Saye eve gitmeden önce Aleyna'ya uğramıştı. Aleyna'yı odanın içinde bir o yana bir bu yana deli gibi dolanırken görünce içinde şeytani bir mutluluk belirdi. Aleyna bir süre Saye'nin onu izlediğinden habersiz odanın içinde söylenerek dolandı. Sonra Saye "Aleyna neler oluyor?" diye sorarak içeriye endişeli yüz ifadesiyle girdi.
"Asıl sana ne oluyor? Ne işler karıştırıyorsunuz siz?" Aleyna ince siyah kaşlarını çatmış Saye'nin karşısına hesap sorarcasına dikilmişti. Oldukça endişeli gözüküyordu. Saye odanın içinde gözlerini gezdirdiğinde birkaç çerçevenin kırılmış olduğunu gördü. Aleyna duygularına engel olamıyor ve kendini ele veriyordu. Bu Saye'yi oldukça sevindirmişti.
"Anlamadım." Dedi Saye gardını alarak. Oldukça sert çıkmıştı sesi. "Yani demek istediğim o kız sana da zarar verebilirdi. Delirmiş gibiydi." Dedi Aleyna. Saye'nin sert çıkışını görünce geri adım atmıştı çünkü onun da şu an Saye'ye ihtiyacı vardı.
"Otur da anlatayım." Dedi Saye ses tonunun sakinleştirmeye çalışarak. Sonra onun sürekli yere vuran ayağına bakarak "Sen stresli misin? Bir sorun mu var?" diye sordu. Aleyna hiç belli etmeyerek o kendini beğenmiş gülümsemesini takındı. "Ne sorunu olacak canım. Sadece Dilara'yı merak ediyorum. O manyak Ceyda kıza neler yapmış." Ne kadar da düşünceli bir arkadaş diye düşündü Saye.
Saye, Dilara ile kantinde oturdukları zamandan itibaren her şeyi anlatmaya başlamıştı. Bu arada orada çalışan yardımcı kadın kahvelerini getirmişti. Yüzü oldukça solgun gözüküyordu. Saye onu sevmişti, kardeşiyle ilgili bir şeyler biliyor ama tam olarak söyleyemiyordu. Saye'ye kahvesini uzattığında elini tuttu. Saye ona baktığında bir terslik olduğunu fark etti ama Aleyna anlamasın diye tekrar konuşmaya devam etti. Bir süre daha konuştuktan sonra Saye "Seni korkutan bir şey yok değil mi Aleyna? Ceyda'nın gözü dönmüş gibiydi çünkü." Dedi.
Kalın, kırmızı rujlu dudaklarını kıvırarak: "O ezik bana hiçbir şey yapamaz." Dedi Aleyna. Saye kibirli insanlara çok acıyordu. Kendilerini öyle büyük görüyordular ki karşıdaki insanın neler yapabileceklerini algılayamıyordular. Karşısındaki kişi parasızda olsa, işi, sevdikleri hiçbir şeyi olmasa da herhangi bir insanın istediği, kafasına koyduğu ya da takıntı haline getirdiği her şeyi yapabileceğini bilmiyorlardı. Ama öğreneceklerdi.
"Bu arada diyorum ki Ceyda ile gizliden gizliye görüşeyim bir şeyden şüphelenirsem sana haber veririm. Ne dersin?"
"İyi fikir. O delinin ne yapacağı belli olmaz." Saye tam kalkıyordu ki odanın kapısı tıklatılıp açıldı. Gelen Sungurdu. Spor giyinmişti. Altında gri bir eşofman üzerinde kısa kollu bir tişört vardı. Saçlarının ve yüzünün terinden spor yaptığı belli oluyordu. "Sevgilim buradaymış. Onu görmeye geldim." Dedi. Saye'ye yaklaşıp sarılarak. Saye'de zorla sarılsada sonra ittirerek "Terlisin." Dedi. Sungur geri çekilip Saye'nin saçlarına bulaşan tere baktı. Bunu bilerek yapmıştı. Aleyna görmek istemiyormuş gibi kafasını yere çevirmişti. "Aleyna beni acil çağırınca sana haber edemedim." Dedi Saye, Sungur'a.
"Neyse bende duş alıp sana gelecektim zaten. Bu akşam bir planın var mı?" Sungurla buluşmayı düşünmese de Aleyna'yı kızdırmak için: "Yok." Dedi.
"Eee beraber takılalım o zaman Aren de gelecekti." Aleyna onları yalnız bırakmak istemiyordu ve bu oldukça belli oluyordu.
"Hiç sanmıyorum çünkü o bugün önemli bir davaya çalışacağını söyledi." Diye bozdu Sungur onu. "Hem ben Saye ile baş başa kalmak istiyorum."
"Aman be ne yaparsanız yapın." Dedi Aleyna. Sinirleri oldukça bozulmuş gözüküyordu çünkü yine ayağını sallayıp duruyordu. "Neyse haberleşiriz." Dedi Saye ve odadan çıktı. Arkasından Sungur'unda geldiğini gören Saye ona ters ters bakarak "Seninle sonra görüşeceğiz." Dedi. Sungur ise muzip bir şekilde gülümsüyordu. Saye onun bu sinir boza suratına dayanamayarak merdivenlerden inip evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE(Yakında basılacak)
Aksiyonİntikam neydi? Soğuk yenen bir yemek mi? Unutmak mı? Peki ya affetmek? Saye'ye göre sadece bir oyundu. Ama sonu ölümden bile daha tehlikeli bir oyun, belki de bir kumar. İkiz kardeşine yapılan zorbalıkların intikamını almak için and içen Saye, kard...