı alıp çömeldi ve bacağını patpatlayarak köpeği çağırdı. oscar yattığı yerden kalkıp heyecandan hızla kuyruğunu sallayarak yanına geldiğinde minjeong gülümseyip hayvanın başını okşadı.

"çıkıyor musun?" minjeong oscar'ın tasmasını takarken konuşan annesiyle başını kaldırdı. "evet."

"çok geç gelme."

"tamam." dedi minjeong kısaca. ayaklanıp kapıyı açtı ve çıkmadan önce annesine baktı. "anahtarlarımı aldım."

"bazen kafan çalışıyor, güzel." minjeong cevap vermek yerine arkasından kapıyı kapattı. çok yönlü bir evlat olmadığının farkındaydı, iyi olduğu az şey vardı ve annesi bu konuda onu eleştirmekten pek çekinmiyordu.

minjeong annesiyle olan ilişkisini, evlerinden çok da uzak olmayan han nehri'nin kenarındaki yürüyüş yoluna çıkana kadar düşünüp durdu. yürüyüş yoluna vardıklarında oscar'ın onu aniden öne çekiştirmesi minjeong'un düşüncelerinden sıyrılmasına neden oldu.

köpek havlamaya başladığında sarışın etrafına bakındı ve tıpkı düşündüğü gibi bir kedi gördü. oscar, gözlerini kediye dikmiş havlıyordu. minjeong oscar'ı çekiştirdi, köpek büyük olabilirdi fakat minjeong kedinin saf oğlunu rahatlıkla dövebileceğinin farkındaydı. "hayır oscar, haydi."

oscar'ın durmayan havlamalarına karşılık önlerindeki kedi birden atılınca köpek korkmuş bir ses çıkararak minjeong'un arkasına saklandı. garip kedi sanki amacı sadece korkutmakmışcasına koşup uzaklaşırken minjeong ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini verdi. bacaklarının arasına girmeye çalışan oscar'ı çekiştirip hayvanın önüne çömeldi.

"madem korkuyorsun ne diye havlarsın acaba?" dedi köpeğin kafasını okşayıp. "haydi devam edelim."

oscar onu anlamış gibi yürümeye başlarken minjeong da temposuna ayak uydurdu. sakin bir şekilde nehrin kenarında yürüyorlardı, ta ki bankların birinde ağlayan küçük bir kız görene kadar.

chemistry issues ⍭ winrina ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin