Hayatım boyunca hep bir şeylerin yolunda gitmesini istedim. Ama sadece istedim. Oldu mu? Hayır. Neden? Bende insandım. Benimde duygularım, benimde kalbim vardı. Benimde bir hayatım vardı. Çok istedim sevdiğim çocuk beni sevsin. Çok istedim arkadaşlarımla rahat rahat takılmayı. Çok istedim içimdekileri dile getirmeyi. Ama olmuyordu işte. 25 senedir 'bunlar benim hayat sınavım' diye diye kendimi avutuyordum. Ama bir yerden sonra 'kendini kandırma chan. Bunlar senin hayat sınavın değil.' demiştim. Eve kapanmıştım. Ailemi görmek istememiştim. Sevdiğim çocukla konuşmamıştım. Kendi evimde asosyalleşmiştim resmen. Kendimi seviyor muyum? Evet. Kendime değer veriyor muyum? Evet. Ama hep bir şeyler ters gidiyordu. Kapının çalmasıyla düşüncelerimi bir kenera bırakıp ayağa kalktım. Kimdi ki bu saatte? Yan komşum hariç bu zamana kadar kimse gelmemişti. Büyük ihtimalle yemek getirmişti. Kapıyı açtığımda tanıdık simayla yüzümü buruşturdum. Neden gelmişti ki?
"Ne istiyorsun woojin?"
Elini kapıya yaslamıştı ve sırıtarak bana bakıyordu. Yavşak ne olacak.
"Aa chan. Evine gelen misafirlere böyle mi davranıyorsun."
"Ne istiyorsun?"
Beni dinlemeyerek elleri cebinde çok bilmiş bir şekilde içeri girmişti. Peşinden oflayarak gelmiştim. Salona gelmiş ve sanki babasının malıymış gibi koltuğa yayılmıştı. Mal amk ne olcak?
"Bak direkt konuya gireceğim. Bana seungmin'i bul."
"Sen mal mısın? Seungmin de kim? Tanımadığım kişiyi bana sormaya gelmiş olamazsın."
"Burada olduğuma göre?"
"Of ben bulamam."
"Paraya ihtiyacın yok mu yani?"
Vardı. Hemde çok. Normalde ailemin isteğiyle doktor olmuştum. Ama 1 yıllık izin istemiştim. Ve para ihtiyacımı woojin'den karşılıyordum. O bana bulmak istediği kişilerin bilgilerini veriyor, ben ise onları bulup onlarla buluşup woojinle tanıştırıyordum. Zaten gerisi beni ilgilendirmiyordu. Ben işimi yapıp paramı alıyor ve oturuyordum. Woojin'i ne kadar sevmezsem de para kazanmak için katlanıyordum. Hastaneye de geri dönemiyordum. Dönmek için iznimin bitmesi gerekiyordu. O yüzden woojin'e biraz daha katlanacaktım. İnşallah başıma bir şey getirmezdi.
"Bak şimdi. Çocuğu bul. Onunla buluş ve konuş. Sonra benden bahset. Sonra ben geleceğim zaten."
"Benim çıkarım?"
"10.000 dolar."
"Parayı nerden buldun?"
Hiç bu kadar yüksek mevkide para sunmamıştı. Açıkçası paranın kaynağınını merak etmiştim.
"Sen oraları karıştırma. Anlaştık mı?"
Biraz düşündüm. Başıma en fazla ne gelebilirdi ki?
"Anlaştık."
YOU ARE READING
İÇİMİZDE KALANLAR
Short StorySöylemek istediğimiz ama söyleyemediğimiz pek çok şey var. Bizler hayatımız boyunca hep bir şeyleri içimize atacağız veya atmak zorunda kalacağız. Bazı şeyleri söyleyemeyeceğiz. Bazen bazı kelimeler ne kadar dışarı çıkmak istese de biz onları içimiz...