Multimedya / Bölüm Şarkısı: Alt-J - Taro
---
Arabella
2 Ay Sonra
'' ARA, ÇABUK BURAYA GEL! '' DİYE BAĞIRDIĞINI DUYABİLİYORUM THEON' UN. Daha on yaşında olmasına rağmen her zaman bana çok daha büyükmüş gibi geliyordu, belki de hareketlerinin neredeyse tamamı bana babamızı hatırlattığındandı bu.
Evimizin önündeki yoldan çekiliyor ve bahçe boyunca minik adımlarla koşturuyorum, bunu yaparken de nedeni bilinmez şekilde, aptal gibi sırıtmaktan vazgeçemiyorum. Sanırım küçük bir çocuk olmak size bunu yapıyor, oyuncaklarınızdan biri kırılmadıktan ya da en iyi arkadaşınız renkli pastel boyalarını kullanmanıza izin vermediği zamanlar dışında üzüntü pek olası bir duygu olmuyor.
'' Sokağın ortasında napıyorsun? Aniden bir araba çıksa ne olacaktı? ''
'' Koşardım. '' diyorum, eminim abimin suratındaki kaslar sinirli bir şekile girmiş olmasalar, küçük kız sesimle kıkırdardım bile.
'' Ah, annemler görmediği için şanslıyız. Ben bıraktığın topu almaya gidiyorum, hadi sen içeri gir. ''
Başımı evet dercesine yukarı aşağı sallıyorum, ama gitmeye niyetim olmadığı çok açık. O nasıl bana göz kulak oluyorsa ben de kendimi eşit derecede sorumlu hissediyorum ve o da bunu benim kadar iyi biliyor. Elini uzatıp kafamdaki saçları karıştıyor ve yüzünde bir sırıtışla, beton yolun ortasında kalmış topa yöneliyor.
Yere eğilip topa uzanacağı zaman, bir anda birkaç silahın ateşleniş sesleri sokak boyunca yankılanıyor. Korkudan gözlerimi sıkıca kapatıp ellerimi kulaklarıma götürüyorum. O an istediğim tek şey abimin dönmesi ve bana sarılması, beni tüm bu dehşetten korumak için kollarının arasına alması.
Kafamı sola çevirip, bakışlarımı abimin son kez durduğu yerde sabitliyorum. Ama tek görebildiğim yerde birikmiş kıpkırmızı kan yığının üzerinde yatan, hareketsiz bir beden oluyor. Kafası bana dönük, ve fal taşı gibi açılmış gözleri, boş bir şekilde bana bakıyor.
----
Gözlerim bir anda açılıyor, bedenim hızla yatakta sıçrıyor ve manevi bir destek almak adına ellerim aniden çarşafımı sıkıyor. Tüm bedenimin deli gibi titrediğini hissedebiliyorum, ciğerlerime giren hava olabildiğince çabuk şekilde dışarı süzülüyor ve yeniden derin nefesler almaya devam ediyorum.
Panik faslı geçtikten sonra, sol elimi ilk önce ter damlalarıyla dolmuş alnıma sonra da gözlerime götürüyor ve çok bastırmadan ovuşturuyorum. İşe yaramaz gün ışığı, ne gecenin sağladığı huzura ne de karanlığın dostluğuna sahip. Tam tersi,sizi açıkta, korumasız bırakmaktan başka bir şey yaptığı bile yok.
Odam her zamanki gibi ' iç karartıcı ' görünüyor, en azından benim dışımda tanıdığım herkesin kullandığı sıfat bu. Duvarlarım siyaha boyalı ve üzerlerinde onlarca yıl önce popüler olan birkaç grubun posterleri var. Arctic Monkeys, Alt- J ve en önemlisi de Oasis. Duvarda eski bir hologram yansıtıcı ve onun biraz üstünde de kırık bir ayna duruyor.
Koyu renkli perdeleri aralıyorum ve hoşuma gitmese de güneş ışığının odanın içine daha da süzülmesine izin veriyorum, en azından şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Science FictionGerçeklik: Gerçek olan, var olan şeylerin tümü. ------------------------------ Sanal gerçekliğe girme fikri sayesinde dünyada bir fenomen haline gelen oyun ' Beta ' , yıllar geçtikten sonra bir oyun olmaktan çıkmış, ikinci bir Dünya haline gelmiştir...