0.3

30 3 10
                                    

İkimizden de uzun süre ses gelmedi. "Stupide." (Aptal) Ve devam etti. "Tu es stupide mais tu es très belle, petite.. Très belle." (Aptalsın ama çok güzelsin, küçüğüm.. Çok güzel.)

*

Duyduklarım zihnimin oyunuydu sadece. Bana çok güzelsin deme ihtimali yoktu.. Diyemezdi değil mi? Hayır hayır diyemezdi. Düşüncemi bölen aşağıdan gelen seslerdi. Neler oluyordu?

Aşağı inmek amacıyla yataktan kalkıp yüzümü ovuşturarak odadan çıktım. Aşağı indiğimde ise onu gördüm..

"Baba?" Ellerim titremeye başladı. O nasıl çıkmıştı hapishaneden?

"Kaçırdığınız insan bu muydu?"

"S-sen nasıl çıktın hapishaneden?" 

"Af çıktı. Beni gördüğüne sevinmedin mi oğlum?" Ayağa kalkıp bana doğru adım atması ile hızlıca duvara yaslanmış olan Jin hyungun yanına ilerleyip arkasına saklandım.

"Hoseok, Yoongi, Jimin ve Namjoon siz nasılsınız?" Dedi babam bozulmuş bir sesle.

"İyiyiz Hyun Amca, sen nasılsın?" Dedi Hoseok neşeli bir sesle.

"İyiyim. Oğlumu gördüm ya daha iyi oldum." 

"Oh oh ne güzel. O halde oğlunu sana verelim sende kalsın." Dedi Taehyung. Hızlıca Taehyunga baktım ve hemen Jin hyungun kulağına fısıldadım.

"Yalvarırım beni onunla gönderme hyung.."

"Jungkook sorun ne?" Diye fısıldadı yanımıza gelen Yoongi hyung.

"Benimle mutfağa kadar gelsenize Jungkook ve Yoongi hadi yardım edin bana." Dedi Jin hyung ve mutfağa geçtik.

"Sorun ne anlat şimdi bize." Dedi Jin hyung. Her şeyi anlattığımda hüngür hüngür sessiz olaya çalışarak ağlıyordum.

"Seni onunla göndermeyeceğiz sakinleş önce. Al bu suyu iç." Dedi Yoongi hyung ve suyu uzattı. Suyu alıp içtim ve burnumu çektim. 

"Ne pleure pas Jeon." (Ağlama Jeon.)

"Ne zamandan beri ordasın sen Taehyung?" Diye sordu Yoongi hyung.

"Siz buraya geldiğinizde Jungkookun beti benzi atmıştı yardım edeyim ayağına geldim işte. Hem unutmayın ki adam iyi iş yapıyor."

"Ne olmuş yani?" Diye sordu Jin hyung. Kalbimi bir korku sarmıştı.

"Ne olacak vereceğiz çocuğu. Hyun iti ne istiyorsa yapmamız lazım." 

"Saçmalıyorsun." Dedi Yoongi hyung.

"Yoongi haklı Taehyung saçmalıyorsun." Dedi Jin hyung.

"Asıl siz saçmalıyorsunuz. Vereceğiz çocuğu." Hızlıca yerimden kalktım ve Taehyungun önünde diz çöktüm. 

"Yalvarırım verme nolur!" Diye ağlayarak ayağına kapandım.

"Jeon kalk yerden."

"N-nolur verme be-beni." Anksiyete krizine giriyordum. Olmazdı veremezlerdi. 

"Jeon dedim!"

"Ö-öldürecektin o zaman beni! Ö-ölmeme izin vere-verecektin!" Diye sessizce bağırdım. İçeri sesimin gitmesini o adamın duymasını istemiyordum. Hızlıca beni kollarımdan kaldırdı ve gözlerimi sildi.

"Zırlamayı kes." Dedi ve kolumdan tutarak içeri sürükledi. Ağlamamaya çalışıyordum ama nafile.. Her an ağlayabilirdim.

"Jungkook eşyalarını topla oğlum biz gidelim." Dedi babam. Kalbimi öyle bir korku sarmıştı ki anında başımı iki yana salladım.

"Gelmem seninle!" Babam üzerime doğru yürüdü ve kolumu tuttu.

"Gidiyoruz dedim."

"Ka-katilsin sen hayatta gelmem!" Ağlayarak kolumu kurtarmaya calıştım.

"Eh yeter be! Ne şımarık bir şeysin sen!" Bana tokat attı ve saçımdan tutarak sürüklemeye başladı. Ağlayarak çığlık attım babam tekrar bana tokat atması ile korkarak ağladım. O anda saçımdaki baskının yok olduğunu hissettim. Taehyungun derin ve sert sesi kulaklarıma doldu.

"Bu çocuk köpeğin mi lan senin?!"

--------

Taehyung ne bipolar bir şeysin ammk

NEYSE OY VE YORUM LÜTFENNN



'Cause that's who I am|TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin