Bol spoili ve dikkatli okunması gereken bölümümüzde ❤️keyifli okumalar~
🍷🍷🍷
***
"İtiraz reddedildi. Benimle geliyorsun-uzz..."
Joseph, Omega Valeria'yı sırtından tek bir saniye bile indirmeden ulaştığı laboratuvarının kapısından giriş yaptıkları an, Elly'nin dediklerinin ardından apar topar aceleyle çıkıp tüm o yerde dağınık halde bıraktığı aletler onları karşılamıştı önce.
Usulca sırtından inen kızılın gözleri şaşkınlıkla etrafı taradığında, Joseph de sanki yakalanmış gibi toplamaya girişmişti hızla.
"Oh... Savaş mı çıktı burada?"
Elindekileri yerlerine yerleştirdiği sırada duyduğu soru ile bakışlarını eşine döndüren Thita'nın yüzü asılmış gibiyken, "Bu adada varlığına izin vermeyeceğim tek şey savaş." dediğinde, sadece o kelimeyi cımbızla çektiği için rahatsız olmuştu sanki.
Onun hassas noktasına değindiğini anlayan Valeria, aldığı yanıttan sonra dudakları düşerken, kızılın bu sessizliği ile böyle bir anı mahvetmek istememişti aslında siyahlı. Bu yüzden boğazını temizleyip derhal, ortamı yumuşatmak için, "Ahh... Yani sadece birkaç ıvır zıvır işte...Bazen kendimi kaptırıyorum çalışırken, biliyorsun." demişti sıcak bir göz teması kurup.
Düşündüğü gibi bu, mühürlü eşinin iyi hissetmesi için yeterli olmuş ve Valeria, elini beline koymuş bir şekilde, ortalığı toplamaya çalışan Dorianı seyretmeye başladığında, hala orada dikilmeye devam ettiğini bile unutmuştu bir an için, ta ki eşi tarafından uyarılana kadar.
"Bu arada masaya geçip rahatça uzanabilirsin. Burayı bitirmek üzereyim."
Muayene yatağını görmek Valeria'yı işte şimdi biraz tuhaf hissettirmişti. Çünkü... Hala olanları anlamlandırmaya çalışıyordu zihni. Daha birkaç ay önce ölüp, resmen yeniden dirilmişti.
Ve şimdi, bir bebek taşıyordu. Bu, bu yüzyıldaki normal bir kadın için imkansızdı. Bu kontrolün, nasıl bir şey olduğunu bile bilmıyordu.
Sevdiği adamın bir parçası, içinde büyümekteydi.
Adımları yavaş yavaş yatağı bulduğunda, kafasında hala birçok düşünce cereyan etse de sırt üstü uzanıp derin bir nefes almıştı Joseph'in gelmesini beklerken.
Farkında olmadan ellerini göğsünde birleştirip tırnaklarıyla oynamaya başladığındaysa içinde hala bir tedirginlik varken, sonunda yatağın yanına çekilen tekerlekli bir sandalye ile oraya yerleşen eşinin sesi ile gerçekliğe dönmüştü yine.
"Başlayalım mı?"
"B-başlayalım..."
Joseph, önce soldaki ekranı ayarlayıp ardından da sandalyesini kaydırarak Valeria'ya doğru sağa doğru döndüğünde, elinde tuttuğu cihazı hafifçe sallayıp, "Soyunmayacak mısın? Ya da en azından kumaşı sıyırabilirsin?" demiş ve içindeki duyguları bastırmaya çalışarak profesyonel bir doktor kimliğine büründüğü gibi sıkıca tutmuştu elindekini tüm ciddiyetiyle.
Tam olarak ne yapması gerektiğini bilmeyen kızıl ise gücü resmen bir anlığına ellerinden çekilen parmaklarıyla şortunun lastiğini çözüp neredeyse alakasızca altındakini indirmek üzereyken, siyahlı tarafından nazikçe durdurulmuştu bileği.
"Güzelim... Sadece tişörtü yukarı sıyırsan yeterli. Ultrasonu karnına tutacağım yalnızca hmm??"
Bu, Valeria'nın minik bir utançla alt dudağını ısırmasına sebep olduğunda, işte şimdi stresi hiç kapanmamak adına çenesine vurmak üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANRI'NIN ADASI: Mühür
Fantasy[+18] "Sen Valeria... Benim olansın!" Nefesimi kesen içimdeki varlığı, en ücra kıyılarıma vuruyorken, kulaklarımda çınlayan tek ses... Mührümün sahibine aitti. "Ve de sen, ait olduğum tek gerçeksin!" *** Yıkılan ve doğumların azalıp insan ırkının a...