"Telefonum da çekmiyor Allah kahretsin!" İlerlemiştim, o kadar farkındasızlıkla ilerlemiştim ki uzaklaştığımı yolumu tamamen kaybedince anlamıştım ve geri dönemiyordum.
Etrafımda ki ağaçlar diğer bçlgelere göre çok daha fazlaydı ama sanki biraz daha ilerisi boş bi arazi gibiydi fakat daha da ilerlemek istemiyordum o yüzden bulunduğum yönde olan bir ağacın altına oturdum.
"Tam filmlerde ki sahneler gibi hayatım cidden." Dedim kendi kendime ve sinir bozukluğu ile güldüm. Saate baktım henüz hava kararmamıştı ama kararmayacağı anlamına gelmiyordu, işte o zaman gerçekten korkmaya başlardım. Henüz dört saat var gibi gözüküyordu içimi rahatlatmak istedim sonuçta Bade yokluğumu fark eder ve diğerlerine söylerdi. Öyle yapardı değil mi?
"Harika ya çok harika" diye söylendim yine. Halim komik ruh halim ondan da komikti.
Beklemekten başka çare yok anlaşılan diyerek telefonumu tekrar cebimden çıkardım ve oturduğum ağacın altında müzik açarak şiir yazmaya başladım.Kötü anlarımda eğer uygun pozisyonlarda isem hep yapardım bunu, ruhum rahatlardı her yaptığımda. Şiirler hoşuma gitmekten ziyade hayatıma anlam katar,kendimi benimsememe yardımcı olurdu. Kendi şiirlerim ise o anki ruh halime ve ya günlük yaşadığım şeylere bağlı olarak yazardım. Şimdi yine yazacaktım ve bu sefer şiirin adı 'Bilinmezlik' olacaktı. Sebebi ise şuan tamamen bilinmezlik içinde bir ağacın altında oturmamdı. İçimden geçen her şeyi yazdım şiir olarak. Yazdıkça rahatladım ve rahatladıkça bulunduğum durumu unuttum.
Saatler saniye gibi geçip giderken ben orada öylece oturdum...3 saat sonra....
Çıtırtı sesleri...
İrkilerek gözlerimi açtım ve seslere kulak verdim. Telefonumun şarjı bitmesin diye kapatmış ve cebime geri koymuştum sonrasında ise gözlerimi kapatarak dinlenmek istemiştim fakat bu kadar uzun süre uyuya kalacağımı tahmin etmemiştim. Yaklaşık üç saat gibi bir süredir uyuyordum ve hava kararmıştı. Korkarak ayağa kalktım etrafımdan gelen sesler çok uzakta değil gibiydi ama çok sinsi bir şeymiş gibi gelmişti , sonuçta beni aramaya çıkmış olsalar ismimi bağırırlardı öyle değil mi?Ne yapacağımı bilemeyerek seslerin tam tersi yönüne sessiz ama hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Elbette kendimi olağan bir duruma karşı koruyabilirdim bu konuda yeterli eğitimim ve bilgim vardı ama vahşi bir hayvan olma olasılığıda vardı insan olup yanında etkisiz bir şeyler olma olasılığıda vardı. Böyle bi durumda çabam çırpınmaktan başka bir şeye yaramaz gibi duruyordu. Daha da hızlandım çünkü düşüncelerim beni çok daha fazla dehşete düşürüyordu kendimi bu karanlıkta içinden çıkamayacağım bir durumdaymış gibi hissediyordum ve ilerlemekten başka hiç bir şey yapamıyordum.
Sesler arttı hatta resmen yürüme sesi bir şeylere basma sesiydi bu. Haşırtılı nefes seslerini duyunca bir insan olduğuna kanaat getirdim çünkü ancak bir insan çok fazla yorulunca bu derecede nefes alırdı. Durdum. Arkamı dönmedim gelen her kimse kaçmak istemediğim için durdum ve sadece dikildim. İçimden kendime küfür ettim, ne hikmetle ormana gizemli diye adlandırdığım çocuğu bulmaya çıkmıştım? Ne diye orada uyumuştum? Neyime güvenerek arkasına koyulmuştum aptalca bir oyunun? Belkide bana yazan kişinin niyeti kötüydü. Ben bunları neden en başında düşünmemiştim?
Bu sefer kendime daha da çok sinirlenmiştim ve " Aptalsın Mavi.." diye sakin bir sesle sessiz bir şekilde kendi yaptığım salaklığa söylendim. Korku bedenime yayılmış olmalıki ilk defa ellerimin titrediğini fark ettim ama direnmedim. Direnseydim ne olacaktı ki, titremem geçip gidecek miydi bir durak sonrakine ilerleyen otobüs misali...?
Çıtırtılar ve nefesler yaklaştı fakat ben öylece durdum. Birisi bana olması gereken mesafeden daha çok yaklaştı ama ben ilerleyemedim. Sebebi neydi durmamın? Neden sanki vücudumun hakimiyetini kaybetmişim gibi hissediyordum?
Ben düşüncelerim ile tartışırken onların arasında sıkışıp kalırken nefesler kesildi,çıtırtılar durdu. Tahminen insam olduğunu varsaydığım şey ile aramızda on adımlık mesafe vardı çünkü kesik ama sakin ve sessizleşmiş olan o küçük nefes alışlarını duyabiliyordum. Ne çok uzağımdaydı ne de tam arkamda... dediğim gibi tahminen on adım vardı belkide aramızda ve bem ona rağmen ilerleyemiyor arkama dönecek cesareti bulamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavilikleri Görüyor Musun?
FanficBen Mavi. Denizler kadar dalgalı ama bir balık gibi özgür olamayan, okyanuslar gibi sessiz ve derin olan Mavi. Ben Mavi ama kendine bir mavi olamamış Mavi. Benim hikayemi okumaya ve benimle beraber yaşamaya hazır mısınız?