Selam naber?
|||||
Jisung ertesi gün okula gelir gelmez direkt sınıfına çıktı. Ne öğretmenler odasına ne lavaboya adımını dahi atmıyordu çünkü Minho ile karşılaşmak istemiyordu. Son yaşadıkları şeyden sonra ne hissedeceğini bilemiyordu, sadece öfke daha ağır basıyordu. Fakat bu öfke ona mıydı kendisine miydi işte bunu hiç bilmiyordu.
Sınıfa öğrencilerin neredeyse tamamı toplandığında, ders saati de gelmiş sayılırdı. Hiç uzatmadan derse başladığında sonradan gelen öğrencilerin minik özür mırıltılarına başını sallayıp nezaketen karşılık veriyor ve dersini bölmüyordu.
Onun üstündeki bu durgunluğu öğrencilerin de gözünden kaçmamış olacaktı ki arka sıralardan bir kız öğrenci endişesini gizlemeden Jisung'un sözünü keserek lafa daldı.
"Hocam, bölüyorum özür dilerim ama hiç iyi görünmüyorsunuz. Bir sorun mu var?"
Öğrenciler okulda en çok Jisung'a ısındığından onun için endişelenme hakkını kendilerinde bulabiliyorlardı. Jisung da bu sorunun hesap sormadan çok uzak tamamen koruma içgüdüsü ile sorulduğunu bildiğinden hafifçe gülümsedi kıza.
"Biraz uykusum Lina, teşekkür ederim. Bu arada isterseniz mola verebiliriz bu durumun sizi sıkmasını istemem."
Onun bu düşünceli hali neredeyse yaşıtı sayılacak bu öğrencilerin kalplerini sıcacık yaparken mırıltılarla topluca reddettiler bunu. Jisung ise gülümseyip dersine devam etti.
|||
Jisung dersin sonuna geldiğinde "Evet beyler bayanlar, harikaydınız. Mola verelim son dersi yaklaşacak olan vizeniz hakkında konuşarak geçirmek istiyorum. Yarım saat sonra görüşürüz." diyerek onlara el sallayıp çıktı fakat tekrar Minho ile karşılaşma ihtimaline karşı okuldan çıkıp açık otoparktaki arabasına adımladı.
Başı stresten ve düşünmekten o kadar ağrıyordu ki girdiği bu çıkmazdan en azından bir süre kurtulmak için ellerini direksiyona yaslayıp başını kollarına koydu. Bir süre gözlerini kapatıp hiçbir şey düşünmek istemiyordu.
|||
Jisung'un ağzından...
Göz kapaklarımın ağırlığını ne zaman kaybettiğimi bilmiyordum ve bu durumdan beni sıyıran şey sağ koltukta çalan telefonumun sesiydi. Ne ara uyumuştum hiçbir fikrim yoktu sadece biraz dinlenmek istemiştim...
Ekranda Eun Woo'nun ismini görmemle bekletmeden açtım. "Efendim Eun." Sesimin uykudan uyandığım için çatallı çıkmasına sövmek istiyordum şu an.
"Hocam ders başlayalı 10 dakika oldu da, gelmediğiniz için endişelendik."
Az önce saçmaladığım göz kapaklarımın ağırlığını siktir edin gözlerim şaşkınlığım yüzünden kocaman açılırken anahtarı alıp hızla çıktım arabadan. Bir yandan da Eun'a cevap veriyordum "Geliyorum kapat."
Evet fazla kibarım... Telefonu kulağımdan çekip koşarak okula girdiğimde ders saati olması sebebiyle bizim fakültede kimsenin olmamasına şükrediyordum. Sınıfımın katına ulaşamadan karşıma yan koridordan çıkan bedene çarpmam çok hızlı olmuştu.
Bir anda geri sendelerken çarptığım kişinin belimden yakalamasını falan bekliyorsanız wake up to reality amına koyayım götümün üstüne düştüm.
Başımı kaldırdığımda gördüğüm Minho ile şansıma küsmeyi düşünürken tek kelime dahi etmeden hızla ayaklanıp arkama bile bakmadan koşmaya devam ettim. Tabii ki ona çarptığım için özür bile dilemeyeceğim çünkü benim canım acıdı onun değil!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev || Minsung
Fiksi PenggemarAjan Han Jisung, gizli görev için adı hiç iyi anılmayan bir üniversiteye ses eğitmeni olarak sızdığında gizli görevini başarıyla tamamlayacağına olan inancını yok eden bir şey vardı... Yanına ortak seçilen gıcık ajan Lee Minho!