Odamın içinde yankılanan telefonumun sesiyle gözlerimi açtım o güne. Zar zor kendime gelip telefona uzandım ve önce saate baktım. Saat sabahın 6'sıydı. Ah kimdi bu saate beni tatlı uykumdan uyandıran? Ekrandaki "BAY BANG" yazısını görünce hemen doğrulup telefonu açtım
"Uykunuzdan uyandırdık galiba Felix bey." Evet!
"Özür dilerim bay bang,buyrun?"
"2 saate şirkette ol."diyip suratıma kapattı. Lanet adam.
Kendisi şirketin sahibiydi,ve adam resmen bana takıntılıydı! Bana herkesten çok iş verir,sonra da "sen en sevdiğim çalışanımsın ondan çok çalıştırıyorum ki iyi yerlere ulaş."derdi. Tabi ben bu yalanlara ilk başlarda inanırdım fakat zaman geçtikçe bana kafayı taktığını anlamıştım. Ama bir yandan ona teşekkür ediyorum, çünkü onun sayesinde ünlü birisi olmuştum.
Oflayarak yataktan kalktım önce aynada kendi halime baktım sonra duş alıp üzerimi giyindim ve dışarı çıktım. Otoparkta duran motoruma binip şirkete doğru yol aldım. Şirkete geldiğimde kapıdaki korumalara selam verdip içeri girdim. Ve tahmin edin karşımda kimi gördüm. Bay bang! Kesin yine bir defileye katılıcaktım buraya da bana bunun haberini vermek için gelmişti. Yoksa odasından dışarı çıktığı yok adamın. Yanına doğru ilerlemeye başladım.
"Günaydın bay bang."
"Sanada günaydın Felix. 3 gün sonra defileye çıkacaksın. Ha bir de, bu öyle normal defileler gibi değil ünlü stilist Hwang Hyunjin'in defilesi. Ona göre hazırlan."diyip yanımdan geçti ve dışarı çıktı.
Ünlü stilist Hwang Hyunjin mi? Ünlüyse ben neden daha önce duymadım adını? Kafamda binlerce soruyla asansöre bindim ve odamın olduğu kata çıktım.Birkac kişiye selam verip odama girdim. Çalışma masamın üzerindeki bilgisayardan hemen Hwang Hyunjin'i araştırmaya koyuldum. Adam dünyaca ünlü bir stilistmiş. Bu zamana kadar neredeyse her ülkede defile yapmış. Hepside acayip ilgi görmüş. Fotoğraf bölümüne girip adamın fotoğraflarına baktım. Açık konuşmak gerekirse yakışıklıydı ve çok karizma duruyordu. Siyah saçları koyu kahve gözleri ile çok çekici görünüyordu. Biraz daha biseyler araştırıp bilgisayarı kapattım. Dünyaca ünlü bir stilistin defilesine katılmak beni heyecanlandırmıştı.
Şirkette işlerimi hallettim saat 20:00'di ve yorulmuştum. Yarın fotoğraf çekimim vardı. Onun için eve gidip biraz olsun dinlenmeliydim. Şirketten çıkıp tekrar otoparkta duran motoruma bindim ve eve gittim. Tam eve girdiğim sırada telefonum çaldı. Arayan Changbin'di.
"Hayırdır hiç arayıp sormuyosun? Unutulduk."
"Saçmalama be seni unuturmuyum lan ben. İşlerim yoğundu, şimdi eve geldim telefona bakmaya fırsatım olmadı."
"Yakınlardayım yanına geliyim mi diye sorucaktım."
"Sorman hata çık gel istediğin zaman."
"5 dakikaya kapındayım beybi."
Telefonu kapatıp ceketimi çıkardım ve kapının yanındaki askılığa astım. Changbin ile yaklaşık 5 yıldır arkadaştık. Hatta dost, güvendiğim ve yanında rahat hissettiğim tek insan oydu. Hemen içeri gidip kendimi salondaki siyah büyük koltuğa bıraktım. Birkaç dakika sonra kapı çaldı. Yerimden kalkıp kapıyı açtım.
"Kim yordu lan seni bu kadar? Zar zor ayakta duruyo gibisin." İçeri geçip oturduk.
"Sence kim olabilir? Çalıştığım şirketin patronu bana takıntılı ya hani."
"Allah sabır versin ne diyim. Ee varmı defile falan?"
"Evet 3 gün sonra ünlü bı stilistsin defilesine katılıcakmışım. Adam dünyaca ünlü birisi. Hwang hyunjin."
İsmini duyar duymaz gözleri fal taşı gibi açıldı ve doğruldu.
"Oha! Ciddimisin sen! Ben o adamın hayranıyım ya. Mükemmel birisi, tasarımları da çok hoşuma gidiyo."
"Ben tanımıyorum ilk defa duydum diyebilirim."
"Bide model olacaksın. Nasıl tanımasın ya."
"Hiç karşıma çıkmadı demekki. Neyse biseyler içermiyiz?"
"Olur içelim."
Saat 12:00'ye kadar changbin'le birşeyler içip sohbet ettik. Daha sonra onu yolcu ettim ve hemen üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım, yatar yatmaz uyumuşum zaten.
İlk defa kitap yazıyorum çok heyecanlandım umarım beğenilir★
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stilist Aşkı
Nouvelles"Noldu bir sorun mu var? Kötü mü olmuş?" "Hayır. Aksine beklediğimden daha mükemmel."