Kaya beni zorla kendi evine götürmüştü, en son koltuğun üzerinde ki yastıkla battaniye gözüme takılmıştı, geceye dair tek o anı hatırlıyordum. Kızgındım, aptal gibi hissettirmişti bu kadın kendimi bana. En son o güzel yüzü belirmişti gözlerimin önünde.
Kaya beni uyandırmadan gitmişti işe. Uyandığımda aynı yastığın üzerindeydi başım. Geometrik desenli yastık kılıfı vardı yine üzerinde, battaniye yumuşacıktı. Onunla uyumuş hissine kapıldım bir an da. Aldanışıma sebep olan kadınla, o kadar kızgınlığıma rağmen inanılmaz bir huzur vardı bu koltukta. Sebebi o değildi, koltuktu sanırım. Üzerimdeki pijama takımlarını hangi arada giymiştim hatırlamıyorum bile. Duş alıp Kaya'nın gömleklerinden birini giyip işe gittim.
Seda'nın şaşkın bakışlarında ki, 'günaydın ' cümlesi hiçte masum gelmemişti bana. 'Neler oluyor ' diye bir bakışı vardı. Haklıydı o da, yıllardır daha bir günden bir güne geç kalmışlığım yoktu iş yerinde olağanüstü durumlar haricinde. Kahvemi hazırlayıp masama koyduğunda, ilk kez onu görüyorum hissi uyandırdı bana. Çok hoş giyinmişti bugün, pileli bir etek giymişti. Aynı kolej kızları gibi görünüyordu. Hemen hemen aynı yaşlardaydık. Karşıma alıpta yaşını sormamıştım hiçbir zaman. Sorumluluk duygusu beni mest ediyordu. Oldukça etikti. Bana karşı ilgisi dışında hiçbir zaman bir saygısızlığını görmemiştim. Arada bir gözüme takılırdı ama, nedenini anlayamazdım. Ya onun bana olan ilgisinden. Yada başka bir şey, bilmiyordum. Düz saçlarını hiç değiştirdiğini görmedim. Bugün farklı mı görünüyordu acaba gözüme. Gülümseyerek çıktı odamdan. Her zaman ki ' afiyet olsun ' cümlesini söylemeden. Tuhaf gelmişti bu sabah bana, Seda. Garip bir duygu hissettirmişti bu sabah. Başımı sallayarak iyice saçmaladığımın farkına vardım. Kendine gel telkiniyle silkelenmeye çalışıyordum.
Masada ki evraklara göz atarken kapım çaldı, Kaya'ydı odama gelen. Yüzünde güzel bir tebessümle 'rahat uyuyabildin mi ' diye sordu. Teşekkür ettim, yemek ve konaklama için. Gülümseyerek, her zaman ..dedi. Muzip bir bakışı vardı yüzüme doğru, dün çok mu saçmalamıştım diye düşünmedim değil. Ama o kadınla ilgili onunla konuştuğumu hatırlamıyordum. Ona göre hep kontrollüydüm, sanırım dünkü kontrolsüzlüğüm yüzündendi bu bakışı..
O gittikten sonra yarım kalan dosyaları istemek için Seda hanımı aradım. Her zaman ki 'efendim, Deniz bey ' deyişinden farklıydı ses tonu. Neler oluyordu ? Telefonu telaşla yüzüne kapattığımı fark ettim. Tam odadan çıkıp ondan isteyeceklerimi söyleyecekken, açılan kapıyı yüzümde hissettim. O an da o da merak etmiş olacak ki, aynı an da kapıya yönelmişiz ikimizde. Olan benim burnuma olmuştu tabii ki. Çok üzgündü ' Özür dilerim, özür dilerim' diyordu arka arkaya. Bir poşet buzla geldi odama, elindeki buz torbasını burnuma tutarken, parfüm kokusu geldi burnuma. Ne de iç gıcıklayıcı bir kokuydu. Rahatsız olmuştum bana bu kadar yakın durmasından. Buz torbasını almaya çalışırken elektrik çarpmış gibi hissettim ellerine dokunduğum anda. Tamam Seda hanım, 'gerisini ben halledebilirim ' diyebildim, bu duygu karmaşasını yaşarken. Dün gece ben ne yapmıştım da, bir an da çalıştığım sekreterim gözüme farklı görünmeye başlamıştı anlamış değildim. Burnumun acısını hissetmiyordum bile. Baskın gelen duygu daha çok acıtıyordu çünkü beni. Tatile ihtiyacım vardı artık, uzun zamandır kendime zaman ayırmamıştım bu yüzdendi; bunca saçma duygulanımlarım.
Önümde ki proje ye göz atarken tatilin imkansızlığının farkına vardım. Neyse az kalmıştı artık bitmesine, projeyi onaylattıktan sonra da gidebilirdim tatile. Seda hanımın gelip 'nasıl oldunuz ? ' sorusu ile yine girmiştim girdabıma. Odadan nasıl çıktığımı bilemedim. Ağzımdan çıkan 'iyiyim 'diye sarf ettiğim kuru söz dışında renk vermek istemiyordum. Projenin hazırlandığı araziyi ziyaret etmeliydim. Kafam dağılırdı belki o zaman.