derinden gelen bir ses..
hayır hatta kulağımın dibinde fakat beynimin en ücra köşelerinden gelen adım sesleri.
yani ben öyle sanıyordum ki, gözlerimi yeniden boyası atmış soluk hastane duvarlarında adım adım gezdirmeye başlayana kadar. evet bu sahne hiçte uzak değildi bana.
kaç kere oynamıştım
saymamıştım bile. kaçıncı intihar girişimi hatta kaçıncı "başarısız intihar girişimim "diye düzeltsem daha doğru olurdu sanırım.
ben jeon jungkook, kısacası kin ve yas duygularının insan bedenine bürünmüş hali.
oldukça mutsuz ve siyahtı ki karşısında saç tutamları birer birer anlına düşen o asistan hemşireyi görene kadar.-
ilk nerede kaybetmiştim kendimi?"
veya harbiden kaybetmiş miydim kendimi?
siz hiç yaşamaktan zevk almayan ama acı çekmek için yine yaşamaktan vazgeçemeyen birini gördünüz mü?
böyle hastalıklı zihniyeti kabullenmiş ama bir o kadar da tiksinen, ruhunu kabullenemeyen gün içinde nerde, ne yaptığını anlamayan.
sürekli kopukluk yaşayıp karşısında ki insandan kurtulmak isteyen zihniyetli bir beyin pardon "hastalıklı" bir beyin.
bu hastalıkla ilk 14 yaşımda tanışmaya başlamıştım. mesela ilk bu olduğunda sabaha kadar bir banyo zemininde ağlayarak yaşadığımız hayat hakkında sorgulama yapmış sonrasında bir güzel kendimi küvetin içine atıp suyun altına hapsetmiştim bedenimi. suyun gözlerimi yakmasını ve bedenimin sıcak suyun etkisiyle karıncalanmasını sevmiştim.
depresyon ve derealizasyon fazla gelmiş olsada bunla zamanla barışmış onu bir parçam gibi kabul etmiştim.
hayatıma aldığım yanlış insan seçimleri beni her yaraladığında biraz daha güçlendim. hep biraz daha güçlendim ve en sonunda biraz daha içimle barıştım.
sosyal hayattan elimi ayağımı çekmiştim arkadaşlıklar veyahut aile bireylerimin söyledikleri sikimde olmamıştı hiç.
böyleydi ben istersem kimseyi tanımazdım. fazla bencil ve narsist birine dönmüştüm ama umrumda da değildi doğrusu hep keyifçiydim.
e işime de geliyordu böyle olması fevkalede bipolar ruhumla şahane aksiyonlu bir hayat sürdürüyordum.
27. yaşımın getirdiği bıkkınlıkla en sonunda bıçağı kasığımın üstüne saplayı vermiştim fakat bunun beni ölüme götürmeyeceğini biliyordum.
kendimle derdim neydi hiç bir fikrim yoktu ama bu son deneyimimin nerden bilebilirdim ki arzu ve takıntılılık duygusuyla beni tanıştıracağını...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ahraz
Teen Fictionbu kitap gerçek hayatımda ki travmatik olaylardan esinlenerek yazılmıştır saygı veya sikinizin keyfiyle okuyabilirsiniz