Üzerimde hissettiğim ağırlıkla o güzelim uykumdan kalkmak zorunda kaldım
Üzerimdeki ağırlığın sebebi abim yani Minho'ydu. Aramızda neredeyse 1 yaş olmasına rağmen arada abi diyordum çünkü beyefendi öyle istiyordu. Abi denediğimde çok sinir oluyordu ki bu benim hoşuma gidiyordu. Üzerimdeki ağırlığa daha fazla dayanamadım ve bağırmaya baladım.
"AĞAĞAĞA KALK ÜZERİMDEN AYIIII"
"Bana ayı diyene bak iki saattir alarmın çalıyor ve senin dışında herkes kalktı"
Herkes dediğine bakmayın evde sadece ikimiz yaşıyoruz anne ve babamız Avustralya'dalar ve bizde Kore'ye okumak için gelmiştik.
"Tamam be kalktım. Saat kaç bu arada?"
"07.35 hadi çabuk kalk ve hazırlan okula geç kalıcaz" dedi ve odamdan çıktı. Abimin çıkmasıyla bende banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım sonra aynadan çillerime baktım. Çillerimi hiç sevmiyor ve bu yüzden onları sürekli kapatıcıyla kapatıyordum.
Lavabodan çıktım ve üzerimi yeni okulumun formasını giydim. Evet abimin okuluna kaydolmuştum. Bundan önceki okulumda bir çocuğu bıçaklamışlardı. Çocuğu bıçakladıkları bıçak benim çantamdan çıkmıştı. Bunu yapanların önceki okulumda benimde uğraşan çoçukların yaptığından emindim ama kanıtım yoktu. Zaten bende kanıt yetersizliğinden bir şekilde kurtulmuştum ya da ben öyle sanıyordum. Bu olay yüzünden okulumdan olmuştum abim de onun okuduğu okulda okumaya başlarsam beni bu tür olaylardan rahatlıkla koruyabileceğini söylemişti. Şimdi de birazdan yeni okuluma gitmek yola çıkacaktık.
Bu olayı genelde kimseye anlatmam kimse bana inanmazdı çünkü kanıtımda yoktu. Ve insanlar benden uzaklaşırdı belki de en güvendiğüm ve bağlandığım insanlar bile. Bu hayatta en çok korktuğum şey sevdiğim insanlar tarafından terk edilmekti. Bunu göze alamazdım. Kendi kendime düşürken saatin ilerlediğini farkettim ve kafamdaki o düşüncelerden kurtuldum
Tam kapatıcımı süreceğim sırada abim içeri girdi.
"Yine mi çillerini kapatıyorsun daha ne kadar söylemem gerekiyor yüzüne çok yakıştıklarını" dedi öfkeyle. Abim çillerimi kapatmama karşıydı ama elimde olan birşey değil, sevmiyordum.
"Asıl benim sana daha ne kadar söylemem gerekiyor sevmiyorum diye" oflayarak odadan çıktı her sabah aramızda aynı muhabbet geçiyordu ve alışmıştık ikimizde.
Saçlarıma aynadan son birkez daha baktıktan sonra telefonumu ve çantamı da alıp aşağı indim. Minho ikimiz için sandviç hazırlamıştı ama ben kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Minho da bunu biliyordu ama bu konuda ısrarcıydı.
"Bu sandviçi yemeden bir yere gidemezsin" dedi otoriter bir sesle.
"Demek ki evden hiç çıkmayacaz. Sende biliyorsun kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Kahvaltı yerine kahveyi tercih ede-" cümlemi tamamlayamamamın sebebi Minho'nun sandviçi ağzıma tıkmasıydı.
Minho karşıma geçmiş zafer sırıtışı atıyordu. "Artık gidebiliriz" dedi. O kapıya doğru giderken bende arkasından gözlerimi devirdim.
Okulumuz evimize yakındı o yüzden yürümeyi tercih ettik. Evden çıktık ve 1-2 dakika sessizce yürüdük. Bu sessizliği bozan Minho'nun sorusu olmuştu"Yeni okulun için heyecanlı mısın?"
"Yani, evet biraz heyecanlıyım ama sen yanımda olduğun için çok sıkıntı çekeceğimi sanmıyorum"
"Okula gidince ilk işim seni arkadaş grubumla tanıştırmak olacak" arkadaşları evimize ara sıra geliyorlardı simalarını az çok biliyorum. Aramızda geçen muhabbetler sadece merhabalaşmaktan ibaretti. Genelde konuşkan birisi değilim. Samimi olduğum insanların yanında kendimi daha rahat hissediyorum. O yüzden arkadaşları geldiğinde hep odam da olurdum. Peki ya beni sevmezlerse. Daha fazla dayanamayıp Minho'ya içimi kemiren o soruyu sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SLANDER / Hyunlix
FanfictionFelix eski okulda yüzerine ağır bir iftira atılır. Kanıt yetersizliğinden olaydan kurtuldur ya da Felix öyle zanneder... Bu iftiradan dolayı okulunda atılır ve abisinin okuluna kaydolur.