_*_*_*_*_*_*_*_*_*_
Jisung Seul deki dördüncü haftasını bitiriyordu, okul açılalı üç hafta yani bir ay olmuştu. Bu gün cumaydı, yarın tatil olduğu için, daha bir mutluydu. Bu hızlı geçen bir ay olaysız ve sakindi, tabii bu da Jisung için bir ilkti, ama bu sakinliğe alışmaya başlamıştı.
Öğleden sonra olan derslerine girmişlerdi ve bu ders resim olduğu için büyük bir rahatlık hissediyorlardı. Haftanın son iki saatinin hafif bir ders olması, sanki büyük bir şanstı ve onu en iyi şekilde –resim çizerek, değerlendirmek insanı enerjik yapıyoru.
Çoğu kişi tuval ile çalışırken, Jisung kara kalem yapıyordu. Resim çizmekte iyiydi, boyamakta değil. Beyaz kağıdı siyah kalem ile kirletirken, bütün odağı hayalindeki canavarı çizmekte idi.
Eli ağrıdığı zaman, kafasını kaldırıp diğerlerinin çizimlerine göz gezdirdi. Ve fark ettiği şey ile şaşırdı. Ondan başka kimse kara kalem yapmıyordu, herkes fırçalarını beyaz tuval de dans ettiriyordu. Yapılan çizimler ise tatlı, güzel şeylerdi. En çok manzara ve hayvan çizimleri vardı.
Kimse onun gibi canavar çizmemişti. Gözlerini kendi resmine çevirdi, canavarı tıpkı hayal ettiği gibi çizmişti, onu çizerken mutluydu ama şimdi biraz kötü hissediyordu. Keşke bende cıvıl cıvıl bir şey çizseydim. Küçüğün dudakları büzülmüştü.
Felix kafasını çizdiği kediden kaldırdı ve ilk olarak dolunay surata baktı. Jisung' un büzülmüş dudaklarını fark edince kaşlarını çattı. Gözleri küçüğün çizdiği canavara gidince güldü, Jisung' un bu tür şeylere hafif bir hayranlık beslediğini düşündü.
"Çizimin çok güzel, ya da çok korkutucu." Jisung bakışlarını çiziminden kaldırıp, Felix' e çıkardı, kahve gözleri irileşmiş ve gülümsemesi hemen yüzüne yerleşmişti. "Ben güzel olduğunu düşündüğüm için çizdim. "
Felix küçüğün iri kahve gözleri, tombul yanakları ve narin gülümsemesi ile karşılaşınca, dişlerini küçüğün yanaklarına geçirmek istedi. Küçüğün yanakları kızarana kadar dişleri ile çekiştirmek, parçalamak. Bu acıya dayanmayan bedenin dolan kahve gözlerini düşündü. İradesini kaybettiğini fark edince çillerin bulunduğu, yanakları ve burnunun üstünden bir kan akışı dalgası geçti. Çok uzun değildi çillerinin altı iki- üç saniye kızarmış ve tekrar aynı tonuna dönmüştü.
Kafasını hemen kendi resmine çevirdi ve içinden kendisine sövmeye başladı. En iyi arkadaşı olan kişiyi ısırmayacağını, ısıramayacağını kafasının içinde tekrar tekrar söylüyordu. Ama beyni ona oyun oynarak araya kim görse ısırmak ister, bu senin sorunun değil. Dolunay suratın tatlılığı ,şeklinde kelimeler sokarak çilliyi sinirlendiriyordu.
"O zaman güzel." Jisung' un yanında oturan Jeongin Demişti bunu. Oda fark etmişti Jisung' un morelinin düştüğünü.
Jisung iki ders saati boyunca cizdiği canavarın sevilmesi ile gözleri kısılacak şekilde gülümsedi, "sizin resimleriniz de öyle ama Hyunjin' in resmi çok mükemmel olmuş." Hyunjin bunu duyunca sevinmiş ve resmindeki küçük detaylar ile ilgilenmeyi başlamıştı. Üç haftadır aynı insanları çiziyor du, son rütuşlar onun için önemliydi.
"Evet, Hyunjin 9. Sınıftan beri hep çok iyi resimler çiziyor." Bu övgü hiç beklemeyeceği biri olan Sunoo' dan gelince, Hyunjin şaşırmıştı. İlk yanlış duyduğunu düşündü ama üstünde çok kafa yormadı. "Sende iyi çiziyorsun Sunoo." Hyunjin, onun övgüsüne cevap vermek istemiş ve yapmıştı da.
Çoğu kişi takmamıştı bu, cana yakın, dostça olan konuşmayı. Felix hariç, o bunun dostluğa atılan adımlar olduğunu biliyordu ve her geçen gün daha da çok artacağına olan inancı tamdı. Ve bu bir gerçekti de, yanlarında Jisung olmasa bile bu ateşkes ilerliyor ve vurdum duymazlıkları azalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısasa Kısas |Minsung✓✓
Fiksi PenggemarJisung lise için Busan' dan Seul' e annesinin ısrarları ile gider. Oraya gittiğinde kalacağı yurdun iki bloğu vardır. Her iki blok da birbirleri ile anlaşamazlar. Ve Jisung sanki bunu gidermek için gelmiştir. O anlaşmazlıkları hiç fark etmez çünkü h...