Esenlikler, bu fic acemice ve keyfimin kahyasına göre yazılmıştır. Tamamen eğlence amaçlı bir kurgu. İyi okumalar.
Fakat öncelikle;
q - gırtlaksıl k sesi
x - gırtlaksıl h sesi
ñ - nasal n (dil damağa değdirilerek çıkarılan bir n sesi)
ə - a-e arası ses, æ/äBunlar kullanılabilecek harfler. Kazak aksanını belirtmek için.
Şimdi iyi okumalar.
______________________________________________________
Soğuk bir aralık ayında, üstlerinde mont, altlarında 40 kat donla, üstü karalanmaktan ebesi bellenmiş sıralarda götleri dona dona oturuyorlardı. Hyunjin, Minho ve Changbin yani. Changbin tıpkı kafasını kuma gömmüş bir deve kuşu gibi başını sıraya gömerek uyuyordu ve tamamen Hyunjin'i siklemiyordu. Bu yüzden Hyunjin, sabahın köründe, gevezelik yaparak Minho'yu darlıyordu.
Minho, derin bir bıkkınlıkla iç çekti ve Changbin'e baktı. Hyunjin orada boş konuşmaya devam ederken (asla dinlemiyordu bu arada, neyden bahsettiğinden haberi bile yoktu) Minho Changbin'in ensesine sırf piçlik olsun diye bir tane çaktı ve Changbin'i uyandırdı. Changbin başını kaldırdı ve Minho'nun sırıtan yüzünü gördü. Bir diğer yanlarındaki Hyunjin'de Minho'nun bu yaptığıyla anırmıştı, sinir bozucu bir anırma. At gibi bir anırmaydı. Changbin Minho'ya dönüp neden yaptığinı sorar gibi bir bakış atınca, Minho konuştu;
"Uyan artık, sıkıldım. Hyunjin çok konuşuyor."
Hyunjin kaşlarını çatarak, hafif gevşek bir ses tonuyla konuştu.
"Öyle bir şey yok!"
diyip daha çok konuşmaya başladı. Changbin, bir bıkmış Minho'ya bir de geveze Hyunjin'e uykulu gözlerle baktı. Sonra göz devirip yine kafasını sıraya gömdü. Gündüzleri hep böyleydi. Bi' 3-4 ders uyusun, okulu bile başa yıkardı. Bir kaç dakika sonra bu sefer Hyunjin Changbin'i sertçe dürttü.
"UYANNNN"
"Ya ne var be?"
diye sinirle kafasını kaldırdı Changbin. Hyunjin, hiç istifini bozmadan aynı şekilde Minho'nun da dikkatini çekerek konuşmaya başladı.
"Abi bugün Yeonjun ile okula giderken karşılaştık. Gelirken bana bir dedikodular anlattı var ya..."
dedi heyecanla. Changbin uykulu olmasına rağmen bu sefer yatmak yerine dinlemeye, Minho ise daha az bıkkınlıkla Hyunjin'i dinlemeye başladı. Minho düşünmeden edemedi 'Ulan bu Yeonjun nasıl bütün dedikoduları biliyor amk'
Sabah sabah sınıf, çok gürültülüydü. Kimse susmuyor, konuşuyordu. Hatta havada ayakkabı bile görmüştü Minho amk. Hangi hayvanın ayakkabısıydı o? Kulağı Hyunjin'de olsa da, gözleri sınıfı gözlüyordu.
Sonrasında sınıfa, tanınmayan bir yüz girdi. Tombul yanaklı bir çocuk. İlk başta kimse pek fark etmese de, okuldaki herkes dedikoducu olduğu için merakla döndüler. Bu çocuk herkesin bir an da ona dönmesiyle utansa da, yavaşça arkada ki boş sıralardan birine geçti. Uyuklayan Changbin pür dikkat izler olmuş, bir türlü susmayan Hyunjin susmuştu. Bu nasıl bir meraktır, dedikoduya bu kadar aç mı bu millet aq?
Minho gözlerini kısarak çocuğa baktı. Yabancı birine benziyordu. Her ne kadar sevimli gözüksede Minho içinde bir gıcık kapmıştı. Sınıf, bir süre sonra eski haline döndü. Sınıf eski haline dönünce, bizimkiler de eski haline dönmüştü.
Hyunjin, önüne döndü ve dedikodu anlatmaya devam etti. Changbin uykulu, mahmur gözlerle Hyunjin'e bakarken, Minho ise pek umursamamıştı. O bu soğukta donmama derdindeydi. Dışarıda diz boyu kar vardı. Kış sert geçerdi buralarda. Saat sabahın 7'sinde, bu soğukta hâlâ nasıl bu kadar enerjikti Hyunjin? Aklı almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Men seni jaqsy köremin | Minsung
HumorOkula yarı kazak, yarı koreli bir öğrenci gelir. Düz yazı + Texting. Çoğunlukla düz yazı, belki biraz kazakça.